Bir gün sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.
- Bahçıvan efendi! nasıl bizim tay?
- Asluhu nesluhu, sultanım.
- Nesi var?
- Sultanım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak bizim tay, adeta bir inek gibi kafasını çevirip ağzıyla sinekleri kovalıyor.
* Sultan, bunun
(Okunmasi gereken guzel tespit)
Birgün sultan, bahçıvanın yanına uğrayıp kendisine hediye edilen tayı sorar.
- Bahçıvan efendi! nasıl bizim tay?
- Asluhu nesluhu, sultanım.
- Nesi var?
- Sultanım, asil bir tayın sırtına sinek, böcek konduğunda bunları kuyruğuyla kovalar; ancak
Birkaç gün önce televizyonda gece denk geldi, dinledim gözyaşlarıyla... Yazan duyguları o kadar hissettirerek ifâde etmişki bir uygarlığın yıkılışını... Kahroldum...
Önce biraz bilgi, ardında da metin...
604/1207 yılında dünyaya gelen er-Rundî, ışığın teker teker Endülüs şehirlerinden ayrıldığına şahit olur. Bu duruma dayanamayıp o yürek
“Latin külâhı görmektense Türk sarığını yeğleriz.”
Konstantinopol, 1453
“Zulüm 1453’te başladı.”
İstanbul, 2013
…..
Kızıl Elma simgesine adanan bir ömür. İnsan ruhlu şehirlerin yaşanmışlığı altında fark edilemeyen o manevi baskı, tüm kadim şehirlerin öz benliğinde hissedilir. Atina’dan, İskenderiye’ye, Semerkand'dan Eriha'ya, Şam’dan Roma’ya,
Gözlerin olmadan boş bir izahtım
Bir anda değişti kör olan bahtım
Sarsıldı makamım sarsıldı tahtım
Şöhretimi yıkan şandı gözlerin
Ne vahşeti vardı ne de çilesi
Emsalsizdi bu savaşın hilesi
İçten kuşatıldı gönül kalesi
Sanki Fatih Sultan Handı gözlerin Nazarın mıh gibi çakıldığı an
Adeta can buldu cananda bu can
Bir yanım kesilse sendin damlayan
Damarıma giren kandı gözlerin Ne kadeh kaldırdım ne şarap içtim
Sarhoş olmak için ben seni seçtim
İçtikçe aşkını kendimden geçtim
Halimi ayık mı sandı gözlerin
İnsaf eder alev alev yakmazdın
Hedef alıp can evimi yıkmazdın
Bir ışık görmesen böyle bakmazdın
Demek ki gözüme kandı gözlerin
Uğur Işılak