Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ebu Hureyre -radıyallahu anh- 'dan rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: "Bizler dedik ki: Ey Allah'ın elçisi! Cennetin yapısından bize haber verir misin? ( Cennetin yapısı taştan ve çamurdan veya tahtadan veyahut kıldan mıdır?) Buyurdu ki: ' Bir tuğlası altından, bir tuğlası da gümüştendir. (Cennetin yapısı, bu ikisi ile süslenmiştir). (Iki tuğlanın arasına konan) harcı, burcu burcu kokan misktir. Çakıl taşları, inci ve yakûttur. Toprağı Safran'dır*. Cennete giren, orada kalıcı olur, ölmez. Müreffeh bir hayat sürer, sıkıntı ve yokluk çekmez. Elbiseleri eskimez. Gençlikleri yok olmaz (zamanın geçmesiyle yaşlanmaz, bunamaz ve değişikliğe uğramazlar)." * Safran (Zaferan): Süsengillerden, büyük huni çiçekli, soğanlı bir cins bitkidir. Çiçeğin tepeciklerinde zerde ve bazı şuruplara renk vermekte faydalanılır. •|| Tirmizî, 2526; Dârimî, 2717.
Bu devasa derya uçurumu, dehşet verici bir huni gibi yeryüzünün en karanlık derinliklerine doğru iniyordu. Kısa sürede günlerim ve gecelerim o girdabın gürültüsüyle doluverdi. Vuooom, vuuuoommm, vuuom.
Sayfa 55
Reklam
Yahya Kemal, sinirli olduğu zamanlarda Ahmet Haşim'e “Bağdatlı Haşim”; buna karşılık Haşim de Yahya Kemal'e “Nişli Agâh” diye hitap eder. Haşim, İkbal Kıraathanesi'ne gidip Yahya Kemal'in olmadığını görünce “Oh, Nişli Agâh yok, kendi kendimize bırer kahve içelim”; Yahya Kemal de Ahmet Haşim olmadığında “Hadi, gene iyiyiz. Arap Haşim yokken keyiflice sohbet edelim,” der.” Necip Fazıl, Osmanlı Bankası'nda çalışan Ahmet Haşim'i ziyarete gittiğinde, “Yahya Kemâl'i yermekle dehâsını göstermeye” başladığını sezer; onun Yahya Kemal hakkında kurduğu şu cümleleri nakleder: O, burun delikleri huni gibi açılan ve her şeyi içine çeken öyle esatiri (dasitani) hayvandır ki, kocaman bir sebze hali veya et sergisinin çöplüğünden geçse, yerde toz bile bırakmaz. Şair değil, zemin üzerinde ne bulsa midesine indirici bir elektrik süpürgesi. Niş’li Agâh Bey… (Güya Yahya Kemal’ in asıl adı). Şiiri ise adi bir “pastiş”(dıştan kopya).
Ekinler biçilmiş, hasada başlanmıştı. Yazın tam ortasıydı. Tarlaların içinden geçerek eve dönüyordum. Her taraf birbirinden güzel çiçeklerle donanmıştı. Kırmızı, beyaz, pembe çigdemler; kokusu, tüylü yoncalar; taçları süt beyaz, ortası sapsarı kendilerine özgü kokularıyla papatyalar; laleleri andıran sapsarı uzun uzun susamlar; eflatun hatmiler;
Kar kuyusundan dondurma
Büyükçamlıca tepesinin eteğinde bir kar kuyusu vardı. Ağzının genişliği en az yirmi beş otuz metre olan ve aşağıya doğru huni gibi daralan kuyuya, döne döne kazılmış daracık bir toprak merdivenle inilirdi. Gene en az sekiz on metre genişliğinde olan kuyunun dibi, çok kalın bir saman tabakası ile örtülü idi. Karcı, bu saman örtüsünün bir ucundan küçük bir delik açar ve tazyik ile buzlaştırılmış kardan istenilen miktarda tartarak müşterisine verirdi. Kuyunun en altında ise, eriyen kar sularının akması için bir ızgara bulunurdu ki bunu biz göremez- dik. Zira kuyudaki kar bütün bir yaz mevsimi devam eder, herhalde kışın dağdan kar toplayıp indirme zamânı bu ızgarayı görmek mümkün olurdu. Karcı, istenilen malı hazırlayıncaya kadar biz de samanların üstünde dolaşır, sonra da toprak merdivenden yukarı çıkar ve dondurma kutusunun başına geçerdik. Ama soğuk suyu, soğuk meşrûbatı¹ ve bilhassa dondurmayı çok seven babam, bu işi pek herkese bırakmazdı. Sahlep ile kaynamış süt, mâdenî dondurma kutusunun içine konur ve kutu da küçük tahta fıçısının içine takılır, kaya tuzu ile kar da kutu ile fıçı arasındaki boşluğa yerleştirilip sıkıştırılınca, işte o zaman kutuyu karın içinde çevirecek kolun döndürül- mesi işi başlardı. Adeta herkes, yarışla bu çevirme işi- ne iştirak etmek ister ve sütün donması sabırsızlıkla beklenir, nihayet kıvamın geldiğini bilen büyükler kutuyu açınca, bu defa da sıra, dondurmanın taksimi
Sayfa 104Kitabı okudu
Şu en gerideki, ödü kopmuş askerin, ölümünden az önce baktığı gibi. Galiba arada mırıldanıyorum da. Aslında bunda garip bir şey yok: Bir kez daha kendi kendimin sırdaşı olmaya hazırlanıyor olmalıyım. Vakit geldi: Öç alanların intikam şölenine katılmak için ben de yerimi almalıyım. Rahatsızlık veren sadece mırıltılar değil; midemde, ağır şeyler yemişim gibi boy atan sinsi bir bulantı da var. Oysa karın boşluğumdaki o büzüşük huni, elastik asit salgıcısı, bomboş. Dünden beri neredeyse hiçbir şey yemedim. Bu anlamsız ve zamansız bulantının nedeni, kendimi denize fırlatılmış, yazgısı belirsiz bir şişe gibi hissediyor olmam belki de. Eğer öyleyse sevinip, naralar atmalıyım.
Reklam
AHMET HAŞİM'E GÖRE YAHYA KEMAL...
Osmanlı Bankasında çalışan Ahmet Haşim'i görmeye gidersiniz; o, sadece Yahya Kemal'i yermekle dehâ(!)sını göstermeye bakar: - "O, burun delikleri huni gibi açılan ve her şeyi içine çeken öyle bir esâtirî hayvandır ki, kocaman bir sebze hali ve et sergisinin çöplüğünden geçse yerde toz bile bırakmaz. Şair değil, zemin üzerinde ne bulsa midesine indirici bir elektrik süpürgesi, Nişli Agâh Bey... (Gûya Yahya Kemal'in asıl adı)... Şiiri ise en âdi bir (pastiş-dıştan kopya)
Sayfa 89 - Ahlâk, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Abdullah ibni Amr ibni As radıyallahu anhuma, Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Merhamet edin ki, size de merhamet edilsin. Bağışlayın ki, Allah da sizi bağışlasın. Duydukları iyi sözleri huni gibi başkalarına aktaran, ama o sözlerden kendileri faydalanmayanlara yazıklar olsun. İşledikleri günahlarda bile bile ısrar edenlerin vay hâline."
Sayfa 446Kitabı okudu
"Merhamet edin ki, size de merhamet edilsin. Bağışlayın ki, Allah da sizi bağışlasın. Duydukları iyi sözleri huni gibi başkalarına aktaran, ama o sözlerden kendileri faydalanmayanlara yazıklar olsun. İşledikleri günahlarda bile bile ısrar edenlerin vay hâline."
Sayfa 447Kitabı okudu
Gençlikte insanlar, geleceğe karşı bir anti-friz, bir zaman püs kürten hortum, bir alev örten huni taşır içlerinde. Bunlar gençleri, boyu posu yeni yeni meydan alan delikanlı- ları bulundukları ana bağlar. Onlara yaşama gücü verir. Kulaklarının dibinde vingildayan sesler olsun, yaratılışın ha- zinesinde gizlenmiş yokluk ufukları olsun, gençlerin, yeni yet- melerin bağdaşını bozamaz. Onlar bir taze yiğittir ki bulaştıkları ana onur ve pırıltı saçar- lar. Yaşam onlar için o anın bilgisini veren bir almanaktan, bir ansiklopediden başka bir şey değildir. İleri doğru atılımlarının tümünü de o içinde lengerendaz olduk- ları andan, kendilerini sekiz yönden saran rüzgârlardan çıkarırlar
Sayfa 38 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Biz ol nesl-i kerîm-i Osmaniyanız kim, Muhammerdir serapa mayemiz huni şehadetten; Biz ol âli-himem erbab-ı ciddu içtihadız kim, Cihangirane bir devlet çıkardık bir aşiretten. (Biz o Osmanlı soyunun yüce ocağındanız, Baştan ayağa mayamız hamiyet kanıyla mayalanmıştır. Biz o himmet ailesi gayret ve ciddiyet erbabıyız ki, Bir küçük aşiretten cihana meydan okuyan bir devlet çıkardık.)
Ebû Hureyre der ki: "Kalp, askerleri olan bir kraldır. Kral iyi olursa, askerler de ona uyar. O fenalık yaparsa, emrindeki askerler de fena davranır. Kulaklar huni, gözler silahlık, dil tercüman, eller kanat, ayaklar postacı, karaciğer rahmet, dalak gülme, böbrekler hile, akciğer ise nefestir."
Sayfa 130 - 1. CiltKitabı okudu
380. Abdullah ibni Am ibni Às radiyallahu anhüma, Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu söylemiştir: «Merhamet edin ki, size de merhamet edilsin. Bağışlayın ki, Allah da sizi bağışlasın. Duydukları iyi sözleri huni gibi başkalarına aktaran, ama o sözlerden kendileri faydalanmayanlara yazıklar olsun. İşledikleri günahlarda bile bile ısrar edenlerin vay hâline."
Yürümekten korkuyorum . Çünkü içimde kalıyor yürüyüş. O zaman anılar uzaklığa dönüşüyor. Anıların içinden bir boşluğa dökülüyorum sanki. Hangi anının üstüne eğilsem, bir huni gibi içine çekiyor beni, benden daha iyi daha derinden boşalmak için. Ve bu oldukça daha bir körükleniyor anılarımdaki bensizlik.
Yürümekten korkuyorum. Çünkü içimde kalıyor yürüyüş. O zaman anılar uzaklığa dönüşüyor. Anıların içinden bir boşluğa dökülüyorum sanki. Hangi anın üstüne eğilsem, bir huni gibi içine çekiyor beni, benden daha iyi daha derinden boşalmak için. Ve bu oldukça daha bir körükleniyorum anılarımdaki bensizlik.
Sayfa 19 - Kırmızı KediKitabı okudu
63 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.