Said Halim Paşa, "İnhitât-ı İslâm" eserinde, Türklerin İslâmlaşma tecrübesini diğer Müslüman milletlerinkinden ayrı bir yere koyar. Bu düşüncesini de Türklerin İslam'dan önceki medeniyetlerinin, İslâm'ı yanlış yorumlamalarına ve hurafe üretebilmelerine imkân vermeyecek ölçüde basit olduğu iddiası ile temellendirir. Eski Türk medeniyeti bu bağlamda olumsuz miras teşkil edebilecek seviyede olmadığ için İslâm'ı kabul eden Türklerin terakki ve tekâmüllerine bir engel teşkil etmemiştir. Ancak Arap ve Acem medeniyetleri ile temasları arttıkça, İslâm âleminin geriliğine sebep olan durumun etkisi altında kalmaktan Türkler de kurtulamazlar.