Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
752 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Türkiye'nin Bitmeyen Hürriyet Sorunu
Çocukluktan beri TV ekranlarında haberlerde polis-öğrenci çatışması izliyoruz. Polisi savunan bir siyasi parti (muhtemelen iktidar), öğrenciyi savunan başka bir siyasi parti (muhtemelen muhalefet) mutlaka bulunur. Siyasi partiler kendi aralarında hararetli şekilde tartışır; yüce mecliste küfürler edilir, sandalyeler havada uçuşur, yumruk yumruğa
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
Bi gün biz de sol yumruk yaparız ama arasında parmak olcak :))
Marksist hukuk teorisi ise, işçi sınıfının dışındaki sınıfları yok ettiğinden, bu düzende sadece işçi sınıfı teşkilâtlandırılır. Ancak, işçi sınıfının teşkilâtlanması, hürriyet ilkesine göre olmaz. İşçi, komünist partisinin emir ve baskısı, dolayısiyle sömürüsü altında tutulmak icin teşkilâtlandırılır.
Reklam
576 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
KİME GÜVENECEĞİZ?
Değerli okurlar, uzun bir okuma maratonunun sonuna gelmiş bulunuyorum. Vedat Türkali'nin Güven'e kadar olan bütün kitapları bilindiği üzere benim edebiyat dersinde proje ödevimdi. Bu vesileyle bu ödevi bana veren Sema Hocamı da buradan tekrar selamlıyorum. 3-4 ayda tamamladığım bu okuma maratonunun esas amacı, yazar odaklı bir çalışma yürütmekti.
Güven
GüvenVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 2015732 okunma
752 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Bir insanın yaşadığı toplum ve çevre karakterine olumlu ya da olumsuz yansımalarda bulunur. Başkarakter Kenan’da bu durum açıkça görülmekte. Olaylar 1960 darbesinden yaklaşık 8-9 ay öncesinden başlıyor. Zorlu şartların hakim olduğu Menderes yönetiminden Aydın/ halk- işçi sınıfı da eşit şekilde etkileniyor. Kimse kimseden bir şey beklemiyor herkes
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
260 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Bağışlanmanın Dört Yolu, aynı yıldız sisteminde yer alan Werel ve Yeowe gezegenlerinde yaşanan toplumsal ve siyasi dönüşümü konu ediniyor. Werel zeki canlı türünün ortaya çıktığı gezegen olup baskın ırk, Sahip olarak çağırılan Voe Deo ulusudur. Asker, işçi, çiftçi, hizmetçi, cariye vb amaçlarla kullanılan sınıf ise kuladam, kulkadın, tozlu gibi isimlerle anılıyor. Werel’de yaşayan sahipler Yeowe gezegenini de sömürge haline getirip burada koloniler kurmuşlar. Sosyal olarak hiçbir hakka sahip olmayan köle sınıfı zor şartlarda yaşamlarını sürdürürken Yeowe’de başlayan bir kurtuluş mücadelesi ve bu sırada yaşananlar farklı karakterin gözünden aktarılıyor. Kitap dört bölümden oluşuyor. Bölümlerde farklı sınıflara mensup karakterlerin yaşadıklarını okuyoruz. Kitapta sömürü, kölelik, hürriyet, savaş, kadın hakları gibi birçok konu başarıyla irdeleniyor. Ursula K. Le Guin külliyatına başlangıç için uygun olmadığını düşündüğüm bu değerli eseri okuyacak olan kişilere, kitabı sindirerek okumalarını öneririm. Ayrıca kitap bilimkurgusal öğeler içerse de bu türe ilgi duymayan ancak toplumsal konulara ilgi duyan kişilerin de severek okuyabileceği bir eser. Kitabın çevirisi Çiğdem Erkal İpek tarafından yapılmış. Diğer işlerini de çok beğendiğim Çiğdem Hanım’ın çevirisi esere farklı bir derinlik ve tat kazandırmış. Kapak tasarımını da çok beğendiğimi ayrıca söylemek istiyorum. #bilimkurgukitapkulübü ile başladığımız Hainli döngüsü maratonunu gelecek ay okuyacağımız Anlatış ile tamamlayacağız.
Bağışlanmanın Dört Yolu
Bağışlanmanın Dört YoluUrsula K. Le Guin · Metis Yayınları · 2020215 okunma
Bütün olumsuz koşullara karşın Türkiye işçi sınıfı, bugünkü dağınıklığı atlatacak ve siyasal partisiyle, sendikasıyla, Türk siyasal yaşamındaki yeri doldurulmaz ağırlığını dosta ve düşmana kanıtlayacaktır. Ve o ölümsüz ozanımızın dizeleriyle seslenirsek; “Ve elbetteki, sevgilim, elbet / dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya / dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle; işçi tulumuyla / bu güzelim memlekette hürriyet!..”
Reklam
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım. Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı. Bir nevi meydan okuyuş. O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım. Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı. Bir nevi meydan okuyuş. O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
568 syf.
·
Puan vermedi
Modernleşen Türkiye’nin Tarihi Erik Jan Zürcher Avrupa’nın üstünlüğü: 1-ekonomik, 2-siyasal, 3-ideolojik Osmanlının son cumhuriyetin ilk yıllarında bir burjuva sınıfı kurulurken Ermeni ve Rumların başına bir şeylerin gelmesi tesadüf değil Jön Türk dönemi: 1908-1950 İthal ikameci dönem: 1960-1980 İhraç ikameci dönem: 1980 sonrası (dışa açılma
Modernleşen Türkiye'nin Tarihi
Modernleşen Türkiye'nin TarihiErik Jan Zürcher · İletişim Yayınları · 2011899 okunma
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun
Nasıl ki her bitki her iklimde yetişemezse, demokrasinin oluşabilmesi ve yaşayabilmesinin de belirli koşulları vardır. Sanayileşme, kentleşme, yoksulluktan kurtulma, belirli bir eğitim düzeyine ulaşma. Çoğulcu, tek bir gücün egemen olmasına izin vermeyecek ölçüde güçlerin paylaşıldığı, gücün gücü dengelediği, örgütlü bir toplum. Yaygın ve etkili
Reklam
İşçi sınıfı grev yapmak için grev yapmaz. Grev, işçi için açlık, sürünmektir. Sömürücü anarşik bir düzende insanca yaşamanın başka çıkar yolu kalmadığı için, işçi sınıfı zehirli bir ilâç gibi grev acılarını çoluk çocuğu ile çekmeye katlanır. Özel Sermaye, Hürriyet uman işçi sınıfının "gözünün kurdunu kırmak için" onu zorla greve itmiştir.
Okuyunuz ve okutturunuz!
Tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek, O sümbülü koklamak, saçın’ ellemek. Sonra da ona bakma, dersen, anlamı: Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek! Ömer Hayyam bu sözleri tâ 900 yıl önce söylemiş. Yani diyor ki, dolu kadehi ters tutarsan (henüz Newton tarafından tanımlanmamış olsa da yer çekimi diye bir şey vardır) doğanın yasası işler;
İşçi Sınıfı Bilimi için de hürriyet vardır. Ama bu hürriyet ne bir puttur, ne de egemen sınıfın kuklası... Bizde hürriyet: “ZORUNLULUKLARI BİLİNCE ÇIKARMAK”, yani bir şeyin kaçınılmaz olduğunu kavramaktır. Mesela bir işçi, sınıfının kurtuluşu için, devrim denilen bir savaş lazım, sınıf savaşını idare etmek için de, başta Sosyalist Parti gibi bir Genelkurmay Örgütü lazım diye düşünür de, Sosyalist Partiye girerse, devrimin DEMİR DİSİPLİNİNE seve seve boyun eğer. Fakat aynı işçi, burjuva ordusunda, kapitalistlerin halkı ve yabancı rakiplerini ezmek için zart zurta uğradığı zaman, işin içyüzünü anladı mı, asker disiplininin esirlikten beş beter olduğunu duyar. Cuma günü karanlık bir evde toplantı “olacaksa”, kırda gezeceğime oraya giderim. Fakat, toplantı zorunluluğu olmadan, polis beni o gün karanlık bir yere kapatırsa: hürriyetim elden gitmiştir, esirim
İşçi sınıfı grev yapmak için grev yapmaz. Grev, işçi için açlık, sürünmektir. Sömürücü anarşik bir düzende insanca yaşamanın başka çıkar yolu kalmadığı için, işçi sınıfı zehirli bir ilâç gibi grev acılarını çoluk çocuğu ile çekmeye katlanır. Özel Sermaye, Hürriyet uman işçi sınıfının "gözünün kurdunu kırmak için" onu zorla greve itmiştir.
Refah Partisi 12 Eylül darbesinden sonra MSP'nin yerine kurulmuş bir Milli Görüş partisiydi. 1987 seçimlerinde barajı geçemeyen (%7) RP, 1991 seçimlerine yanına MÇP ve IDP'yi de alarak girdi. 1991 seçimlerinde %16 oy alan RP, 1994 seçimlerine tek başına katıldığı halde %19 oy almayı başardı. Bu, RP'nin düzenli bir şekilde
Sayfa 231Kitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.