Analım Tunga Er efsanesini;
Duyalım geçmişin erkek sesini.
Bürüyüp Tanrıdağ’ın çevresini
Yine Gök Türk olalım, El kuralım.
Ötüken-Yış durak olsun da bize
Yürüsün ordular ordan denize.
Çinli baş vermezse, gelmezse dize
Kağanın buyruğu vardır: Vuralım.
Anlatılmaz, yüce bir erdem olan
Bu akınlarda bulunmaz yorulan.
Günü geldikçe de bizden sorulan
Kan ve can vergisi olsun... Verelim!
Hiç düşündün mü niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak.
Er kişiysen görevin neyse, başar.
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar.
Görüyorsun nice havan yığını
Ki yapar sadece hayvanlığını.
Ebedî yiğit!
Adı yok,şehit!
Kefenin: Vatan,
Tabutun: Cihan,
Düşünüp övün,
Yaşıyor ünün.
Damarında kan,
Bir alev midir ?
Yaşaman: Roman,
Ölümün: Şiir.
Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.
Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.
Eşit olduğun,
Şu güneş: Tuğun,
Tabutun: Vatan,
Mezarın: Cihan.
Adı yok yiğit!
Ebedi şehit !...
Yok sayıp sen de bu ruhsuz sürüyü
Kılavuz yap ebedi Gök Börü’yü.
Çıkarıp Ergenekon’dan ulusu
Türk’ü kılsın yine dünya ulusu.
İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.
Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.
İzleyip Gök Börü’nün gölgesini
Gezelim gel o Kömen ülkesini.
Gönlümün özlemi yerdir orası,
Gürler ufkunda yiğitlik borası.
Orda erdem gözükür, başkası çıkmaz alana.
Kapanıktır kapılar her kovu, her bir yalana.
Orda erler: Kimi arslan, kimi pars’ın eşidir.
Orda kızlar: Güneşin kendi, ayın onbeşidir.
Uğramaz ufkuna asla o yerin yüz karası;
Orda yoktur ne siyaset, ne fikir maskarası.
Yaşamaz öyle bir ortamda küçüklük, kötülük;
Bir alaydan daha üstün savaşır orda bölük!
Sungurun uçtuğu yerlerde barınmaz yarasa;
Ve bütün dirliğin üstünde yürür sade yasa...
Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!
Kefenin: Vatan
Tabutun: Cihan
Yaşıyor ünün.
Düşünüp övün,
Damarında kan
Bir alev midir?
Yaşaman: Roman;
Ölümün:Şiir.
Sana yok ne taş,
Ne de bir mezar.
Bu hayat: Savaş!
Ebedi uzar.
Eşit olduğun
Şu güneş: Tuğun.
Kefenin: Vatan
Tabutun: Cihan
Ebedi yiğit!
Adı yok şehit!