Helak deryasında beş gemi yüzmektedir: Hırs, riya, günahlarda ısrar, gaflet ve yeis [kunut]. Kim hırs gemisine binerse dünya sevgisinin kıyısına ulaşır. Kim riya gemisine binerse nifak sahiline varır. Kim günahlarda ısrar gemisine binerse hüsran [şekavet] sahiline çıkar. Kim gaflet gemisine binerse derin pişmanlık [hasret] sahiline ulaşır. Kim yeis gemisine binerse küfür sahiline varır.
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 23 days
Neler yaşıyoruz böyle sahiden?
Şermin Yaşar'ın okuduğum ilk kitabı. Hayatın içinden gelen öyküleriyle bizi içine alan satırlar arasında gezindim durdum. Dili öyle günümüzden, kalemi öyle dost ki, karşılıklı sohbet etmeye hasret duyduğum uzak yollardan gelen arkadaşım gibi eşlik etti günlerime .. Kâh güldürdü kâh hüzünlendirdi yeri geldi sinirden kitabı hırsla kapatıp kapatıp açtım . Yine de her hikayede kendimde bir pay buldum, sonu güzel bitenlere imrendim, sonu hüsran olanların başıma gelme korkusuyla soluksuz devirdim sayfaları.. İnsan kendinden parçalar bulup eşleştirdiği kitapları ayrı bir hevesle okumuyor mu sizce de? Bir durup düşünüyoruz sanki, neler yaşıyoruz biz hayatta sahiden?
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
Kalk Yerine Yat
Kalk Yerine YatŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20214,139 okunma
Reklam
Hasan Fevzi Yüreğil &Bediüzzaman Hz.
Bediüzzaman Hazretleri’nin dünyaya teşrif ettiği senelerde Denizli’de gökyüzünün altında ki bir mâneviyat eri çevresindeki tâbilerine şöyle sesleniyordu: “Bu gün Kürdistan da bir büyük evliya Dünyaya geldi, bu zat zamanın sahibi, asrımızın vekilidir,” diyerek müjdeler veriyordu. Bu büyük evliyanın adı da “Hacı Hasan Feyzi” idi. Bu mübarek zatın
Ey aşk aç kapını..
Yoksul gecelerimin uzantısı boyunca sensizliğimin sokak arası kaldırımlarını arşınlayarak geldim.... Bak! Karanlıklar içinden kopup sana, geldim.... Bedenim yorgun beliğimde hüsran, evet öyle geldim yine ben geldim, aşkına susamış aşkına hasret; kapıyı aç ey aşk,Gör! Bedenim acıyor yüreğim yanıyor, söz diyecek halim yok, kelimelerim yorgun kelimelerim aşkına kifayesiz,dökecek gözyaşım yok. Bak kapındayım! aç kapıyı ey aşk..Ömrümün sonundayım geri dönüşüm yok.... Bir Mayıs ayındayım sensiz filizlerim solmuş baharın kokusunu alamıyorum.Karanlıklar peşimde korkuyorum çığlık atacak halim yok. Yalnızlığım bendimi çiğnemiş hüsranınla boğuşuyorum. Ve gün doğmayacakmış gibi karanlıklar tüketmeden aydınlıklarımı; Korkularım ardında unutmadan senli düşlerimi, hadi kapıyı aç işte yine geldim.Korkuyorum! Ey aşk, hislerinde siyah gözlerinde sakla beni. Korkularım ardında unutmadan senli düşlerimi, hadi geri ver bana,senli yürekliliğimi, kapıyı aç ey aşk ve gör halimiSensiz zamanın içinde eriyorum, bedenim halsiz, benliğim aciz.... Kendi düşlerime bile küsmüşüm sensiz, Kapını aç ey aşk, ölüyörum çoktan baksana gözlerime. Gör gözlerimdeki sana ait senli düşlerimi, Hadi kapıyı aç ey aşk ben sana geldim...
144 syf.
·
Not rated
·
Read in 27 hours
Selamlar. Âli Bey, Tanzimat Dönemi'nde Düyûn-ı Umûmiye'de müfettişmiş. Görevi sebebiyle de İstanbul'dan taaa Hindistan'a uzanan ve 3 yıla yayılan iş seyahatini bizimle paylaşmak istemiş. İçeriğinin sadece gözlemlerden ibaret olduğunu kendisi de aktarmış ama çevirmen ısrarla hem ön sözde hem de arka kapakta mizahi bir vurgudan bahsedince ben de heveslendim açıkçası. Ama yine bana hüsran, bana yine hasret var. Mizahı geçtim az da olsa duygu, düşünce vs olsaydı eh neyse diyecektim ama bu kadar yavan bir aktarıma hiçbir şey diyemiyorum. Merak ettiğim yerlerle ilgili gözlemleri daha dikkatli okudum ama onda bile hevesim kırıldı. Yine de okumak isteyene lafım yok ama tavsiye de etmem. Kitapla kalın.
Seyahat Jurnali
Seyahat JurnaliÂli Bey · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019722 okunma
Yakışmıyor cepheyi terk edişin, Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim. Fazla sürmez hatanı fark edişin, Hasret eken , hüsran biçer sevdiğim.
Cemal Safi
Cemal Safi
Reklam
Gecenin koynunda hüzünler demledim ! Kadeh kadeh yudum yudum içtim .. Vakit şimdi hasret vakit şimdi hicran ve hüsran Ayrılıkların sesini yağmurlar kokusunu getirir rüzgarlarla, Bir ay doğar ilk akşamdan geceden der! Dertli bir türkü ile yüreğim sızlar ,gözlere ise bulutlar dolar. Ellerim babamın ellerini saçlarım annemin şefkat dolu dokunuşlarını arar.. Vakit şimdi özlem vakit şimdi yetim bakışlarıma dokunur da geçer…!. 14.03.2018
Hüsran üzerine
Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın hatırlatılmasıdır.; birini istemiş bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra birden o şey karşınızda belirir. Bu deneyimlerle yenilenen, yoğun bir hüsran ve yoğun bir tatmindir. Tuhaf bir biçimde beklediğiniz biri vardır ama o kişi gelene kadar beklediğiniz o olduğundan haberiniz yoktur. Daha öncesinde hayatınızda birşeyin eksik olduğunun farkinda olun yada olmayın, istediğiniz kişiyle tanistığınizda o farkındalığa erişirsiniz. Psikanalizin bu aşk hikayesine katacağı fikir ise şudur: aşık olduğunuz insan aslinda rüyalarınızın erkeği yada kadınıdır, daha tanışmadan önce onu hayal etmişsinizdir - yoktan değil zira hiçlikten hiçlik çıkar, ama yaşanmış veya arzulanmış deneyimlerinizden. O kişiyi o denli net bir biçimde ayırt edebilmenizin sebebi onu bir anlamda zaten tanıyor olmanızdır; onu bunca zamandır beklemiş olduğunuz için ezelden beri tanıyormuşsunuz gibi gelir ama aynı zamanda size gayet yabancıdır. Tanıdık yabancı kişilerdir onlar. Fakat dikkat çekici bir unsur var: rüyalarınızı süsleyen bu kişiyle tanışmayı ne kadar istiyor umut ve hayal ediyor olursanız olun onu özlemeye ancak onunla tanıştıktan sonra başlarsınız. Bir nesnenin yokluğunu ( yada başka birşeyin yokluğunu) hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. O gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir
Sayfa 24 - MetisKitabı okudu
Ne zaman sonbahar gelse, sarı sarı yapraklar düşse dalından ve sürüklense rüzgarın önünde bir yaprak. Ne kadar ısıtırsa ısıtsın dağları, ovaları güneş; ne kadar sıcak ve parlak olursa olsun gökyüzü, üşürüm, ürperirim içimden! .. Üstüme üstüme yürür hüzünlü güz günleri... Bilirim ki, acılardır yüreğimde yankılanan ve içimdeki sevdadır acı veren
742 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 9 days
Floss Nehrindeki Değirmen benim için keyifli bir okumaydi. Uzuuun psikolojik tahlillere yer verilmediği için de kolay okunuyordu. Hataları ve anlatım bozukluklarını görmezden gelirsek iyi bir çeviriyle bence bir solukta okunabilir düzeyde bir kitap olurmuş. Maggie'nin standartların dışında olması Lucy gibi hanım hanımcık degil de asi olması hoşuma gitti afferin kız dedim oldugun gibi ol. Karakterler aslında çok sağlam yaratılmış kötü özellikleri varmış gibi görünenler bile hayran olunasıydi (Bob örneğin). Maggie karakteri zaten çok sağlamdı Tom karakteri ona keza. Karakterleri seversem zaten ben kitabı da seviyorum. Onun dışında bu kitap bana olay örgüsüyle her duyguyu yaşattı diyebilirim bunlarin en başında öfke (özellikle akrabalar bölümleri) :) sonra üzüntü , mutluluk, acıma ve dahası.. Ama en baskin olanlar hep olumsuz duygular oldu. Kitabimizin kahramaninin asla mutlu olamamasi tam mutlu oldum derken 'yine bana hüsran bana yine hasret var' (arka planda kayahan esmer günler çaldı hep), beni çok üzdü. Bunu hakedecek ne yaptilar dedim hep , şu cocuklarin bir yüzü gülsün artik oh desinler dedim. Bu umutla beklerken sonu da beni kahrederek bitti. Ama bence hayat da böyle zaten. Her şeye rağmen ağır dramlar yaşasam da bu kitabı okuduğum için mutluyum. Teşekkürler :)
Floss Nehrindeki Değirmen
Floss Nehrindeki DeğirmenGeorge Eliot · Everest Yayınları · 2017278 okunma
Reklam
Ölüm anında geriye bıraktığın dünyalık her şey, ölümünden sonra senin için ancak hasret ve hüsran sebebidir. Artık sen onları istersen çoğalt, istersen azalt! Çoğaltırsan ancak hasretini artırmış olursun ;azaltırsan da sırtındaki yükü hafifletmiş olursun.
Sayfa 191Kitabı okudu
Hüsran üzerine
Tüm aşk hikayeleri hüsran hikayeleridir. Ebeveynlerle çocuklara ilişkin hikayeler de aslen birer aşk/sevgi hikayesidir ve Freud'a göre şekillendirici hikayelerdir bunlar. Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın (şekillendirici hüsranların ve onları kendi kendinize iyileştirme girişimlerinizin) hatırlatılmasıdır; birini
Sayfa 23 - METİS YAYINLARI
Dünya zevklerine sımsıkı bağlanan ve onlada mutmain olan bir kimsenin durumu şuna benzer: Hükümdarının hizmetinde bulunanlardan biri, o yokken onun mülkünde ve hareminde izinsizce zevku safa sürer, yaptıklanndan ötürü hükümdarının kendisine bir şey söylemeyeceğini ya da bunlardan haberdar olmayacağını düşünerek çirkin işler de yapar, ancak ansızın hükümdarı çıkagelir. Bu adamın yaptığı tüm şeylerin, adım adım, nokta nokta yazılı olduğu bir defter hükümdara arzedilir. Hükümdarın, haremine karşı çok düşkün, kıskanç ve mülkünde yapılan suçlara karşı pek acımasız biri olduğunu ve yapılan bu isyanlardan sonra araya girmek isteyen hiç kimsenin arcılığını kabul etmeyen biri olduğunu düşün! Sonra da o kötülükleri işleyen adamın haline bir bak! Hükümdar onu cezaya çarptırmadan evvel nasıl bir korku, utanç, hasret, pişmanlık ve hüsran içinde olur, öyle değil mi? İşte bunlar, dünya ile aldanmış, onunla kendini tatmin etmeye çalışmış günahkâr bir kimsenin kabre indirilmeden hatta ölümü esnasında duyacağı hasret ve yaşayacağı hissiyatlardır. Bütün bunlardan Allah’a sığınırız. Çünkü Allah’ın huzurunda rezil rüsva olmak, gizli açık bütün yapılanların gözler önüne serilmesi, bedene gelecek en büyük azaptan, dayak yemekten veya herhangi bir âzanın kesilmesinden daha elem vericidir.
Sayfa 130Kitabı okudu
120 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
İnsanın neşe ile keder, umut ile hüsran, hasret ile sevgi, memleket ile gurbet arasında gidip gelen yazgısında bir sürü anlam arayışında buldum kendimi. Yer yer kendinizi bulacağınız öykülerde öyle ince öyle detay noktalar dile getirilmiş ki okurken bazı bölümleri kalbime sokasım geldi:) öykülerin içinden öykü kayırmak haddime değilse de seçtim bir kere! Duvar, Bekara Oda Verilir, Babaannemin Sandığı ve en çok da Beklemek..sizi yazdım . "Çıkışı olmayan bir beklemek en kolayıydı. İçine umut giren beklemelere dayanılmazdı." . "Çünkü umut, durup dururken yapılır boğazına. Atsan atılmaz, satsan satılmaz bir kılçık. Hani olmasa daha kolay tıkırdayacak hayat." . "..babam öldüğünde saklanacak bir kuyu, bir kovuk, bir mağara bulamadım. Zaman tamamlanmadan kaldı. Kızım doğduğunda onu da zamana katamadım. Gözlerine babamım gözleri değmedi ki hiç. Var olduğuna inanamadım." (Çelik, G. T.) . Not: alıntılarım fazlaca kasvetli görünse de işlenen bunca hüzne rağmen garip bir tadı var.
Evsizler Şarkı Söyler
Evsizler Şarkı SöylerGülhan Tuba Çelik · İz Yayıncılık · 2018107 okunma
Bir nesnenin yokluğunu hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. O gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz, ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir. Delebilir ki hayallerinizin erkeği ya da kadınıyla veya esasen hayatınızın herhangi bir tutkusuyla karşılaşmadan önce genele yayılmış ve boşlukta asılı bir hüsran hissederken, bu mucizevi nesneyi bulmanız hüsranınızın kaynağını tespit etmenize yarar.
95 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.