Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hutame

Hutame
@hutame
112 syf.
5/10 puan verdi
İlk 25 sayfası kitabı anlamaya çalışarak geçti. Okumadan önce bu konuda bir uyarı almış olmama rağmen kitabın bu geçişli halini bi miktar garipsedim. Onun dışında anlattığı karakterler ve kullandığı aforizmalar hoşuma gitti. Ayrıca bir Barış Bıçakçı okuru olarak Cemil ile Nazlı detayını yakalamış olmak da güzeldi.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş GibiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20211,813 okunma
Reklam
204 syf.
7/10 puan verdi
Daha ilk cümlesiyle alışılagelmişin dışında bir kitap olduğunu belli ediyor ve finaliyle insanın içinde buruk bir acı bırakıyor kitap.. Çoğu polisiye romanlarında dahi tahmin edilebilen katilin bu romanda bu kadar tahmin edilemez bir insan olması da aynı zamanda bir heyecan olgusu katmış romana.Çoğu zaman baş karakterin monologlarında 5 yaşında olduğunu unuttum, oysa bu kitaba absürdlük katan en büyük konu o. Ha bir de Metin bilgin karakterinin bu çocuğu hiç garipsememiş olması bu karakterin de bir takım sorunları olduğunu gösteriyor bence. Son olarak Baş karakterin kafasında yaşattığı Öztürk'e bir yenisini daha eklenicek sanırım..
Oğullar ve Rencide Ruhlar
Oğullar ve Rencide RuhlarAlper Canıgüz · İletişim Yayınları · 202010,9bin okunma
182 syf.
·
Puan vermedi
İçinde oyuncakları barındıran, çeşitli zamanlardan,mekanlardan,insanlardan beslenmiş 40 hikayeden oluşan bu kitap yeri geldi üzdü, yeri geldi tarihin o yaşanmaması gereken olaylarına lanet ettirdi, yeri geldi şaşırttı ve özellikle kitabın son cümlesi olan yazarın babasının sözüyle gülümsetti. Doğruyu söylemek gerekirse kitabın yıllardır evimde bulunması ve ilgimi çekip de okumamam benim önyargılarım sebebiyleymiş. Kitap kesinlikle beklediğim gibi değildi. Olumlu anlamda söylüyorum tabi ki çünkü kapağına ve adına bakınca içinden Rıfat Ilgaz'ın , Anne Frank'ın, Nazım Hikmet'in çıkacağını beklemiyordum doğrusu. Hikayelerin başında yüzümüzde tebessüm oluşturan o çocuklar Nazım Hikmet gibi çocuk olmak olgusuyla hiç bir arada düşünmediğim insanlar, yazarlar, şairler, ressamlar çıkınca şaşırdım ve bana düşündürttüğü şey babamın da belki zamanında tahta kamyonlar, tenekeden yaptığı oyuncaklarla oynamış olduğu oldu. Bunu daha önce hiç düşünmemiştim, doğduğu günden beri geçimini sağlamak için çalışıyordu hiç çocuk olmamıştı sanki benim babam. O yüzden eğer bunu okuyorsanız sizden de aynı şeyi yapıp babanızı sokakta oyuncağıyla oynayan küçük bir çocuk olduğu zamanki gibi düşünmenizi isterim. Keyifli okumalar :))
Kırdığımız Oyuncaklar
Kırdığımız OyuncaklarSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,317 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
7/10 puan verdi
Benim için Barış Bıçakçı'nın anlatımı bi yandan saf bi yandan da dikkat gerektiren bi anlatım. Çünkü bu yazarın kitaplarını öyle alelade bi şekilde okuyamazsınız okusanız da pek çok detayı, inceliği kaçırmış olursunuz. Bu kitapta da çok güçlü detaylar vardı. Başak'ın neden intihar ettiğini sizin bulmanız gerekiyor çünkü kitaptaki karakterler de dahil olmak üzere bunu bilen kimse yok. Herkes içindeki Başak'ı düşünerek farklı sonuçlar çıkarabilir. Başak'ın söylediği her cümlede her kelimede biraz intihar gizli. "Hep bir şarkının ellerinde olduğu" için, "insanların arasına karışamadığı" için, "kendine bir çıkış yolu bulamadığı", "içindeki boşluğu dolduramadığı" için yaşama tutunamaz Başak. Her şeyin haricinde Ahmet'in cüzdanından çıkarıp Umut'a verdiği notta ne yazdığını merak ediyorum. Bir de babamız nerede oyunun gerçek versiyonunu. Belki de Türkan Hanım'ın dediği gibi erkeklerin "uzun süren şeylere dayanamadığından" dolayı gitti babaları.. Uzun süre akıllardan çıkmayacak bi kitap değil belki ama ne zaman "pır diye havalanan serçeler" görülse akla Başak'ı getirecektir.
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra
Bir Süre Yere Paralel Gittikten SonraBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20202,499 okunma
186 syf.
9/10 puan verdi
Emrah Serbes ve Murat Menteş'in kitaplarını tüketince diğer Afilli Filintalara bir göz gezdirdim ve Alper Canıgüz bana en yakın gelen oldu. İzmir Kitap Fuarında Murat Menteş'ten imza alırken hemen yanında oturuyordu ve şuan ondan da imza almadığım için biraz hüzün duyuyorum. Öncelikle kitabın kısalığından yakınmak istiyorum çünkü gerçekten çok keyifli bir kitaptı komik değildi ama güldürdü. Kurgusu gayet başarılı ama yazar sonunu pek de iyi toparlayamamış diye düşünüyorum, bir anda bitirilmiş gibiydi. Favori karakterim Hector Berlioz'du lakin Olcayto Fişek de beni çok eğlendirdi özellikle öğrencileriyle olan diyaloglarda. Öğrencilerin yüksek lisans yapıyor olmalarına rağmen bu kadar boş insanlar olması da güzel bir detaydı. He bir de Nalan var tabi okuduğum bu tarz romanlarda ilk kez bu kadar garip bir kadın karakter gördüğüm için memnun oldum. Tam bir psikopattı. Son olarak şunu da belirtmek isterim ki kitabı okurken Onur Ünlü tarafından sinemaya uyarlansa nasıl olur diye düşünmedim değil.
Tatlı Rüyalar
Tatlı RüyalarAlper Canıgüz · İletişim Yayıncılık · 20136,8bin okunma
Reklam
400 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Okuduğum ilk Murathan Mungan kitabı olan Üç Aynalı Kırk Oda üç ayrı hikayeden oluşuyor. İlk olarak söylemem gerek ki üç hikaye de farklı üç insanın yazdığı izlenimini verdi bana. Bu da yazarın hayal gücünün ucu bucağı olmadığının bir göstergesidir benim için. İlk hikayede Urfa'nın bir köyünde geçirdiği zaman boyunca kız kaçırmanın ne demek olduğunu öğrenip dünyadan kız kaçıran bir uzaylıyı anlatıyor, gayet ütopik bir hikayeydi. Yer yer güldürdü de.. İkinci hikaye kadın erkek ilişkileri hakkında bol bol aforizma içeriyordu, doğrusu beni biraz sıktı. Son hikayeyi ise anlatmaya kelimeler bulamıyorum. Bazen insanın aklına öyle kötü şeyler gelir ki bunu düşünebildiğine bile hayret ederek aklından kovmaya çalışır bu düşünceleri, işte yazar kendi aklına gelen bu düşünceleri hikayeye katarak binlerce insanla paylaşma cesaretini göstermiş. Hayal gücünün derinliği mi kendi kişisel hayatından esinlendiğini düşündüğünden mi bilinmez en sevdiğim ve etkilendiğim hikaye bu oldu tabi ki biraz midesiz olmayı da gerektiriyor bence bu hikayeyi okumak. Sonuç olarak, aynaların hüküm sürdüğü bu üç hikayede Murathan Mungan'ın kalemine bayıldığım için okumaya devam edeceğim bir yazar olacak.
Üç Aynalı Kırk Oda
Üç Aynalı Kırk OdaMurathan Mungan · Metis Yayınları · 20172,563 okunma
360 syf.
8/10 puan verdi
Her kitabın sonunda beni Hakan Gündayla tanıştıran, tanımadığım o adama teşekkür ediyorum. Yazar yine beni varlığından habersiz olduğum yaşam şartlarının, çevremde bulunmayan insanların, gerçek olduğuna inanamayacağım olayların ortasında bütün şaşkınlığımla bıraktı. Kitapta yazılmayan bi suç kalmamış sanırım. Din, çocuk gelinler, tecavüz, cinayet, madde bağımlılığı ve diğerleri öyle bir açıklıkla işlenmiş ki birçok insan midesinin kaldırmadığını belirtmiş. Çünkü salt hayat anlatılmış kitapta, hiçbir sanat kaygısı gözetmeden yüzümüze vurulmuş hayatlar. Derdâ ve Derda'nın o küçük yaşta başlayan büyük hayatları. Acıyla dövülmüş kaderlerinin aşırıya kaçan tesadüfler sayesinde birleşmesi ve bunlar anlatılırken Oğuz Atay'ın kitaba dahil olması elbette beklenmedik bir şeydi.Aslında kitap Hakan Günday karakterlerinin birleştiği ortak nokta olan 'tutunamayanlar' sıfatına layık iki karakterle yeniden anlatılarak Oğuz Atay'a bir övgü niteliğinde yazılmış. O zaman bize de 'Ben de burdayım!' demek düşer. Kuşkusuz kitabın en güzel bölümü masal bölümüydü, çok büyük bir mesaj verilmiş ve boş hayatlarımızda çürüyüp gideceğimiz gerçeği dile getirilmiş. Son olarak her ne kadar ağırdan almak istesem de Hakan Günday'ın okumadığım sadece iki kitabının kalması beni üzüyor, umarım idareli okuyabilirim çünkü bu yazarı az seviyorum..
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921,2bin okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Hakan Günday'ın Piç kelimesini yeniden tanımlayıp 4 kişi üzerinden teorisini açıkladığı bi kitaptı. Karakterlere bu kadar hayranlık duyup asla onlarınki gibi bi hayat sürmeyecek olmamız, keşke çevremde böyle insanlar olsa diyip asla bu tür insanlarla arkadaşlık yapmayacağımız ve bu kadar amaçsız insanın bizden daha iyi birikimlere sahip olmasıyla beraber ironik bi kitaptı. Hakan karakterinde az da olsa kendini anlattığını sezdim Günday'ın çünkü karakterin kurduğu her kitap senaryosu Günday'ın kulvarına girecek konulara ve hayal gücüne sahipti.Sonundaki hamle de bu tezimi biraz doğruladı gibi. Kitabın etkileyici bi sonla bittiğini söylemeye gerek yok sanırım yazarın adı yeterli olur bu bilgi için. Son olarak HİÇ kelimesinin boş gibi gözüken doluluğundan ve Günday'ın başka kitaplarında da kullandığı bu kelimenin uzun yıllardır bloğumun adı olduğundan bahsetmek isterim. Hiçli günler..
Piç
PiçHakan Günday · Doğan Kitap · 20199,4bin okunma