İlk defa katıldığım bir seminerde konuşmacı olarak dinlemiştim yazarı. Benim gibi sosyoloji mezunu olduktan sonra para meraklısı üniversitelerin açtığı kursla değil de psikolojide yüksek lisans yaparak aile danışmanlığına adım atmış. Bu süreçte de kendisine gelen aileler ve sorunları üzerine, evliliğe ve öncesine dair başlıklar oluşturmuş.
Kitap, dil olarak çok akıcı, psikolojide her hastalığa verilen karmaşık isimler yok. Sorunların adı geçimsizlik, huysuzluk, kibir, bencillik gibi hepimizin alışa geldiği klasik insan modellerini oluşturan türden. Buda okuyucuyu zora sokmadan sürece dair fikir sahibi yapıyor.
Kitabın bir çok yerinde "hakikaten de öyle, ne gereksiz detaylar, bak bu doğru!" gibisinden tepkiler verebildiğim için tavsiye ederim. Ama yazarın da dediği gibi "evlenmeden mutlaka okuyun, hatta başucu kitabınız olsun mutlaka" falan da demem yani.
Kendini hazır hissediyorsa bir insan, toz pembe gözlükle işlerin yürümediğinin de farkındaysa, e bir de kendi kafasına uyanı bulduysa çok da abartıya kaçmadan kursun yuvasını ne diyim.
Kırk gün kırk gece düğünle, çevreye özenip kocama/karıma sunumlar/sürprizler yapmam lazım kafasıyla, kalplerle, emojilerle yürümüyor bu işler:) tüm arkadaşlarını evlendirip de bu süreçlerine yakından şahit olan biri olarak kitap bana çok da bir şey katmadı. Sonuçta unvansız da olsa çok danışmanlık yapmışlığım vardır. Şu zamana kadar da boşanan olmadıysa iyi iş çıkarmışım demektir :))