Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ey sen, beni ayıplayan, savurma bana vaazlarını, yalnız bırak beni, çünkü deneyimler keskin görüşlü yaptı beni, göz­ yaşları parlanı görüşümü, hüzün de kalplerin dilini öğretti bana.
"Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden aşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra umut veya hüzün dolu bir uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Dudaklarının kenarına hüzünlü fakat dünyanın bütününü kuşatacak kadar derin bir tebessüm takılmış, aynı şefkatli hüzün gözlerinde de yuvalanmıştı. Bu haliyle ne olup bittiğini görse de ne yapıp ne edemeyeceğini bilenlere özgü teslimiyetli bir acizlik içindeydi. Dünyanın esrarına erememiş olsa da bütünüyle iyilik bütünüyle güzellikti aslında.
Sayfa 154
İnanan insanın yüzünde tebessüm, kalbindeyse hüzün vardır.
İnanan insanın yüzünde tebessüm, kalbindeyse hüzün vardır.
Reklam
Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden âşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra, umut veya hüzün dolu uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız. Ardından onunla görüştüğümüzde karşımıza ne kadar acımasız gerçekler çıkarsa çıksın, o bakışın, o omzun sahibinden bu iyi yürekli mizacı, bizi seven kadın kişiliğini bir türlü ayıramayız.
~SON~
28 Şubat ... Hey gidi günler hey! .. içimde kırgınlıklar kaybolmuyor. .. içimde acı asla dinmiyor. .. dudağımda bir küçük tebessüm kalıyor; ama bir ucunda mutlaka acıtan bir hüzün yaşıyor. .. yüreğim uzun ve bir sürü sitemle çarpmaktan geri kalmıyor!.. (.. şimdi kim bu haksızlığın sorumluluğunu üstlenecek, kim benden özür dileyecek!?..)
Birer sigara içtik, sessizlik derinleşti. Gerginliğe dayanamazdı, kırılgan bir ruhu vardı. Pişmanlıklarla dolu kavgaları, geri dönüşü zor küskünlükleri, acımasız kahkahaları. Bütün bunlar o değildi. Bütün bunlar benliğini törpüleyen hengamelerdi. O mahzun bir tebessüm idi. Bir demet menekşe idi. Yuşa Tepesi'ne doğru tırmanan bir gölge. Mecrasını bulamamış, hangi denize döküleceği meçhul bir dere. Seyfettin'i severdik... Çünkü çizgiden çıkan bir yanı vardı. Biraz şairdi, Japon estamplarına, bit pazarı antikalarına tutkundu. Naz çeker, gözyaşı siler, dert dinlerdi. Kendisi için bir hayat kurmaya, onu başkalarından kıskanmaya, insanlarla arasına bir mesafe koymaya çalışmadı. Tabiatıyla dağınık bir manzara arzediyordu. Belki de Marmara Kıraathanesinin son atlısı idi. Onunla birlikte yitip gitti. Bu yazıyı apansız yazdım, çiçek açmış bir erik dalı gördüm, minibüste Neşet Ertaş'tan bir türkü dinledim. İşte yine bahar geldi, ÖSS sınavından çıkan çocuklar caddere dağıldılar.
Duygulanım açısından bakıldığında hüzün ne negatif ne de pozitif bir histir. Hüzün, kimi zaman ince bir sızı halinde gelir, burnu sızlatır, göz yaşartır, ancak kişi bu histen mutsuz değildir. Kimi zaman ise nostaljik bir hatıra olarak zihinde canlanır, tatlı bir tebessüm ettirir... Duygulanımdaki yeri derinlik içerir ancak negatiflik içermez. Hüzün onarıcı bir histir.
Reklam
Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden aşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra, umut veya hüzün dolu uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız. Ve ardından, aşık olduğumuz kişiyle görüştüğümüzde, karşımıza ne kadar acımasız gerçekler çıkarsa çıksın, o bakışın, o omzun sahibinden bu iyi yürekli mizacı, bizi seven kadın kişiliğini bir türlü ayıramayız; gençliğinden beri tanıdığımız bir insan yaşlandığında, gençliğini ondan ayıramayışımız gibi.
Sayfa 115 - ykyKitabı okudu
Dudaklarının kenarına hüzünlü fakat dünyanın bütününü kuşatacak kadar derin bir tebessüm takılmış, aynı şefkatli hüzün gözlerinde de yuvalanmıştı.
Sayfa 153Kitabı okudu
Seyfettin’i severdik
Şimdi, herhalde bana kalbini açacak diye bekliyordum. Birer sigara içtik, sessizlik derinleşti. Gerginliğe dayanamazdı, kırılgan bir ruhu vardı. Pişmanlıklarla dolu kavgaları, geri dönüşü zor küskünlükleri, acımasız kahkahaları. Bütün bunlar o değildi. Bütün bunlar benliğini törpüleyen hengâmelerdi. O mahzun bir tebessüm idi. Bir demet menekşe idi. Yuşa Tepesi’ne doğru tırmanan bir gölge. Mecrasını bulamamış, hangi denize döküleceği meçhul bir dere.
Dudaklarında sigara, başı iki elleri arasında, gözlerini bir köşe­ye dikmiş, dertlerin uzak derinliklerine gömülmüş bir düşünce, dertle dolu bir kalp, uzanmış bir tebessüm, her şeye, herkese ve görebildiği her şeye itinasız bir göz, acı ve üzgün bir ruh, her zaman düşünce ve hüzün perdeleri arkasında kalan bir çehre! Benim her zamanki çehrem budur, herkesin tanıdığı ben bu­yum.
Sayfa 395 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
İçimde kelebekler uçarcasına bir heyecan, bir tebessüm, bazen bir hüzün oluştururdu. Sessizce bakardım, gidip gelirdim bir koşu çocukluğuma.
Sayfa 12
524 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.