Her şey öylesine ilginçti, her şey beni öylesine geriyordu ki çevremdeki her şey yüreğimi sessizce, yorulmak bilmeden hüzünle dolduruyordu. Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
Sayfa 44 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hava bugün güzel. Hüzün ve sevinç arası oynayan ibre yaz aydınlığında sevince doğru kayıyor.
Sayfa 43 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Gözlerine, gözbebeklerine derin derin baktım, gökyüzü mavi geceleğini giymesine az vakitler kala, güneş ufukta tüm kızıllığı ile dünyaya elveda derken. Sıkı sıkı tutunduğu o papatyanın gövdesinden düşüp solmamak, hep güçlü ve sağlam kalmak için direnen bir tomurcuk bir yaprak, papatyanın ta kendisidir o. Akıta akıta kuruttuğu gözyaşlarından geriye
İnsan doğası kendi sınırlarına sahiptir. Bir dereceye kadar hüzün,sevinç ve acıyı kaldırabilir ama bu sınır aşıldığı takdirde yıkıma uğrar.
Yine bağrı yırtılmış bir gecenin hüzün kokan kokan bahçelerinde geziniyorum. Gökte ay pusuya yatmış, yeryüzünde çiçekler sağır uykuda. Yürürken sevgiye doğru koşar adım, ayaklarım takıldı bir kahpe yalana. Beklerken saatlerin geçmesini revamıydı uyurcasına kapatmak gözleri geceye. Sarılıp uyumak battaniyeye. Sonra uyanmak hakikatin çığlığında. Revamıydı.. Kadehime senden kalma aldanışları doldurup içiyorum şimdi yalnızlığıma. Kabuğumu sen diye boyadığım şiirlerimle bir beste tutuyorum sen kokan saatlerde. Sen uçup gittin bu şehirden, şiirlerin kaldı mahzenlerimde. Başımı yaslayıp her bir satırına,kokusunu çekiyorum sen kokan virgüllerin. Yıkılıyor tek tek umutlarım, duygularım sırılsıklam. Gökte Bahar yağmurları yağıyor,benim içimde hakikat yaşları. Çiçekler bahara yaprak açıyor,benim içimde yaprak dökümleri. Havada güzel bir rüzgar esiyor yaprakların saçını okşayan,ruhumda hazan yeli esiyor elveda dercesine . Topladım tüm sevinç ve hüzünlerimi ,bir kuş gagasına sığdırıp yaşanmışlıkları, salıveriyorum şimdi kâğıttan yapma bir gemiyle o karanlık sulara. Sözlerim yerine gelmekten usandı, kulaklarım yerine gelmeyenlerden. İnançlarım yalanların koynunda uyuya daldı, samimiyetlerim aldatmacaların peşinden koştu hep. Sağır oldu gözlerim görmezden gelerek her defasında,dili şişti kulaklarımın konuşmaktan lal olana kadar. Ay gün diye açarken gecelerinde, ben dipsiz karanlıklarında hapsoldum sözlerinin. Yıldızlar meşale gibi parlarken bakışlarından, ben mum alevinde seyrettim hep seni. Ayaklarım şişti sana gelen yollarda, sevinçlerim kursağında kaldı dolambaçlı yolların.
506 syf.
10/10 puan verdi
Hayatımda bu kadar efsanevi, bu kadar benzersiz kurguya sahip bir kitap okumadığımdan emin olarak başlayacağım. Ardından da bu efsanevi kurgu ve ona tam yakışacak şekilde yazılmış efsanevi karakterlere yakışacak bir yorum olmasını diliyorum. Umarım kelimelerim anlatmaya yeterli olur -çünkü hiç olacağını sanmıyorum.- (Bu arada hislerimi biraz
Kanadı Kırık Hüma Kuşu
Kanadı Kırık Hüma KuşuHatice Aykut · Herdem Kitap · 201980 okunma
Reklam
"Yaşadığınız hüzün için yerinde bir ifade bulursanız hemen kanınız ısınır ona. Neşeniz için isabetli bir ifade bulursanız, duyduğunuz sevinç ve heyecan kat be kat artar. (..) Kederin dilini kullanın.
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
"Hayat, bir masal gibidir; başlangıcı, gelişimi ve sonu olan büyülü bir hikayedir. Her birimiz, kendi masalımızı yazan yazarlarız. Kimimiz sevinç dolu sayfalar eklerken, kimimiz hüzün dolu satırlar yazabiliriz. Ancak önemli olan, her sayfada kendimizi keşfetmek ve değerli anlamlarla dolu bir hikaye inşa etmektir. Hayatın sunduğu zorluklarla başa çıkarken, içimizdeki gücü ve sevgiyi keşfetmek önemlidir. Unutmamalıyız ki her birimiz, bu büyük masalın bir parçasıyız ve yaşamın gerçek anlamını keşfetmek için cesurca ilerlemeliyiz. İçimizdeki sevgi ve umutla, kendi masalımızı en güzel şekilde yazmak için çaba göstermeliyiz, çünkü hayatın en büyük hediyesi, kendimize olan inancımız ve içimizdeki sonsuz potansiyeldir."
İnsanın zora karşı duruşudur hayat.
Kalp mi? Akıl mı? Hevesler kalbi, sebatlar aklı besler... Aklın yolu birdir sözünün izahıdır sebatkâr olanın ömrünün tek bir hikayeden ibaret olması da...Akılla gidilen yolda varılacak hedef, ulaşılacak sonuç bellidir. Fakat heveskâr böyle değildir. Heves kalptir, kalbin ritmi her zaman aynı olmaz, en basit izahla kalbin ritimsel değişkenliği insana yön verir; heyecan, korku, sevinç, hüzün ve daha pek çok his bu ritimlerde değişkenlik yapabilme gücüne sahiptir. insan bu ritim değişimlerini fark edebildiğinde insan olduğunu anlar. Korktuğu ortamdan uzaklaşırken mutlu olduğu ana, mekana özlem duyar, heyecanı yaşatacak maceralar arar, uzaklaşmalar, özlemler, arayışlar yeni başlangıçlar yeni hikayeler ortaya koyar. Kalp vuracak, vurmalı her bir an, öykü yazan daktilonun tuşları misâli... Kalp de bir daktilodur aslında... İnsanın yaşam öyküsünü yazan, yazdıran bir daktilo; üzerinde gezindiği kağıdın adına "ömür" der insanlar hepsi o kadar. Daktilo kağıda, kalp ömre döker içten geçeni, olup biteni ya da olması muhtemeli... Zamansa insanı bu ikisinden (heves/sebat) birinde kalmaya zorlar... İnsanın bu zora karşı duruşudur hayat. Ne kadar heveskâr olsa da yarıda kalmaz hiç bir başlangıç, biter her şey... Heveskarın istediği gibi başlasa da sebatkâr bir yolda son bulur bütün hikayeler...
Reklam
Kimi zaman herkese, en çok da kendime karşı bir acıma duygusu uyanır içimde. Kimi zaman da bütün dünyayı yok etmek, sonra da korkunç bir ölümle ölmek isterim... Hüzün ve sevinç duyguları yüreğimde çarpışıp durur... Ama insanlar kütük gibidirler hep.
Hüzün ve sevinç insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir;fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
Gönül bir misafirhaneye benzer. Oraya uğrayan gamlar da, sevinç ve mutluluklar da birer misafir hükmündedir. Hiçbiri dâimî ve kalıcı değildir. Bu yüzden hadiseler karşısında aşırı sevinç de, aşırı hüzün de insanın îtidālini gereksiz yere bozar.
Sayfa 155Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.