Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Pardon bayım, siz bu aşktan gittiniz diye iflas tabelası mı asacaktık yüreğimize..? Üzgünüm, hiç bana göre değil sıradanlık.. Vedamın rüzgarı bile çarpmalı gidişine.. Hafifte olsa sarsılmalı bünyen.. Neyi bıraktığını bilmelisin arkanda.. Yapamıyorum.. Öyle kös kös oturup ayrılığa veda buseleri kondurmak hiç bana göre değil.. Ardından bakıp gittiğin yollara özlemler savurmak da..Gittin.. Ve ben de izlememek için kapattım kalbimin pencerelerini.. Artık rahatım, kuş uçmaz kervan geçmez bir yüreği terk ediyorum kendimce.. Hiperaktif bir umudum var içimde çırpınan, kimse kesemez önünü.. Doludizgin emekliyor yokluğunun çevrelediği boşlukta.. Koşmayı da öğrenecek, uçmayı da..Sadece biraz sabır gerek.. O da fazlasıyla mevcut bu ara.. Yeni heyecanlar arıyorum, yalnızlıkta kendimi eğlendirebileceğim.. Oyunlar tek başına oynansa keşke.. Bak yine sana sövmek için bahane buldum kendime.. Neyse.. Taşındı aşk artık.. Bomboş duruyor adresi bellediği yüreğim.. İçinde yalnızlık şiirleri yankılanıyor ve ben aryalar besteliyorum, unutmaya çalıştıkça dilime dolanan hatıralara..Ben de böyle veda ediyorum içimde kalan sen parçacıklarına.. Ne gerek var aşka suni sancılar yaratmaya, ben zaten ikna ettim gidişinin güzelliğine kendimi.. Rahatsız etmiyor beni tek başınalık, şımarıyorum, beklentilerimle geçmiş ihmalkarlıklarımdan utanırcasına.. Tadını çıkarmak gerek kendine sarılmanın.. Huzur tamam, sıra bende.. En şuh vazgeçişimi takındım yüreğime.. Baştan çıkarıyorum ayrılığı.. Şimdi yalnızlıkla sevişme vakti.. Dairesel koridorlarda köşe kapmaca oynuyorum kendimle çırılçıplak,ellerim cebimde..
232 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı elime almamla bitirmem bir oldu. Sürükleyici ve bir o kadar da merak uyandırıcı ve acıklı bir konusu var. Hülya' nın çileli hayatı ile başlayan bu kitapta, hayatın gerçekleriyle yüzleşeceksiniz. Hülya haksız yere girdiği hapis hayatından sonra iş aramaya başlar. Ancak sabıkalı ve dul olması işe girmesine mani olur. Kendisini ayakta tutan ise imanıydı. Ancak her fırsatta kendisini aşağılayanlar karşısında gücü kalmamış, namazlarını bile kılamaz duruma gelmişti. İş bulmakta zorluk çeken Hülya son çareyi evlenmekte bulur. Yaşlı bir adamla evlenir ancak evlendiği kişinin pavyon işlettiğini öğrenince beyninden vurulmuşa döner. Evliliğinde de kurtulamadığı sıkıntılardan namaza yeniden başlamasıyla huzur bulmaya başlar. Eşinin de pisliklerden kurtulmasına vesile olur. Hapiste tanıştığı ablasının onun hayatını yazması ile ona birçok yardım eli ulaşır ve dertleri sona erer. Allah'a dayanmanın ve sıkıntılara sabretmenin verdiği mükafat bu olsa gerek...
Sabıkalı ve Dul
Sabıkalı ve DulEmine Şenlikoğlu · Mektup Yayınları · 2011798 okunma
Reklam
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
359 syf.
7/10 puan verdi
İskender Pala'yı "Aşka dair" kitabı ile tanımıştım. Ona kıyasla "Od" daha akıcı ve bundan dolayı da daha çabuk ilerliyor. Kitabın üstünde de yazdığı gibi bu "Bir Yunus romanı". Başında ve sonunda Molla Kasım anlatıyor, kalan kısımlarda ise aynı hikayeyi farklı açılardan, kahramanların, yani Yunus Emre ve oğlu İsmailin dilinden okuyorsunuz. Hikayesine gelince: bir yanda evladını arayan bir baba ve onun dervişlik yolculuğu, diğer tarafta da onun, günden güne, dinden uzaklaşan oğlu. Hüzünlü olduğu kadarda huzur veren, okuyucunun ruhunu doyuran bir roman, bunda kitapta geçen şiirlerin payı olsa gerek. Ben severek okudum, tavsiye ederim. :)
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241,5bin okunma
GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER M. NİHAT MALKOÇ “Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından?... Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?” (“Değer mi?”- Servet YÜKSEL) Gönül telimizi
Yüzer… Dalar… Çıkar!.. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, yeni bir oyuncak görürüz çocukların ellerinde. Bu oyuncak, ilk kez Birinci Dünya Savaşı'nda gemilerin korkulu rüyası olmaya başlayan denizaltıdır. 1930'da, Sutdiffe Pressing şirketi tarafından üretilen "Undawunda" adlı oyuncak denizaltı kısa sürede gözdesi olur erkek
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Aslında ölümü kendimize biz düşman yapıyoruz. Zamana ve mekâna sığmayan arzularımızı, duygu ve düşüncelerimizi kırk-elli yıllık dar bir şeride sığdırma gayretimiz, bizim için ölümü tatsız kılıyor. Sonsuzluğu isteyen akıl ve kalbimizi, bir gün işlemez olacak vücudumuzun emrine verdiğimiz; kabirden öteye geçemeyecek sevdaların, ancak kabre kadar sürecek dostlukların ağına kendimizi hapsettiğimiz an, iç dünyamızda bir bocalamadır başlıyor. Her şeye endişeyle baktıran, hayatın tadını kaçıran bir bocalama. Ebediyet arzusu; yaratılış toprağımıza ekilen en kudretli tohum bu olsa gerek. Gelip geçici şeyler bize huzur vermiyor. Her ayrılık bizi acıya boğuyor. asırlardır ebedî bir hayatın formülünü arıyoruz.
Zafer YayınlarıKitabı okudu
Ölümüm kendi elimden
Gece boyunca ölümü düşündüm, öldürmeyi düşündüm. Katil gibi değil, inançsız bir insan gibi kendimi öldürmeyi. İntihar! Bana çok uzak olan kendi canını alma arzusuna ilk defa bu kadar yakın olduğumu hissettim. Sabahın ışıklarıyla birlikte iki kitap, bir defter, bir kalem, ve arabamın anahtarlarını alarak evi terk ettim. Telefon masamın üstünde,
Varlığını bilmek, seninle her an olmaktan daha güzel şimdi... Hani insan bazan ürker; sahip olduğu çoğu şeyin tek bir şey yüzünden elden kayıp gideceğine... Soğuk bir kış gecesinde üstünün açık kalması ve uykundan uyanınca hafif bir titremenin alması gibidir bu hâl. Sonra pikeyi ya da yorganı çekersin üstüne. Bir huzur kaplar içini, sığınmışsındır
353 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kütüphaneden rastgele aldığım bir kitaptı Pazar Günleri. Hani onca kitap arasında dolaşıp da "bunu alayım bari" dersiniz ya, ilk başta öyle bir kitaptı benim için. Yazarını da hiç bilmiyordum; Irène Némirovsky'i. Fakat beni öylesine şaşırttı ki Némirovsky. Bu, belki de biz insanların bir yanılgısı: Yabancısı olduğumuz şeye karşı uzak
Pazar Günleri
Pazar GünleriIrene Némirovsky · Can Yayınları · 201343 okunma
Reklam
Aslan Asker Şvayk
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı: Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider. Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi. “Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi. Ama aslında mürekkep yalamış adamdı; önüne
Sayfa 19 - 1.Aslan Asker Şvayk Dünya Savaşı’na burnunu sokuyor - Birinci Bölüm CEPHE GERİSİNDEKitabı okudu
8. Hikaye Tamamlama Etkinliği
Hikayemiz bu ileti altından yürütülecektir. Katılımcı sırası ve yorumlar için: #11646309
NigRa
NigRa
Saat gece yarısını çoktan geçmiş "yarım" diye belirtilen 12.30'u göstermekteydi. Akreple yelkovan iki ayrı uçtaydı, kavuşamayan iki aşık gibi diye düşündü. Sonra aklı yine yarım kavramına kaydı. 24'ün yarısı 12
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
1.115 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.