Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım."
Geceye karışıyor gündüz huzurlu dalgalar altına bürülü sarmaş - dolaş... Mutluluk nasıl da sere - serpe kollarındaydı Öğle uykusunda şimdi akşam serinliğinde nefes alıp - veren yorgun kaya, ılık... Yeşil ışıkların soğukluğunda oynaş mutluluk; yanında karanlık uçurum derin sonsuzluk. Hayatımın en güzel günü akşamın alacakaranlığında yitik. Kurumuş, yorgun gözlerinde alev; ruhun, ermiş taşkın gözyaşı denizi; aşkın erguvanı akıyor beyaz köpüklü denizlerde sakin ve huzur dolu ve sen mutluluğun son kararsızlığında tek başına...
Reklam
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur."
Sayfa 115Kitabı okudu
Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.
Sayfa 113 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Kâinatın kendii içinde bir düzeni vardır. İnsanlar zaten hayatları boyunca hiçbir zaman bilemeyeceklerdir ilahi düzenin onlarla nasıl hesaplaştığını… Öyle bir şey olur ki senden sağlığını almıştır ama koca bir ömür sağlıklı yaşasan bile ulaşamayacağın bir aydınlanma, içsel bir huzur, güven ve mutluluk kazandırır.
Destek YayınlarıKitabı okudu
Örneğin acının, yoksulluğun, sefaletin, ölümün ve bu buna benzer tüm kötülüklerin olmadığı bir dünya hayal edelim. Açlık mı? Yok, herkes rahatlıkla istediğini yiyip içebilmekte, çok güzel yerlerde barınabilmekte. Aşk acısı? Yok, herkes istediği kişiyle beraber olabilmekte. Kimse kimseyi kıskanmıyor, herkes birbirinin iyiliğini düşünüyor. Her şey dört dörtlük. Hatta öyle ki birbirimize iyilik yapmaya bile gerek yok, kıskançlık olmadığı için aşkın da tadı çıkmıyor. Çalışma yok, dert yok tasa yok… Böyle bir dünya bizde duygu denilen bir şey bırakmazdı sanırım. Yüzyılların getirdiği kültür, uygarlık, edebiyat, felsefe çöp olup giderdi. Özlem, aşk, hüzün ve belki de huzur, mutluluk törpülenir hatta biterdi. Eğer evren bir simülasyonsa, bu simülasyonun kodlarında büyük bir kargaşa çıkardı, arıza çıkar ve bir müddet sonra simülasyon yok olurdu. Yani işin ironik tarafı tam hedeflenen mükemmeliyete varınca mevcudiyet ortadan kalkardı. Yüzyıllar boyunca özlenen, hedeflenen o kutsal gün aslında her şeyin bittiği günle aynı.
Reklam
“Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim… ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim.”
“Mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılması ile başlar: Bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri kontrol edemeyiz.”
Bazen ruh belli bir dini benimseyerek, derin bir felsefe edinerek ya da zihinsel veya sanatsal bir ideal yaratarak güven içinde huzur ve mutluluk bulduğunu sanır. Ancak bazen karşı konulmaz cazibeler dinin yetersiz ya da eksik olduğunu gösterir; teorik felsefe yararsız bir dekor gibi görünür ya da bir esirin yıllarca üzerinde çalıştığı ideal heykel bir an dizlerinin dibinde un ufak olur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.