Anlatılan tüm o sevda dolu mektuplar...
Milena'yı dillere pelesenk eden Kafka
Frida'nın Diego Rivera'sı
Leyla'sına güneş olmak isteyen Ahmed
Nazım'ın aldattığı Piraye'si
mektuplarınız elbette, en azından birinizi avutmuştur...
Peki ya Mustafa Kemal'e yazılan bu mektup kimi avutmuştur?
Defalarca sürgün edilen bir yaşam...
Demokrasi ve laiklik
🌹1.Sözler: İman, ibadet, ahlâk esaslarını temsil ve tasvirlerle anlatır otuz üç bölümden oluşur.
🌹2. Mektûbât: Said Nursi'ye sorulan sorulara ve gönderilen mektuplara verdiği cevapların bir araya getirildiği, müellifin ihtilâflı konulara dair görüş ve düşüncelerini içeren eseridir.
🌹3. Lem'alar: "Lem'a" adı verilen otuz üç başlıktan meydana gelen eser peygamberler, sünnet-bid'at, duaların hikmeti, kanaat, ihlâs, tabiatçı materyalizmin reddi, hastalık-ihtiyarlık gibi konuları ihtiva eder.
🌹4. Şualar: Kur'an'ın i'câzı ve ayetlerinin hikmetleri, Allah'ın varlığı, esmâ-i hüsnânın tecellileri gibi konuların yanında bazı hadiselerle ilgili ve Risale-i Nur'un özelliklerini içerir.
🌹5-İşârâtü'l-l'câz: Bakara suresinin ilk 33 ayetini ihtiva eden Arapça tefsirinin Türkçe tercümesidir.
🌹6. el-Mesneviyyü'l-'Arabiyyü'n-Nûrî: Ağırlıklı olarak isbât-ı vacip delilleri ve tevhit konularının ayet yorumlarıyla işlendiği Arapça eserinin çevirisidir.
🌹7. Emirdağ/Barla/Kastamonu Lâhikası: Said Nursi'nin bu yerlerde mecburi ikamete tâbi tutulduğu yıllarda talebelerini çeşitli konularda bilgilendirmek üzere yazdığı mektup ve risâlelerinden oluşmaktadır.
🌹8.Tiryak: Said Nursi'nin kendisi ve eserlerinin maruz kaldığı muameleleri anlatan küçük bir risâledir.
🌹9. Sikke-i Tasdîk-i Gaybî. Said Nursi'nin ve bazı talebelerinin Hz. Ali, Abdülkadir-i Geylânî ve Risale-i Nur eserlerine atfettikleri manevi işaret ve kerametleri konu edinir.
ben senden öğrendim ki oysa inanmak
mesela dost için ölüme yatıp orda
teslimiyet doğuran bir uykuya dalmaktır
dünyaya senin gözlerinle bakmak isterdim ya ali
şurasında biraz vicdan olan herkesin seni sevmek borcu var
bir puta dahi inanmanın varsa inanmakla bir alakası ki var
insan senin resul'e teslim oluşunla inanmayı tamamlar
Alper Gencer
Sen belki tanımazsın ama ben senin için ölürüm! sen beni tanımazsan ben zaten ölüyüm! bir Allah’a bir anneme sonsuz itimadım var herkes beni yarı yolda bırakıyor ya Ali herkes beni yarı yolda bırakıyor bu çok zor!sana bu mektubu pişirilmiş çamurun içerisinden yazıyorum ağaçların otların ortasında yaşıyorum cayır cayır yanan bir
Bir şey, misali aracılığıyla bilinir ve tanınır. Dayandığı delillerle güçlenir, kuvvet kazanır.
Cebrî zındık'ın misali, [dini] hükümleri ve [bunların dayanağı olan] hikmetleri iptal etmeyi arzulayan birisi olmasıdır.
Sünni'nin misali, mağarada mahsur kalıp, en faziletli amellerini vesile kılarak Allah'tan yardım isteyen üç
Bendeniz, Efendimiz ile ilgili farklı yazarların kitaplarını okumayı ve istifade etmeyi çok severim. Bu kitabı da bir akrabamızın evinde gördüm ve okumak için aldım. Ancak hayra yoruyorum ki, iyi ki bu kitabı ilk ben okudum ve gördüm, bu kitabı okumamaları için de tekrar iade ettiğimde sebebini açıklayacağım ve tavsiye etmediğimi belirteceğim.
Selamlar,
Internet'in daha sık kullanılır olmasıyla bilgi akışının hızlanması hepimizin şahit olduğu bir hakikat. Bununla birlikte, kirli bilginin de daha hızlı bir şekilde akarak pek çok zihinde yanlışların filizlenmesine yol açtığını da aynı emniyet hissiyle biliyoruz. Bu ikinci durumun bir yansımasını da Üstad'la alakalı
Bismîllâhîrrahmânîrrahîm
Hüseyin b. Ali'ye:
Onun Tarafdarı olan Mümin ve Müslümanlardan
İmdi, haydi gel artık.
Bütün "halk, seni gözlüyor. Onların, senden başka imam ve Önderleri yok. Acele, acele gel, Vesselam.»
Bir gün Şam'ın kapısını veba çalıyor ve kimin vadesi dolmuşsa alıyor yanına. Endişe ediyor Hz. Ömer; ya Ebu Ubeyde'ye de isabet ederse ölüm! Bir mektup göndererek yanına çağırıyor onu : " Seninle yüz yüze görüşmek istediğim bir mesele var ! " Ebu Ubeyde niyetini sezdiğinden şöyle cevaplıyor Ömer'i: "Allah'ın dediği olur. Askerlerimden ayrılmak istemiyorum ! " Halifenin mektubu okurken ağladığını görenler, "Ebu Ubeyde öldü mü?" diye soruyorlar endişeyle. "Hayır," diyor Ömer, "fakat öldü de denilebilir."
Hz. Ali'nin kardeşi Hz. Akil'in oğlu Müslim bin Akil bir gün Şam'a gelir. Orada oldukça mahsül elde ettiği bir toprağı satın alır. Belli bir zaman sonra Hz. Muaviye ondan o toprağı satın almak ister ve Müslim de satmaya razı olur. Bu haber Hz. Hüseyin'in kulağına gider ve buna razı olmayarak Hz. Muaviye'ye bir mektup yazıp, arazinin geri verilmesini ister. Hz. Muaviye de bu mektubu emir bilerek araziyi, verdiği parayı almaksızın Müslim'e verir. Bunun üzerine Hz. Hüseyin şöyle demiştir: “Muaviye hilmi ve cömertliğiyle bizi geçti.”
Hz. Ali'nin Mısır valisi Malik el-Eşter en-Nehai'ye gönderdiği rivayet edilen, içerisinde görevi esnasında uyması gereken kuralları anlattığı mektup, İslâm dünyasında siyâsetnâmelerin en eski örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
"...Yusuf doğuran bir kuyum yok
Davudi bir sesim yok Zebur söylemek için...
seninle en sevdiğim müştereğimiz
ikimiz de en çok hep, hep O’nu seveceğiz."
youtu.be/yeK5oE4IHKc