HAZRET-İ FÂTIMA’NIN MEHRİ
Resûlullâh Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem), kızı Hz. Fâtıma’yı (r.anhâ) Hz. Ali (kerramallâhü veche) ile evlendirmeyi murâd edince, buyurdu ki:
“Yâ Fâtıma, mehir olarak 400 dirheme râzı olur musun?” Hz. Fatıma: “Râzı olmam” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.) gelip:
“Ey Allâh’ın Resûlü! Allâhü Teâlâ, Fâtıma’ya cenneti ve içindekileri mehir olarak verdi.” dedi. Bu müjde Hz. Fâtıma’ya ulaştırılınca, yine: “Râzı olmam” cevâbını verdi. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Ey kızım, neye râzı olursun?” buyurdular. Hz. Fâtıma: “Senin râzı olduğun şeye… Ümmetine şefâat etme nimetine” cevabını verdi.
Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselam elinde yazılı bir kâğıt olduğu halde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzuruna tekrar geldi ve:
“Yâ Fâtıma! Babanın ümmeti sana mehir kılındı” müjdesini verdi. Hz. Fâtıma (r. anhâ) kâğıdı eline aldı ve:
“Yâ Rab! Kıyâmet günü olduğunda bu kâğıdı elime alarak, işte benim mehrim diyeceğim” buyurarak Allâh’a şükretti.
(Risâle-i Mürşidü’l-Müteehhilîn)
Peygamber (s.a.v) bir gece Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin yanlarına gelerek, "Gece namazınızı kıldınız mı?" diye sormuş Hz. Ali de "Ya Resulallah nefislerimiz Allah'ın elindedir. Eğer isterse bizi uyandırır" dedi. Hz. Ali'nin bu sözü üzerine Peygamber (s.a.v) geri dönmüş ve şu ayeti okumuştu:
" Tartışmaya en düşkün varlık insandır . " ( Kehf, 54 )
Taberani der ki: Peygamber (s.a.v) gece namazının ne kadar faziletli olduğunu bilmeseydi kızı ve damadını gecenin istirahat saatinde uyandırmazdı. Ancak O, onların bu fazileti dinlenmeye tercih etmelerini istemişti. Böylece Allah (c.c)'ın şu ayetindeki emri de yerine getirmiş oldu:
" Ailene namazı emret . " ( Taha, 132 )
Sayfa 199Kitabı okudu
Hz. Peygamber'in vefatından altı ay sonra, Hz. Peygamber'in kızı ve Hz. Ali'nin eşi Hz. Fatıma öldü.215 Hz. Fatıma'nın ölümünden sonra; Hz. Ali, Haşimoğulları ve Zübeyir ibn Avvam, Hz. Ebu Bekir'e biat ettiler.216 Zübeyir, Haşimiler ile beraber hareket etmekte217 ve Ali'nin halife olmasını istemekteydi. 218 Halid ibn Sa'id ibn el-As da Hz. Ebu Bekir'e altı ay sonra biat edenlerdendi.
Kızlarımıza Nasîhatlar
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, muhterem kerîmeleri Hz. Fâtıma-i Zehrâ (r.anhâ)’ya gelin olurken şu nasîhatta bulunmuşlardır: "Kızım kendini temiz tut! (Devamlı) Rabbini zikret! Efendin sana baktığı zaman Sen’den memnun olsun, büyük bir ferahlık duysun! Gözlerini sürmele! Sürme, kadınların ziynetidir. Kızım! Kocan sana baktığı zaman
Peygamber Efendimizin (sav) eşi Hz. Âişe"den nakledildiğine göre, (Kureyş kabilesinden bir grup insan, hırsızlık yapan Fâtıma adlı bir kadını affetmesi için aracı olduklarında)... Resûlullah (sav) ayağa kalkarak hutbe okudu ve Allah"a gerektiği gibi senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:“Sizden önceki insanların helâk olmalarının sebebi, aralarında ileri gelen (zengin) kimseler hırsızlık yapınca suçun cezasını vermeyip zayıf (ve fakir) kimseler hırsızlık yapınca ceza uygulamalarıdır. Bu canı bu tende tutan (Allah)a yemin ederim ki Muhammed"in kızı Fâtıma hırsızlık yapsa, onun da elini keserdim!”
(M4411 Müslim, Hudûd, 9)
Sayfa 537Kitabı okudu
Hz. Fatıma; Peygamberin Kızı
En küçük kızıydı Nebî’nin.
Aydınlık yüzlü bir kız!
Sonra büyüdü, genç kız oldu.
İffetli bir kız!
Bu yüzden “Betül” dendi ona.
Sayfa 53 - ŞuleKitabı okudu
Hz. Peygamber'in Adaleti
Mahzûm kabilesinden bir kadın hırsızlık suçundan ya kalandı. Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem Üsame bin Zeyd'i çok severdi, insanlar kadının cezalandırılmaması için Üsame'yi şefaatçi ve aracı kılarak Allah Resulü'ne gönderdiler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Üsame'ye: "Ey Üsame, Allah'ın belirlediği cezalar için mi aracılık ediyorsun?" dedi.
Sonra insanları toplayarak şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetler, önemli adamlar suç işlediği zaman bağışladıkları ve basit insanlar suç işledikleri zaman cezalandır dıkları için helak oldular. Allah'a yemin ederim ki, eğer Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı, onun da elini keserdim." (Buhari, Müslim)
Hz. Ali
Bütün sahabiler hakkında kullanılan (Allah'ın rızası ona olsun) tabiri malum... Hz. Ali hakkında, bu tabirden ayrı olarak bir ihtiram ifadesi daha kullanılır (Allah onun yüzünü keremlendirsin) Her Sahabiye nazaran bu farklı ifadenin hikmeti tüyler ürperticidir ve bu sırrı pek az insan, sadece arifler bilir. Herkesin bildiği şudur ki, bu ikinci tabir, onun ömründe hiçbir kere putlara secde etmemiş olmasındandır.
Doğru!
Fakat asıl sır şu noktada:
Ali, ruhundaki dipsiz hicap duygusu ve Allah'ın Rasulu'ne karşı sonsuz hürmeti yüzünden, her noktasıyla kendisine helal olan Peygamber kızı Fatıma'nın yüzüne bile hiçbir defa gözlerini dikerek bakmamıştır. Allah bu hâyâ ve edep aynası çehreyi keremlendirmiştir.
Sayfa 82 - Büyük Doğu YayıneviKitabı okudu
Efendimizin de mübarek gözlerinden yaşlar boşaldı. Kızını kucakladı ve sevgiyle yüzünü okşayıp öptü. Sonra da hasretini dile getirdi:
"Ey Fâtımam! Sen de Benim gibi anneden yoksun büyüdün. İçimden neler geçmedi ki: 'Keşke annen Hatice hayatta olsaydı da bu mutlu günümüze o da sevinciyle katılsaydı. Senin çeyizini elleriyle hazırlasaydı. Seni sevip sarmalasaydı. Ve seni kendi elleriyle gelin yapsaydı. Ama kaderin hükmü bu imiş. Yapacak bir şey yok!"
Sözleri Hazreti Fâtıma'nın yüreğini dağladı. Ama yüreğini dağlayan başka bir şey daha vardı. Onu da Sevgili Babası'na açıkça söyledi:
"Gelin olacak her kızın mihri, âdettir, altın ve gümüşle biçilir. Ben de gelin olacak bir kızım. Ama benim de mihrim aynı şeylerle takdir edilirse başkalarından ne farkım kalır? Ben mihrim için başka bir şey talep ediyorum. O da Senin kıyamet gününde ümmetinden günahkâr olanları Allah'ın affına erdirip kurtaracak olan şefaatin olsun."
Efendimizin mübârek gözlerinden bu kez sevinç gözyaşları döküldü.
"İşte şimdi peygamber kızı olduğunu bir kez daha gösterdin. Sonsuza dek mesut olmanı dilerim ey Fâtıma!"
Sayfa 64
