Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah Rasûlü (s.a.v)’in yanına vardı ve “Ey Muhammed (s.a.v)!” diye seslendi. Peygamberimiz (a.s.m) tüm vücuduyla yönelmiş, Nefîse’yi dinliyordu: “Senin evlenmene mâni olan şey ne? Neden evlenmiyorsun?” dedi. Peygamberimiz (a.s.m): - Elimde evlenebilmek için imkânım yok. Nefîse soru sormaya devam etti: - Peki, eğer bu senin için problem olmaktan çıksa, güzel ve soylu birini bulsan evlenir misin? Peygamberimiz (a.s.m): - Kim bu dedi? Nefîse: - Huveylid’in kızı Hatice. Hz. Muhammed (s.a.v): - Peki, nasıl olacak bu iş? Resûlullah (s.a.v)’in bu sorusu Hz. Hatice ile evliliğe olumlu baktığını gösteriyordu. Nefîse: - Sen orasını bana bırak, diyerek gitti.
Eğer rehber O (sav) ise nice zor yollar, güllük gülistanlık olur. Eğer rehber O (sav) ise nice sarp yokuşlar, düz oba olur. Eğer rehber O (sav) ise nice düşmanlar, ya etkisiz olur ya da candan dost olur. Bunun için bazen durup bakmak lazım, hayat kervanımızın başında kim duruyor? diye... Kervanın başında duran O mu yoksa O'nunla uzaktan yakından alakası olmayan biri mi?
Reklam
Hz Hatice Türbesi
"...Meğer Kanûnî vaktinden âdetmiş, bu türbe hiç kapanmazmış. Ziyaretçilerinin ekserisi kadın olduğu için her yanı çiçeklerle süslü olurmuş. Mekkeli kadınların çoğu oraya gece gelir, bir yandan Fatihalarını okurken diğer yandan sandukaya çiçekler bırakırlarmış."
Sayfa 279Kitabı okudu
Hz Hatice Türbesi
"Kanûnî hazretleri bu türbeyi efrenci 1543 yılında Mekke Naibi Davut Paşa'ya yaptırtmış. İlla ki sekizgen olsun demiş; her bir duvarı sekiz cennetten birer nişane. İslâm'ın ilk mümini Hz. Hatice validemize bu yakışır demiş."
Sayfa 278Kitabı okudu
Nefîse hâlâ meseleyi anlayamamıştı. Hz. Hatice konuyu biraz daha açtı: - Onunla evlenmek suretiyle yollarımı birleştirmek istiyorum; ama bunu da nasıl yapabileceğimi bilmiyorum. Nefîse, Hz. Hatice’nin neden bu kadar düşünceli olduğunu artık daha iyi anlamıştı ve şöyle dedi: - Eğer istersen ben Muhammed’e gidip onun ağzını arayabilirim. Hz. Hatice: - Ey Nefîse, eğer bunu yapabilirsen hiç zaman kaybetme, dedi. Nefîse, hemen Muhammedü’l Emin ile görüşmek üzere yola koyuldu.
Suudiler acaip bir güruhtur. Mekke'de bir hacı, İslamiyet'in doğduğu muhiti ve coğrafyayı boşuna aramasın, Hz. Muhammed devrinden hiç bir iz kalmadı. En son Hz. Hatice'nin mezarını ortadan kaldırdılar.
Reklam
Hakkıyla temsil sonra tebliğ !
Unutulmaması gereken bir hakikat var ki tüm Müslümanlar tebliğ görevi ile mükelleftirler. *Ancak tebliğ, hakkıyla temsil etmekle gerçekleşir. *Temsiliyetin hakkını ödeyemeyenler, nasıl tebliğ edebilirler ki?
Sayfa 94
Hz. Hatice ile evlilik, acaba bu yolda bir vesile miydi? ___ Allah her vesile ile aziz kulunun görevini mi hazırlıyordu? Kur'an-ı Kerim'de, Duha Suresi'nin 6. Ve 8. ayetleri aynen şöyle diyor: "Allah senin bir yetim olduğunu bilip, barındırmadı mı? Seni şaşırmış bulup, doğru yola iletmedi mi? Seni fakir bulup, zenginleştirmedi mi?"
Efendimizin (sav) ömrü dünyada yaşanmış en ideal hayattır. Cenab-ı Hakk'ın en büyük ikramları dünyada Ona olmuştur; Ahirette de yine O'na olacaktır. O, Allah'ın en sevgili kulunun yaşadığı hayat musibetlerle örülmüş gibidir. Babasını kaybedi­yor daha doğmadan, doğduktan sonra annesini ... Tam yanında kendini rahat hissedeceği bir dönemde, dedesini kaybediyor. Ardından, kendisini kollayan amcasını... Hz. Hatice ile biraz fe­raha kavuşur gibi oluyor ama çok geçmeden onu da kaybediyor. Çocuklarını kendi elleri ile toprağa emanet ediyor. Savaşıyor, yaralanıyor. Her an ölüm tehlikesi altında yaşıyor. Arkadaşla­rından her biri Kur'an hafızı olan yetmiş kişi aynı anda öldü­rülüyor. Kendisine mecnun, sahir deniyor. Başına işkembeler atılıyor, şehrinden çıkarılıyor, eşine iftiralar atılıyor. Aç kaldığı, karnına taş bağladığı günler az değil. Hasır üzerinde uyuyor. Hüznünün zirve yaptığı 'senetül hüzn', yani hüzün senesi deni­len zaman aralığında çok sevdiği insanları bir bir kaybediyor. Büyük musibetlerin isabet ettiği bu keder yılında, insanlık tari­hinde kimseye nasip olmamış en büyük nimet de O'na nasip oluyor; Rable görüşmek, yani Miraç. Kederlerle kemalat arasın­da bir ilişki olmasaydı, Miraç, hüzün senesine denk gelir miydi? O'nun (sav) hayatında tahavvülün, yani halden hale geç­menin olmadığı hiçbir dönem yok. Fırtınalar içerisinde bir hayat ... En güzel, en kıymetli hayat O'nunkiyse ki bunda şüp­he yok, o hayattan alınabilecek en önemli derslerden biri de kıymetli bir hayatın tahavvüllerle, fırtınalarla, değişim ve dö­nüşümlerle geçeceğidir.
giriş
"Dertli bir adamın tereddüt ve dumanlarla dolu bir gönül evi vardır; derdini dinlersen o evde bir pencere açmış olursun." (Hz. Mevlana)
Sayfa 14 - AZ Yayıncılık
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.