192 syf.
10/10 puan verdi
Bismillahirrahmanirrahim. Es selamün aleyküm ve rahmetüllahi ve berekatuhu. Zaman üzerine okuduğum her kitapta şu ayet meali yankılanıyor zihnimde ve dahi bütün benliğimde. "Asra yemin olsun ki insan zarardadır." Yetmiyor diye dert yandığımız, feryat figan ettiğimiz zaman içinde boşa gidenlerin farkında olamayışımız uykuda olduğumuza işaret eder ki... Efendimiz Hz Muhammed Mustafa sav şu hadisi şerifi buna delil mahiyetindedir. "İnsan uykudadır, ölünce uyanır." Ölmeden önce ölmek için, ölmeden önce uyanmak için gerekli olan şey ise idrak ve tefekkür ederek özümüze dönebilmekte gizli. Tabii ki bu da kolay bir yolculuk değil. Zamanı değerlendirme hususunda vazgeçmemiz gereken o kadar çok ve özünde önemsiz ama zahirde önemli adlettiğimiz o kadar gereksiz alışkanlıklara köle olmuşuz ki, gözümüze ve benliğimize inen perdelerden hiç bir şeyin kıymetini bilmediğimiz gibi farkına da varamıyoruz. Ne demiş atalarımız... " Alışmış, kudurmuştan beterdir." Maalesef ki bu durum içinde debeleniyoruz ama kabullenmek istemiyoruz. İnsanoğlu acziyeti gereği kaybetmeden kıymet bilmiyor. Zaman sürekli akıp gittiği için kaybettiğimiz bir şey yok diye düşünüyoruz lakin öyle değil. Ne diyor Allah Resulü "İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” Maalesef ki hep aldandık... Son olarak bu kitabı bana hediye eden güzel insana canı gönülden teşekkür ediyorum. Allah razı olsun kendisinden inşaAllah
İslamda Zaman Tanzimi
İslamda Zaman Tanzimiİbrahim Canan · Yeni Akademi Yayınları . · 2013147 okunma
Will Durant diyor ki: "Hiçbir peygamber, kendi ümmetini Hz. Muhammed kadar güçlü olmaya teşvik etmemiştir ve hiçbir peygamber bu konuda onun kadar başarılı olamamıştır.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Sahabi hanımlarından Osman b. Maz'un'­ un hanımı Havle bint Hakim diyor ki; "Hatice validemizin vefatının üzerinden iki ay geçmişti. Ben Allah Resulü'nün (sas) yanına gittim. Bir de baktım ki, Resulallah gözyaşları içerisinde ağlıyor. Dedim ki: 'Ya Resulullah! Artık evlenseniz olmaz mı?' Bana döndü ve gözyaşları içerisinde, 'Daha Hatice'min acısı yüreğimde taze iken ben nasıl evlenirim!' dedi:' [İbn Sa'd, Tabalat, c. 8, s. 5 7 J
“Beni çok mu seviyorsun ey Ebû Bekir?” “Evet ya Resûlullah! Çok hem de çok seviyorum. Öyle ki senin için gözümü kırpmadan ölecek kadar seni seviyorum” diyordu. “ Ey Ebû Bekir! Şimdi sen benim yerime ölür müsün, ölümü göze alabilir misin?” “Evet, Ya Resûlullah! Senin için seve seve ölürüm” “ Neden peki, benim için ölümü göze alırsın” Bu soru üzerine Hz. Ebû Bekir diyor ki: “Ya Resûlullah! Eğer ben ölürsem sadece babam Ebû Kuhâfe’nin evi ağlar. Ama Sen ölürsen, sana bir şey olursa, bu ümmet ağlar, bu din ağlar,varlık âleminin tamamı ağlar. Sen değil, ben senin yolunda ölmeliyim.”
Sahabei Kiram Efendilerimizin çektikleri çileler ile Hz. Allah’a yanaştıklarını ve Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimiz’in hikmetini daha iyi anlar hale geldik. Beyanatları üzerine bunu duyan Evliyauhllah dedi ki: ‘’ Ey nefsim, bundan sonra sana öyle azap edeceğim, öyle şedid olacağım ki, sen benden kurtulmak isteyeceksin. Ama Hz. Allah seni bana takdir etmiş , kaçacak yerin olmayacak. Veliyullah’ın nefsi ve şeytanı çoğu zaman diyor ki: ‘’Bir imkan olsa da şu adamdan kurtulsak. Gecemizi harap etti. Gündüzümüzü infak etti. Biz ondan bir tabak yemek istedik. O, 40 gün oruç tuttu. Biz ona ‘’Bu akşam da teheccüt kılma.’’ Dedik. O bize ceza kesti, 30 gün hiç uyumadan sabaha kadar namaz kıldı. O yüzden biz onlardan bir şey istemekten vazgeçtik. Evliya basiret sahibi olduğu için Allahu Zülcelal ile dostluğuna zerre kadar ihanet bulaşmasın diye derhal o firavuna cezasını öyle bir keser ki, o firavun bir daha bir şey istemekten de imtina eder. Nefis öyle bir düşmandır ki senden bir anlık nefes istese başını kopartıp götürür. Veliyullah bunu bildiği için, o bir şey istese ona on katı ceza kesmiştir.
Sonradan Müslümân olan John Davenport kendisinin Müslümân oluşunu bakın nasıl anlatıyor: Ben bir tarihçiydim. Her şeyi incelediğim gibi İslâm'ı ve Hz. Muhammed Aleyhisselâmı da inceledim. Bu çalışmamı ‘ilmî olarak yaptım ve çocukluğundan başladım. Gerçekten tertemiz bir çocukluğu var. Gençlik döneminde herkesin örnek gösterdiği ve 'el-emîn' dediği güvenilir bir insan. Vahiy dönemine ve diğer olaylara baktım ve bunlar üstün bir insanın özellikleri dedim. Ancak bu son peygamberdir, diyemedim. Ne zamân ki Mekke'nin fethini incelemeye başladım, o zamân işin rengi değişti. Mekke'nin fethi hakkında yazılmış en güzel kitaplardan birinin adı; ‘İzzus Sacide, ya’ni Secdedeki ‘İzzet’tir. Mekke'nin fethiyle Müslümânlar tarafından en büyük zafer kazanılmışken ve kendisine en büyük zulümleri yapan insanların hepsi teslim olmuş tir tir titrerken, Efendimiz intikamla hareket etmedi. Hatta Uhud Savaşı'nda kendi öz amcası Hz. Hamza'nın ciğerini çiğneyen insanı bile affetti. John Davenport diyor ki: İşte böylesi mu’azzam bir olayı gördüğüm zamân titremeye başladım. Peki, 'Bütün bunlardan sonra ne yapacak?' diye baktığım zamân bir de gördüm ki; yine Medine'ye döndü ve yine arpa ekmeği yiyerek, hasırın üzerinde yaşamaya başladı. 'Bunların hepsini normal insanlar yapar ama bu zaferi kazandıktan sonra sade hayâtına tekrar dönmek ancak büyük bir peygamberin ahlâkı olabilir.' dedim ve koşarak secdeye kapandım. Müslümân oldum. ~√~
Reklam
Hz. Aişe diyor ki: "Hz. Peygamber sizler gibi böyle hızlı konuşmazdı. Net ve kelimeleri birbirinden ayırarak konuşurdu. Yanında oturanlar dediklerini ezberlerdi."
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.