Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Kur'an'a bu harekeleri (sesli harfler yerine geçen işaretleri) ilk koyanlar Ebu'l Esved Düeli ve Muaviye tarafından Basra'ya vali olarak atanan (h.45-53 yılları arasında) Ziyad b. Ebih'tir. Zamanla Haccac b. Yusuf Osman'ın hazırlattığı Kur'an nüshalarında Irak'taki Müslümanlar arasında telaffuzda farklar görünce; Nasr b. Asım Kenani'ye talimat verir; Kur'an harekelerini düzgün bir hale getir; yoksa sorun yaşanır, der. Zaten Nasr da Ebu Esved'in talebelerindendi. Daha sonra Yahya b. Ya'mer ve Halil b. Ahmet Ferahidi Kur'an harekelerini gözden geçirip onu bugünkü hale getirirler. Şu da var ki, Arapça harflerin etrafına konan bu işaretler Süryanilerden bir alıntıdır. Onlar daha önce dillerini bu tarz işaretlerle düzgün hale getirmişlerdi. Müslümanlar Kur'an'ı harekelerken Süryanilerin bu kuralından yararlanmışlardır. Böylece Süryanilerin de hakkını vermiş olalım.”
Berfin YayınlarıKitabı okuyor
“Gerçek bu olduğu halde ben yine de İslam içinde kalarak yöntem olarak Kur'an ayetlerinin Hz. Muhammed zamanında nasıl oluştuğu konusunda önemli bazı bilgileri yazmak isterim. Çünkü bu konuda insanların pek bilmediği enteresan bilgiler var. İlkin Hz. Ömer ve ayetlerin oluşumu bağlamında İslam âlimleri neler yazmışlar; buna bir bakalım. En çarpıcı örnek Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'tan gelir: ‘Herhangi bir konuda babam Ömer ayrı, halk da ayrı fikir beyanında bulunduklarında, o mesele ile ilgili inen Kur'an ayeti babamın görüşleri doğrultusunda olurdu…' diyor. Bu hadis en başta Diyanet tercemesi olan "Tecridi Sarih" ve birçok önemli İslami kaynakta geçiyor. Bunlardan uzunca bir listeyi ekliyorum. Bu önemli bir açıklamadır.”
Berfin YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“İnsanlar bilinçlendikçe İslam'ın ve dolayısıyla tüm kutsal dinlerin gerçeği de ortaya çıkıyor. İslam'a yönelen eleştiri dozunu hafifletmek için kimi İslam âlimleri bundan kurtuluşu, hadisleri, tüm İslam tarihini inkâr etmekte bulup, "Biz sadece Kur'an'a bakıyoruz, o bize yeterlidir" diyorlar. Sanki Kur'an olağanüstü şeyler içeriyor da sadece onu kabul ederlerse başarı şansı varmış gibi bir izlenim sunuyorlar. Kur'an'ın yaklaşık %80'i Tevrat'ta anlatılan ve İsrailoğullapeygamberleri denilen kişilerin hikâyelerinin kopyalanmasından ibaret. Zaten Tevrat ile Kur'an'ı yan yana getirip bir karşılaştırma yaparsak başka kanıta gerek olmadan bunu görmüş oluruz. Hz. Ömer bunu çok güzel ifade etmiştir. Kendisi sıkça Yahudilerin yanına gittiği için onlar şunu diyorlar: "Seni severiz. Çünkü diğer Müslümanlar senin gibi sıkça bize uğramazlar." Ömer devam ediyor: "Ben Yahudilerin yanına Kur'an'la Tevrat bilgilerini mukayese etmeye gidiyordum. Bakıyordum ki ikisi de içerik itibariyle birbirlerinin aynısıdır…" diyor.”
Sayfa 29 - Berfin YayınlarıKitabı okuyor
“Mesela Hz. Ayşe, bazı ayetler yazılmış, bizim yatağın altında duruyordu; biz Muhammed'in defin işleriyle meşgul iken keçi o kâğıdı çiğnemiş, böylece o ayetler imha edildi… diyor. Haris Muhasibi şöyle bir aktarımda bulunuyor: Muhammed vefat edince onun evinde Kur'an ayetlerini dağınık bir şekilde bulmuşlar; biri onları alıp bir araya getirmiş, Ebubekir onları bir iple bağlayarak korumaya almış ve zaman içinde bunları kitap haline getirmişlerdir… diyor. Kısacası, çeşit çeşit rivayet uydurulmuş; ancak becerememişlerdir.”
Berfin YayınlarıKitabı okuyor
“Söyle anlatıyor Zeyd: Ebu Bekir, Yemame harbinden sonra (m. 632) beni çağırdı; gittim. Yanına vardığımda Hz. Ömer de vardı. Ebu Bekir bana şunları söyledi: Ömer bana gelip Yemame harbinde Kur'an hafızlarından birçoğunun öldürüldüğünü, kalanların da diğer cephelerde öldürülebileceğini ve bunun sonucu olarak da Kur’an’ın ortadan yok olabileceği endişesini dile getirdi ve buna karşı tedbir olarak da Kur'an ayetlerini biran önce kitap haline getirelim diye öneride bulundu. Ben de Ömer'e, Hz. Muhammed'in sah-sen yapmadığı bir işi (ayetleri kitap haline getirmeyi) nasıl yaparız/olamaz dedim. Ömer, bu hayırlı bir iştir, dedi ve beni ikna etmeye çalıştı, ben de kabul ettim. Dolayısıyla Kur'an ayetlerini toplayip kitap haline getirme görevini sana verelim, dedi. Zeyd burada Ebubekir'in Ömer'e söylediği gibi itiraz ediyor: Hz. Muhammed'in yapmadığı bir işi ben nasil yapayım; bana deseler ki bir dağı yerinden al baska bir yere götür bu benim için sizin teklifinizden daha kolay gelir,” diyor.”
Sayfa 14 - Berfin YayınlarıKitabı okuyor
“Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir!”
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
“ Onlar için ister af dile, ister dileme fark etmez. Onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Resul’ünü inkar etmiş olmalarından dolayıdır. Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında da durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resul’ünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.” deniliyor. (
Buhari-cenaiz bab 84/1365Kitabı okudu
“Yeryüzünde düşmanı tamamen sindirip hakim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz. Halbuki Allah ahireti kazanmanızı istiyor. Eğer Allah’ın daha önce verilmiş bir hükmü olmasaydı, aldığınız şeyden (fidyeden) ötürü size büyük bir azap dokunurdu. Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve
Mübarekfuri- Rahiku’l Mahtum (syf208)Kitabı okudu
Medine döneminde adamın biri (kaynaklarda kimliği hakkında bilgi var) eşini döver. Kadının babası kızını yanına alıp doğruca Muhammed’in yanına giderek damadını şikayet eder. Hz Muhammed’in ilk aşamada verdiği yanıt şöyledir: Siz de gidin; damat kaç tokat ya da tekme attıysa her ne ile vurmuşsa ona o kadar vurun. Bunu duyan Hz Ömer hemen harekete geçer ve böyle yaparsan kadınları kocalarına karşı gelmeye cesaretlendirirsin der. Muhammed onları tekrar çağırır, verdiğim karar yanlıştı der ve Ömer’in itirazından sonra kadın dövülebilir ayetinin geldiğini söyler. Devamında da, ben kocaları tarafından dövülen kadınlar için kendimce hayırlı bir formül önerdim; Allah ise tam tersini ayet olarak gönderdi der.
Vahidi- Esbab-i Nüzul, Nisa suresi ayet 34 sayfa 128Kitabı okudu
Bir gün İmam Şafi ile dönemin alilmlerinden Muhammed b. Hasan arasında bu konu konuşulurken İmam Şafii adama, sen var olan nakli kayıtları (ayet-hadis) sorarsan herşey ortada: Yani haram diye bir şey yok. Ama mantıksal olarak, adil bir tartışma istiyorsan buyur! Adam tartışalım deyince; Şafii soruyor: Haramdır derken argümanın nedir? Adam şöyle yanıt veriyor: Ayette kadın tarlaya benzetilmiş. Bu şu demektir ki kadının hamile kalabileceği yer ( ekin yeri) kastedilmiştir diyor. Şafii sormaya devam ediyor: Senin anlattığına göre o zaman ekin yeri dışında kadınla sevişip, orgazm olmak haramdır? Adam evet diyor. Şafii bir daha soruyor: Diyelim koca eşinin bacaklarıyla oynadı veya karnıyla, eşinin eliyle kendini tatmin etmeye çalıştı ve elbetteki kadın bu şekilde hamile kalmaz, bunlar üreme organları değil. Peki bu durumda erkek haram mı işliyor? Adam, hayır diyor ve böylece tartışma bitiyor.
İbni Hacer Askalani- Telhisü HabirKitabı okudu
Reklam
Anal ilişki helaldir diyen alimlerin listesini ve açıklamalarını İbni Şaban “Cimau-b-Nisa” adlı yapıtında vermiştir. Ayrıca İbni Şaban birçok kanıt da göstermiştir ki hem Hz Muhammed’in sahabilerinden, hem de onlardan sonraki nesillerden birçoğu anal ilişki yaşamıştır.
Üzerinde durmak istediğim tek bir şey var; o da, tüm kutsal dinlerin insan kökenli olduğunu berrak bir şekilde anlatmak, izah etmektir. İnancım odur ki, ne yazık ki peygamber denen kişiler toplumlara karşı Tanrı inancını bir korkutma aracı olarak siyasetlerine alet etmişlerdir.
Ömer bir gün Muhammed’e gidip, “Helak oldum” diyor, yaptığına çare arıyor. Muhammed, “Seni helak eden ne ki! diye sorunca; Ömer, “Ben dün gece bitinimle arkadan yaptım, bitinimi ters çevirdim... diyor. Muhammed buna hiç karşılık vermeden, arada bir kelime bile konuşmadan, “Kadınlar tarlanızdır” ayetinin o anda indiğini söylüyor. Hadiste geçen yakışıksız, hatta kadınlara hakaret anlamına gelen terimler var; kısaca belirtmek isterim. Mesela Ömer diyor ki, ben bitinimi ters çevirdim. Peki kadın hayvan mı ki Ömer böyle bir ifade kullanıyor? Bir de ayet o kadar acilen gönderiliyor ki, daha Muhammed, Ömer’le bir kelime etmeden; maşallah Cebrail hazır. “Bir kelime etmeden ayet geliyor” ifadesi hadisin metninde var; bu benim yorumum değil. Peki, ayetin Ömer’in ricası üzerine hemencecik indiğini kimler yazmış, bir de buna bakalım. Hadis alimlerinden Tırmızi, Nesai, İbni Hibban, Taberani, mezhep lideri Ahmet b Hanbel, Ebu Ya’li Mevsili, Beyhakı. Diyau’l Makdisi, Haraiti, yine ünlü alimlerden Tehavi. Müffesirlerden Taberi, İbni Ebi Hatem er-Razi, Vahidi, Begavi, İbn-i Kesir, Suyuti de bu bilgileri tefsirlerinde yazmışlardır.
Şimdi de HZ Ömer'i dinleyelim Ben kendim sıkça Yahudilere uğrardım. Bir gün yine gittim, epey konuştuk. O sırada Muhammed de gelip oradan geçti. Ben onlara, bu adam Allah'ın peygamberidir neden kabul etmiyorsunuz dedim. Onlar, biz Muhammed'le tartıştık, o bize, cebrail bana haber getiriyor dedi. Bizde cebrail insanların düşmanıdır. Çünkü savaş haberlerini, Allah'ın insanlara karşı gazaba geldiği haberleri getirir, Allah'ın kimi insanları helak ettiğini, edeceğini.. Biz Mikail'i severiz. Çünkü o tabiat olaylarıyla uğraşır, insan için önemli olan hayat şartlarını düzenler. Bu tartışmadan sonra biz onunla anlamadık ve kabul etmedik dediler. Ömer, ben her iki meleği de severim dedim. Aramızda olup bitenleri anlatmak için Muhammedin yanına gittim. Muhammede olup biteni anlattım. Sonra Muhammed bana 'ayet indi, kim cebrail'e düşman kesilirse bilsin ki Allah onun düşmanıdır.' dedi.
teyalisi- müsned (hadis no2854)Kitabı okudu
HZ Ömer yahudilerin yanına gittiği için onlar şunu diyorlar: seni severiz. çünkü diğer müslümanlar senin gibi sıkça bize uğramazlar. Ömer devam ediyor: Ben yahudilerin yanına Kuranla Tevrat bilgilerini mukayese etmeye gidiyorum. Bakıyorum da ikisi de içerik itibariyle birbirinin aynısıdır... diyor
vahidi-esbab-i nüzulKitabı okudu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.