Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şu bir gerçektir ki, kalp şüpheli şeyler karşısında tatmin olmaz, hep endişe ve şüphe içinde kalır, bu sebepledir ki Hz. peygamber (s.a.v); "Sana şüphe veren şeyi bırak, kalbinin rahat ettiği işe bak" buyurmuştur.
Hz. peygamber (s.a.v.), "Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Amel ve davranışlarınız ölçülüp biçilmeden önce siz ölçüp biçin." buyurmuştur.
Sayfa 23 - İbnü'l Mübarek, Kitâbü'z-Zühd ve'r-Rekâik, 306; Ahmed b. Hanbel, Kitâbü'z-Zühd, 633; İbn Ebu Şeybe, el- Musannef, 35600.Kitabı okudu
Reklam
Kâfirin aldanması
Onların tasavvurlarında düzenledikleri kıyas şöyle: "Allah bize dünya nimetlerini ihsan etmiştir. Her ihsan eden sever; her seven de ihsanda bulunur" İşin doğrusu böyle değildir. Tam aksine Allah ihsan eder fakat sevmeyebilir. Hatta belki de ihsan, bu iyiliğe muhatap olanın yavaş yavaş helakine sebep dahi olabilir. İşte bu, Allah hakkındaki gururun zirvesidir. Bununla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sizden birisi sevdiği için hastasını nasıl ki bazı yiyecek ve içeceklerden uzak tutuyorsa, Allah da mü'min kulunu aynı şekilde dünyaya karşı muhafaza eder" (Tirmizî, Tib, 1; Ahmed, Müsned, 5/428; Hâkim, Müs-tedrek, 4/230; Taberâni, el-Mu'cemu'l-Kebir, 4/252; Beyhaki, Şu'abu'l-îmân, 7/321.)
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Her ne kadar Hz. Peygamber'in (s.a.v) Sahâbe'den herhangi birini diğerlerine mutlak anlamda tafdil ettiğini söylemek doğru değilse de, kimi sahâbîlerin bazı hasletlerde diğerlerinden üstün olduğu bir gerçektir. Bu nokta bizzat Hz. Peygamber'in (s.a.v) ihbar ve tesciliyle sabittir: “Ümmetimin ümmetime en merhametlisi Ebû Bekr, Allah'ın emrini yerine getirme konusunda en serti Ömer, samimi hayâsı en çok olanı Osmân, kaza/yargı işini en iyi bileni Ali b. Ebî Tâlib, helal-haramı en iyi bileni Mu'az b. Cebel, feraizi en iyi bileni Zeyd b. Sabit, Kur'ân kıraatlerini en iyi bileni Übeyy b. Ka'b'dır. Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'tır. " Yine Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'ân'ı dört kişiden öğrenin: Abdullah b. Mesud, Mu'az b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Ebû Huzeyfenin azatlısı Salim. "
Sayfa 33
Reklam
Ebu Ümâme el-Bâhil 'nin (r.a) anlattığına göre Hz. Peygamber(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetinden bir topluluk, galip oldukları halde kendilerine Allah'ın emri (kıyamet) gelinceye kadar düşmanlarını kahretmeye devam edeceklerdir ve başlarına gelen hastalıklar dışında hiçbir düşman onlara zarar veremeyecektir." Orada bulunanlar, "Yâ Resûlallah! Peki, (o gün) bu kimseler nerede olacaklar?" diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.v), "Beyt'ül Makdis'te (Kudüs) ve onun çevresinde olacaklardır" buyurdu.
Hz. Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmuştur: إِنَّ مِنَ الشَّعْرِ حِكْمَةً "Muhakkak şiirde hikmet vardır."
Hz. Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmuştur: وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ "Güzel söz, sadakadır."
Sünnet ile amel etmek ve bidattan, hurâfeden sakınmak gerekir. Özellikle de sünneti ortadan kaldıran bidattan. Peygamber Efendimiz(s.â.v.) şöyle buyurmuştur:"Kim bu dînimizde yeni bir şey (bidat) uydurursa o reddedilir." Din kemâle erdikten ve tamamlandıktan sonra ona bazı şeyler uydurup ekleyen ve bununla dîni tamamlamak isteyen kişilere şaşılır. Uydurdukları bu hurâfe ile sünnetin ortadan kalkacağından hiç korkmuyorlar. Meselâ sarığın ucunu iki omuz arasında arkaya sarkıtmak sünnettir. Bazıları sarığın ucunu sol taraftan sakınmayı tercih etmişler ve bununla ölüye benzeyeceklerini düşünmüşlerdir. Bu işte birçok insan da onlara uymuştur. Bilmiyorlar ki bu iş bir sünneti ortadan kaldırır, bidata götürür ve harama ulaştırır. Hz. Muhammed (s.â.v.)'e benzemek bir ölüye benzemekten daha iyidir.
Sayfa 16 - ErkamKitabı okuyor
Reklam
Allah’ın salâtı ve selâmı üzerlerine olsun peygamberler, fıtratın kemale erdirilip istikrara kavuşturulması için gönderilmişlerdir; değiştirilip bozulması için değil. Hz. Peygamber (s.a.v) buyurmuştur ki: “Her doğan fıtrat üzere doğar. Anne-babası onu yahudileştirir, hristiyanlaştınr ve mecusileştirir.”
Mürid, her gün bir takım farz ve mendup ibadetler yapar. Bu cümleden olarak sabah namaz.vakti girdiğinde, önce sabah namaznın iki.rekat.sünnetini kılar. Sabahat namaznın vakti, fecr-i sadığın doğmasıyla başlar. Fecr-i sadık, gecenin sonunda, doğu ufkunda genişliğine olarak meydana gelen aydınlatır. Bu sırada, fecrin aydınlığından dolayı yıldızlar kaybolmaya başlar. Bu vakit, Yüce Allah'ın kendisinin zikredilmesini emir buyurduğu vakittir. O (c.c) şöyle buyurmuştur "Gecenin bir kısmında ve yıldızların batışından sonra da O'nu tesbih et, namaz kıl.(Tûr Suresi 49. Ayet) Kul, önce sabah namazının sünnetini kılar. Zammı süre olarak Kafirun ve İhlas surelerin okur. (Darimî, Salat, t46) Çünkü, rivayetlerin çoğunda, Hz. Peygamber'in.(s.a.v) bunlar okurdu bildirilmektedir. (Müslim Müsafirîn,98)
Sayfa 89
Hz. Peygamber [s.a.v] şöyle buyurmuştur: "Eğer benim bildiğimi bilseydiniz, muhakkak çok ağlar, az gülerdiniz."
Şüphesiz ki Allah'a ve Resulüne eziyet verenlere Allah hem dünyada hem de ahirette lanet etmiştir. Onlara aşağılayıcı bir azab hazırlamıştır." mealindeki ayetin anlamı çerçevesinde ebeveyn-i resulün cehennemlik olduğunu savunmanın peygamberi inciteceğine ve ilgili ayete muhatap kılabileceğine de dikkat çekilmiştir. Mesela Ebû Bekr el-Arabi'ye, 'Hz. Peygamber (s.a.v.) 'in anne ve babası ehl-i nârdır' diye söyleyen kimsenin durumu sorulduğunda, o kimse melundur çünkü Allah (c.c.): "Allah'ı ve Peygamberi'ni incitenlere, Allah, dünyada da ahirette de lanet eder." buyurmuştur diyerek en büyük eziyetin bunu müdafaa etmek olduğunu söylemiştir. Osmanlı meşayıhından Abdülehad Nuri Sivasî (ö. 1061/1651) Risale-i Te'dibe'l- Mütemerridin isimli eserinde zikri geçen birçok noktaya temas etmekle beraber, 'Bir kimsenin on vecih küfrünü iş'ar ve bir vecih imanını ihbar etse, imanda olduğu tercih edilir. Zira imanı ispatta faide çok, küfre hükmetmekte faide yoktur. hassas tavrını delil olarak zikretmektedir.
906 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.