Zübeyr b. Avvam
Mes'udi, Zübeyr'in mal varlığı hakkında şunları yazıyor: Ondan kalan mal elli bin dinar (altın para), bin at, bin köle, bin cariye ve değişik coğrafyalarda ayrıca gayrimenkulleri vardı... Hz. Muhammed'den cennet müjdesini almış ve görüldüğü gibi kalan mal-mülkü arasında bin tane cariye var.
Sayfa 329Kitabı okudu
En iyi asker en iyi mit mensubu olurlardı yaşasalardı
Hz muhammed ve sahabeleri Ebu Bekir Ömer bin Hattab Osman bin Affan Ali bin Ebu Talib Hatice bint Hüveylid
Reklam
Belki de ümmet, Hz. Zübeyr(ra) gibi yiğitlerini yitirdiğinden dolayı bugün tabiri caizse sırtı yere gelmiş görünümündedir. Madem öyle bize üç seçenek düşmektedir: "Ya yiğit olacağız ya yiğit doğuracağız ya da yiğitleri yetiştireceğiz."
Hz.hatice validemiz
İlim konusunda da dolu doluydu hatice anamız. Zira hz.peygamberin dav ben ilmin şehriysem alide onun kapısıdır. Dediği ilim şehrine girmek isteyenin geçmesi gereken eşik olan hz.aliyi ilk vahiyden beş sene önce beş yaşlarındayken amcasının maddi sıkıntısından dolayı yükünü hafifletmek için bakım masraflarını karşılamak üzere kendi evine almıştı. Keza aşerei mübeşşereden zübeyr bin avvam da hatice anamızın elinde yetişmiş .
Hz. Saîd'in(ra) muvahhid evinde, kendisinden başka, Atike binti Zeyd(ra) isminde bir de kız kardeşi vardır. Atike(ra) annemiz hem çok kültürlü hem de şairdir ama onu meşhur eden bunlar değildir. Medine'de insanlar onun için, "Kim şehit olmak isterse Atike ile evlensin." demişlerdir. O, bu özelliği ile nam salmıştır. Çünkü kendisi beş şehidin eşidir. İlk eşi, Hz. Ebû Bekir'in (ra) oğlu Abdullah'tir(ra). Hz. Abdullah (ra), Atike(ra) annemiz ile evliliğinden sonra şehit olmuştur. Daha sonra kendisi Hz. Ömer'in (ra) kardeşi Zeyd b. Hattâb(ra) ile evlenmiştir. Zeyd b. Hattâb(ra) da şehit olmuştur. Ondan sonra Hz. Atike (ra), Hz. Ömer (ra) ile evlenmiştir. Hz. Ömer(ra) de şehit olmuştur. Atike(ra) annemiz, Hz. Ömer'den(ra) sonra cennetle müjdelenmiş olan Zübeyr b. Avvâm(ra) ile evlenmiştir ve Zübeyr b. Avvâm(ra) da şehit olmuştur. Ondan sonra Hz. Hüseyin (ra) ile evlenmiştir ve Hz. Hüseyin (ra) de Kerbela'da şehit olunca Atike(ra) annemiz "beş şehidin eşi" olarak ünlenmiş ve Medine sokaklarında; "Kim şehit olmak isterse Atike ile evlensin." sözü dolaşmaya başlamıştır.
Sayfa 21
Büyük İslâm âlimi ibn Sa'd Tabakat'ında der ki: "Allah Resûlü'nün (sav) ashâbı içerisinde cesareti, heybeti ve kuvveti ile öne çıkmış dört kişi vardı. Bunlar; Hz. Ömer, Hz. Ali, Zübeyr b. Avvâm ve Sa'd b. Ebî Vakkâs'tı."
Sayfa 11
Reklam
Babası Zübeyir bin Avvam
Peygamberimiz(sav) Zübeyir hakkında, "Her peygamberin bir havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyir bin Avvam'dır"
Merhamet: Bizlerin Hz. Zübeyr'in (ra) hayatından alması gereken başka bir nasihatte şudur: "Yüreğinde kin tutma, kalbin kirlenmesin!" "Ama bana kötülük yaptılar." diyorsan eğer, sen affet ki Allah (cc) da seni affetsin. Sen yapılan kötülükleri affederek unut ki senin kötülüklerinde unutulsun. Zira bağışlamak, affetmek erdemdir ve mümine kin ve adâvet değil merhamet yakışır.
Sayfa 57
Cemel Vak'ası'nda Hz. Ali (ra) ile Hz. Zübeyr(ra) karşı karşıya gelir. Hz. Ali(ra): "Ey Zübeyr! Resûlullah'ın (sav) havarisi Resûlullâh'ın (sav) kardeşine kılıç mı çekecek? Hatırlar mısın, bir gün sen Medine'de bahçede otururken karşınızdan ben geliyordum. Resûlullah (sav) sana: 'Ey Zübeyr! Gün gelecek sen haksız
Sayfa 53
İki ordu karşı karşıya gelir. Çadırlar kurulur. Bir tarafta Hz. Ali(ra); öbür tarafta Hz. Aişe (ra) annemiz ve cennetle müjdeli on kişiden ikisi olan Hz. Talha(ra) ve Hz. Zübeyr(ra) vardır. Bu olaylar yaşanırken Hz. Ali(ra) savaş çıkmasın diye elinden geleni yapar. Ka'kâ bin Amr'ı (ra) karşıya elçi olarak gönderir. Ka'kâ bin Amr(ra): "Bir adam için altı yüz kişiyi öldürdünüz. Altı bin kişi şu an size muhalefet ediyor. Biz bu fitnenin kapısını açarsak, bu hayatlara kan, nefret girerse yıllarca durduramazsınız." der. Bu şekilde hepsini ikna eder, sabah sulh için anlaşılacaktır. Ama fitne ateşi durmaz. İki ordu da ikna olmuşken münafıkların başı Abdullah ibni Sebe önderliğindeki bir grup, gece vakti iki tarafın da çadırlarını yağmalar, ateşe verir ve birçok kişiyi öldürürler. Böylece fitne ateşinin körüklediği Cemel Vak'ası başlamış olur. Hz. Ali'nin (ra) gayreti o fitneleri söndürmeye yetmez.
Sayfa 52
Reklam
Hz. Ali'nin (ra) asıl gayesi, “adalet-i mahza" yani tam adalet uygulamaktır. O, masum birilerinin haksız yere en ufak bir ceza almasını, incinmesini istememektedir. Hz. Aişe (ra), Hz. Talha (ra) ve Hz. Zübeyr'in (ra) isteği ise adalet-i izafidir. Onlar, bir şekilde Hz. Osman'ın (ra) katillerinin bulunmasını isterler. O dönem ise öyle karışıklıklar başlar ki Mekke'de Aişe (ra) annemizin etrafında oluşan muhalefet cephesi, atanılan yeni valinin Mekke'ye girmesine dahi izin vermemiştir. Böylelikle azledilen valiler de buraya eklenmiştir.
Sayfa 51
Efendimiz'e (sav) bir haber daha getirir. "Ya Resûlullah (sav)! Sana, annem Safiyye'den de haber getirdim.” der. Resûlullah (sav) merakla: “Dinliyorum, ne oldu Zübeyr?" diye sorar. Efendimiz'in (sav), Hassân bin Sabit(ra) ile Hz. Safiye'yi (ra) bir eve bekçi bıraktığı esnada Yahudi Kurayzaoğulları: "Bu Müslüman çocuklarını rehin alırsak onların sırtını yere getiririz." diye sinsi bir plan yaparlar. Onların eve doğru yürüdüğünü duyan Safiyye (ra) annemiz ise bir çadırın direğini söker ve gelen Yahudiye vurup onu öldürür. Böyle yiğit bir evladın anası da yiğittir. Zaten kendi öyle olmasa Zübeyr(ra) gibi bir hamur yoğurabilir miydi? Safiyye (ra) annemiz, çadırın direğiyle vurup öldürdüğü o Yahudiyi aşağıya atınca yukarıda birçok asker olduğunu zanneden Yahudiler geri dönerler. Hz. Zübeyr'in (ra) getirdiği bu haberden çok hoşnut olan Allah Resûlü (sav), tebessüm etmeye başlar. Sonra da: “Her Peygamberin havarisi vardır, benim havârim de Zübeyr ibn Avvam'dır." der. İşte bu cümle, o güzel müjdeden sonra gelen başka bir müjde olmuştur.
Sayfa 47
Başlarına da Hassan bin Sâbit'i (ra) koymuştur. Efendimiz'in (sav) kadın ve çocukların başına Hassân bin Sâbit'i (ra) koyma sebebi şudur: Hem diğer bütün sahâbeler savaşta hendek kazmaktadır hem de Hassan bin Sâbit(ra) kılıç tutamamaktadır. Hatta kendisi kan gördüğünde fenalaşabilmektedir. O, kılıç tutamıyor olmasına rağmen yüz kılıç tutanın yapamayacağını yapmış, diliyle birçok müşriğin mücadelesini engellemiştir. Yani onun kılıcı, dilidir. O yüzden Efendimiz (sav), hem Hassan bin Sâbit'i (ra), hem de Hz. Zübeyr'in (ra) annesi Hz. Safiyye'yi (ra) o evde bekçi olarak bırakır. Ortalığın karıştığı bir anda, Allah Resûlü (sav): "Kim bana Kurayzaoğullarından haber getirecek?" diye seslenir. Efendimiz (sav) düşman önde, ama Kurayzaoğulları arkada olduğundan: "Acaba yanlış bir hareket yapacaklar mı?" diye öğrenmek ister.
Sayfa 46
135 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.