Hasan-ı Basri şöyle demiştir; "Gülüyoruz ve Allah'ın belki de bazı amellerimize bakıp "sizden hiçbir şey kabul etmiyorum" diyebileceğini bilmiyoruz." Abdullah b. Mübarek, Zühd, 1499
83 syf.
10/10 puan verdi
Satranç Tahtası Üzerindeki Delilik Dansı
Hikayemiz New York'tan Buenos Aires'e giden bir gemide geçiyor. Gemide dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de var. Czentovic, yıllarca süren esaretten sonra özgürlüğüne kavuşmuş olsa da, bu onu tatmin etmiyor. Satranç dışında bir amacı olmayan Czentovic, kendini boşlukta hissediyor. Tam bu sırada gizemli bir adam olan Dr. B. ile tanışıyor. Dr. B., Czentovic'e geçmişte yaşadığı travmatik bir olayı ve bu olayın onu nasıl satranç takıntısına sürüklediğini anlatır. Bu hikaye Czentovic'i derinden etkiler ve kendi hayatını sorgulamaya başlar. Dr. B. ile Czentovic arasında bir satranç oyunu başlar. Oyun ilerledikçe Dr. B.'nin zihinsel durumu da bozulmaya başlar. Nazi toplama kamplarında yaşadığı işkenceler ve gördüğü vahşet onu travmatize etmiştir. Satranç tahtası Dr. B.'nin zihninin savaş alanı haline gelir ve her hamle onun için bir ölüm kalım mücadelesi haline gelir. Satranç sadece bir oyun değil, aynı zamanda hayatta kalma ve özgürlük mücadelesini de simgeliyor. Czentovic ve Dr. B.'nin hikayeleri, savaşın ve totaliter rejimlerin insan psikolojisi üzerinde yarattığı derin tahribatı gözler önüne seriyor. Zweig, bu kısa romanında insan ruhunun kırılganlığını ve travmanın yıkıcı etkisini ustalıkla tasvir ediyor. Satranç, sadece satranç severler için değil, insan psikolojisi ve tarihi olaylarla ilgilenen herkes için okunması gereken bir eser. Kısacası, Satranç sizi hem nefes nefese edecek bir satranç oyunu izlemeye, hem de insan ruhunun karanlık dehlizlerinde bir yolculuğa çıkaracak.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236bin okunma
Reklam
Kasıt Harici Adam Öldürme Suçları
B-Şibh-i Amd ile Katl (Kasıt Benzeri Katl) Buna kasden öldürmeğe benzeyen katl de denir. Bu, katl âletleri ile olmayan öldürmektir. Küçük taş, küçük sopa ile döğerek veya İmam Ebû Hanife'ye göre kuyuya, dağdan, damdan aşağı atarak öldürmek böyledir. Şibh-i âmd ile katlde kaved lâzım gelmez. Kâtile keffâret yapması ve âkılesinin ağır diyet
Sayfa 324 - Kaved: Kısas Keffaret:60 gün aralıksız oruçKitabı okuyor
Saîd b. Cübeyr'in "kadının başının açık olmasının -haram değil- mekruh olduğu, ancak, başörtüsü konusunda Kur'an-ı Kerim'de bir hüküm olmadığı" şeklindeki görüşünün tekrarlanmış olduğunu ifade etmektedir.
ESAD B. ZÜRÂRE'NİN HAYATINDAN MESAJLAR
*Hayır yollarında öncü ol ki attığın adımlarla Peygamber'i sevindirebilesin. *Yapacağın işlerde beklentisiz kal ki tüm ecrini ve mükafatını, ahirette alabilesin. *Evini, barkını, işini Yesrib olmaktan çıkar ki yaşadığın dünyayı Medine yapabilesin. *Konuşacağın sözü, ifade edeceğin usûl ve üslubu çok iyi ayarla ki muhataplarının gönüllerini fethedebilesin.. *Peygamberini derin bir sevda ile sev ki O'nu kendine kefil, ailene vekil yapabilecek saâdete erebilesin.
Üzüm
Efendimiz (sav.) üzümün yaşına da, kurusuna da bereketli olması için duâ etmiştir. Üzüm, en sevdiği meyvelerden biridir. Üzümü, salkımının altından başlanarak yenmesinin sünnet olduğu rivayet edilir. Ziyad b. Ebi Hind anlatıyor: "Peygamber Efendimize kuru üzüm gönderdi, bunun üzerine şöyle buyurdu: "Kuru üzüm ne güzel yiyecektir. O sinirleri sağlamlaştırır, hastalıkları giderir, kızgınlığı sakinleştirir, ağız kokusunu güzelleştirir, balgamı keser, benzi hoş eyler." Hadis-i Şerif
Reklam
Kediye Ağıt
Kanuni devri şairlerinden Meâlî, çok sevdiği kedisi vefat edince onun için bir mersiye kaleme almış. Çıkdın elden nidelüm ansızın eyvâh pisi Yandun ölüm oduna derd ile nâgâh pisi Hasretâ şîr-i ecel buldu sana râh pisi Nidelüm ah pisi neyleyelüm vah pisi (Beklenmedik bir anda elden çıktın. Ölüm ateşiyle sen de yandın. Ah yazık, ecel arslanı
Cenâb-ı Hakk’ın bilebildiğimiz veya bilemediğimiz bütün İlâhî sıfatlarının en fazla tezâhür ettiği üç tecellî mekânı vardır: a. Kâinât b. Kur’ân-ı Kerîm c. İnsan Kâinât, esmâ-i ilâhiyenin fiilî, Kur’ân-ı Kerîm ise kelâmî bir tezâhürüdür. Diğer bir ifâdeyle Kur’ân-ı Kerîm, kelâm sûretine bürünmüş bir kâinâttır. İnsan ise, kâinâtın özü ve tohumu gibidir. Çünkü Allâh’ın hemen hemen bütün sıfatlarından az veya çok nasîb almış tek varlık odur. Ve onun “eşref-i mahlûkât” olarak zikredilmesinin sebebi de budur.
Bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakledenlerin haline bakılarak tayin ve tespit edilir. (Kasım b. Kutluboğa)
Hadis ilminin bir yarısı hadisin manasını kavramak, diğer yarısı ravileri tanımaktır. Ali b. el-Medini
Reklam
Said b. Cübeyr'den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Abbas şöyle dedi: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hasan ile Hüseyin'e: 'Allah'ın tam olan kelimeleriyle sizleri her türlü şeytana, her türlü zararlı hayvana ve her türlü kem göze karşı (Allah'ın) sığınağına emanet ediyorum.' Ardından şöyle derdi: Atanız da İsmail ile İshak'ı böyle dua ederek Allah'ın korumasına emanet ediyordu. Buhari, Ahadis'ul-Enbiya 10, Ebú Davud, Sünnet 20, Tirmizi, Tıbb 18, İbn Mace, Tibb 36, Müsned c.1 s.270
Sayfa 102
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına dil uzatmak, -istesek de istemesek de- doğrudan Rasul sallallahu aleyhi ve sellem’e , hatta Allah Azze ve Celle’ye yönelik bir eleştiridir.
İmam Kastalani
İmam Kastalani
{
Mevâhib-i Ledünniyye
Mevâhib-i Ledünniyye
} adlı eserinde şöyle der: "Bil ki, hiç kimse sallallahu aleyhi ve sellem'in marifet denizinden bir noktayı bile tamamıyla kavrayamaz. Allah'ın marifet bulutlarından O'nun gönlüne düşürdüğü katrelerden bir tanesini bile tam idrak edemez. Allah'ın O'na bahşetmiş olduğu hikmetli, özlü söz söyleme
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.