Türkler'e millî mazisini unutturan önce Manihaizm, sonra da İslâmiyet
olmuştur. Gök Türkler'den sonra 745'te Türkeli'nin başına geçip Dokuz
Oğuz-On Uygur ve kısaca Uygur denen Türkler'in üçüncü kağanı "Alp
Külüg Bilge Bögü Kağan" {759-780), 763'te Manihaizm'i resmî din diye
kabul etti.
Türkler'e millî mazisini unutturan önce Manihaizm, sonra da İslâmiyet olmuştur. Gök Türkler'den sonra 745'te Türkeli'nin başına geçip Dokuz Oğuz-On Uygur ve kısaca Uygur denen Türkler'in üçüncü kağanı "Alp Külüg Bilge Bögü Kağan" {759-780), 763'te Manihaizm'i resmî din diye kabul etti.
"Kül Tigin, millet yolunda toprağa düşeli bugün bin iki yüz yıldan çok oluyor. Acaba Doğu Türkeli yeni bir Kül Tigin'i veya Kül Tigin'leri ne zaman yetiştirecek?"
İşpara Alp'ın derhal Bağatur Şad'ın ordusuna dönmesini söylüyor. Şad'ın ordusuna döndüklerinde çerilerdeki huzursuzluk ve kızgınlık kendini belli ediyor. Çuluk Kağan'ı onun konçuyu (eş) İçing Katun'un zehirlediği öğreniliyor. Yeni Kağan'ın kim olacağı konuşulurken çoğu kişi Kağanlığın Çuluk Kağan'ın oğlu Tulu Han'ın hakkı olduğunu söyler. Ancak
İşpara Alp'ın derhal Bağatur Şad'ın ordusuna dönmesini söylüyor. Şad'ın ordusuna döndüklerinde çerilerdeki huzursuzluk ve kızgınlık kendini belli ediyor. Çuluk Kağan'ı onun konçuyu (eş) İçing Katun'un zehirlediği öğreniliyor. Yeni Kağan'ın kim olacağı konuşulurken çoğu kişi Kağanlığın Çuluk Kağan'ın oğlu Tulu Han'ın hakkı olduğunu söyler. Ancak
İnsanların gıpta ile takip ettikleri, tefekkürlerini önemsedikleri isimlerle bir kez olsun vicahen görüşmek istemeleri pek tabii bir istektir. Kendi zihin dünyasında şekillendirdiği mütefekkiri gerçek hayatta da görerek bu "imajı" güçlendirmek ister ademoğlu. Meselenin sonunda ya büyük bir hayalkırıklığı vaki olur, ya da mütefekkire
Bu akşam sizlere edebiyatçı bir arkadaşımın "Bir insanın ömründe üç kez okumalı (ortaokul çağında, lise çağında ve yetişkinlikte)" dediği, benim ise en ilk kez okuduğum ve 'Neden daha önce okumamışım' dediğim bir kitabın paylaşımı ile geldim.
Servet-i Fünun yazarlarından olan Müftüoğlu daha sonra Türkçülük ve Yeni Lisan akımlarını
Yedinci asrın ilk yarısından Gök Türk Kağan sülâlesi arasındaki şahsî ihtiras ve entrikalar yüzünden devlet parçalanmak tehlikesine maruz kalmış ve nihayet işe Çinin fesadı da karışarak Gök Türk ülkesinin şark kısımları 630'da Çinin eline geçmişti. Bu arada Kieli Han da Çinliler için bulunmaz bir nimet olduğundan Kieli Han ile ona tâbi olan