Herkes yaptıklarından bahsetti. Ben yaşadıklarımı anlatmak istedim
Ben hayallerimden ve hedeflerimden ilk bahsettiğim de bana söylenen ilk şey "orta okul mezunu bir kadının yazarak başarıya ulaşamayacağı" oldu. Bir kadının istediğinde neleri başarabileceğini, kadının kendi kendine yetebileceğini idealleri ve hedefleri olabileceğini önce kendi çevreme sonra da bu düşüncede olan herkese bu ödülü alarak kanıtladığımı düşünüyorum.
Bana inanmayan herkese kısaca bir not düşmek istiyorum. İnanan kadınlardan nefret ediyorsunuz çünkü size göre inanmışlık az gelişmişlik. İnanmayan kadınlardan da nefret ediyorsunuz çünkü inanmamışlık yobazlık. Mini eteklileri acık olduğu için çarşaflı olanları kapalı olduğu için eleştiriyorsunuz. Güçlü ve kendi ayakları üzerinde duran, karakteri ile var olan, kadınları istemiyorsunuz çünkü, korkuyorsunuz. O kadar tutarsız tutumlarınız var ki kadın olarak bizleri artık belli kalıplara koymaya çalışmanızdan bıktık.
Ben cesaretimi direnen tüm cesur kadınların cüreti ile kuşattım. Unutmayın her kadının mutlaka anlatılmaya değer bir hikâyesi vardır.
Ben bu ödülü yüz yıllardır sesini ve ismini duyuramamış toplum içinde yer edinememiş, dayatmalara ve ötekileştirilmelere maruz kalan tüm
Rabbimiz Kur’ân’da; “iyi günler”i ve “kötü günler”i insanlar arasında sürekli değiştirdiğini hatırlatarak dünyanın imtihan yeri olduğuna dikkatlerimizi çekmektedir. Bu imtihanın gereği olarak bazen nimetlerle bazen de sıkıntılarla sınavdan geçmekteyiz. Bu imtihanın neticesi olarak ta şunları söylemek gerekir: Dünyada hiçbir zafer ve bolluk sürekli olmadığı gibi hiçbir kıtlık, sıkıntı ve zulüm de ebedi değildir. Kısacası her gecenin bir sabahı her kışın da bir baharı mutlaka vardır.
Aslında hiç sahip olmamış veya zaten kaybetmiş olabilirim. Bence böyle tavsiyeleri tanımadığımız hayatı hakkında fikrimizin olmadığı insanlara, genel geçer şekilde vermemeliyiz. Travmaları veya üzüntüleri gündeme getirebilir değil mi?