*Ey sa'y ve ameldeki lezzet ve saadeti bilmeyen tenbel insan! Bil ki:
Cenab-ı Hak, kemal-i kereminden, hizmetin mükâfatını, hizmet içinde dercetmiştir. Amelin ücretini, nefs-i amel içinde koymuştur. İşte bu sır içindir ki, mevcudat hattâ bir nokta-i nazarda camidat dahi, evamir-i tekviniye tabir edilen hususî vazifelerinde, kemal-i şevk ile ve bir çeşit lezzet ile evamir-i Rabbaniyeyi imtisal ederler. Arıdan, sinekten, tavuktan tut; tâ Şems ve Kamer'e kadar her şey kemal-i lezzetle vazifesine çalışıyorlar. Demek hizmetlerinde bir lezzet var ki, akılları olmadığından âkıbeti ve neticeleri düşünmeden, mükemmel vazifelerini îfa ediyorlar.
Mesnevi-i Nuriye (Sözler N.) - 140
(((İbadet ve kulluk vazifemizden neden lezzet alamıyoruz?
Cemâdat yani cansız varlıklar ve diğer hayvanat ve nebatat üzerine verilen misaller aslında biz insanlara çok büyük hikmet ve ibretler gösteriyor.
Onlar herhangi bir şeyin karşılığından ziyade hizmet etmekten lezzet alıyorlar.
Aslında kainatta hakkın ayinesi değil mi?
Bizler kâinata bakarak nefsimizdeki hastalıkların tedavisi nasıl olur, göremez miyiz?)))/Yeliz/
*Hem nefs-i hizmette ücret bulunduğuna bir delil de şudur ki: Nebatat ve eşcar, bir şevk u lezzeti ihsas eden bir tavır ile Fâtır-ı Zülcelal'in emirlerini imtisal ediyorlar. Çünki dağıttığı güzel kokular ve müşterilerin nazarını celbedecek zînetlerle süslenmeleri ve sünbülleri ve meyveleri için çürüyünceye kadar kendilerini feda etmeleri, ehl-i dikkate gösterir ki: Onların, emr-i İlahînin imtisalinde öyle bir lezzetleri var ki; nefislerini mahvedip çürütüyorlar.
Mesnevi-i Nuriye (Sözler N.) - 142*
*