Hadi inceleme yazalım diyip, inceleme yazılıyormuş mu, bir bakalım.. Öncelikle 2 dakikalık bir muhabbetin arkasından böyle bir şey istedim, muhabbetin de
Selahattin Yusuf ile olması etkili olsa gerek. İmzayı kaçıran ben Yusuf'u ayaküstü ama bir o kadar da rahat zamanında yakalayınca tek kitap imzalatmakla kalmadım
Ortadoğu denilince istemsiz bir şekilde İbn-i Haldun aklımdan geçiyor. Onun çıkarımlarına hakim olmasam bu kitabı anlamam daha güncel bilgilerle olacaktı.
Mukaddime de "Coğrafya kaderdir."diye bir sözü geçmez İbn-i Haldu'nun fakat anlatmak istediklerinin özetidir bu cümle.
Ortadoğu'da var olan sistem şu şekilde işler.
Riyaset:
Hep derler ya "coğrafya kaderdir"diye, İbn-i Haldun'un sözü. Gezdirin İbn-i Haldun'u zamanında onun yaşadığı çöllerde, şimdi sebze yetiştiren İsrail'de; "sorry mate" der.
"Sizde dikkatimi çeken şey,"
demek isterdim,
"ahlâksızlığınızın küstahlığıdır
Ortadoğu Bey."
Ahlâksızlığı küstahlıkla, küstahlığı ahlâksızlıkla bu denli ustaca harmanlayan bir başka coğrafyaya daha şahitlik etmedim. Avamı bir kenara bırakırsak -ki kan kusarak kabullendikleri açık, ister gönüllü ister kerhen aktörler olsun
"ŞİA GERÇEĞİ ve İRAN... İhsan Şenocak'ın Kaleminden."
Büyük Yürüyüş
Allah Rasulü “kuruluş”, sahabe ise “yükseliş” dönemidir. Risaletin bereketi ve sahabe olmanın feyziyle onlarca yıl, yıllara sığdı. Hicaz ve çevresi insanlığın diriliş havzası oldu. İslam önü alınamayan bir hızla yayıldı, şehirler, ülkeler İslam Devleti’ne katıldı. O günleri tahayyül edin. Sürekli yeni fetihler var. Mısır, İran ve