İbn Kayyim Cevziyye (حمـہ اللـہ تعالـﮯ) şöyle demiştir: Günahların ve aşırılıkların etkilerinden biri de toprakta, suda, havada, ekinlerde, meyvelerde ve meskenlerde çeşitli bozulmalara yol açmasıdır.
Sayfa 157
İmam İbn Kayyim (رحمـہ اللـہ تعالـﮯ) şöyle demiştir: Hayra davet edenler, Allah'ın kitabına ve Rasulünün sünnetine davet edenlerdir. Falan filanın görüşüne davet edenler değil.!
Sayfa 229
Reklam
İbn-i Abbas (r.a.) Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Kim, eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder de o hastaya yedi defa: 'Büyük arşın Rabbi olan yüce Allah'tan ona şifa vermesini dilerim.' diye dua ederse Allah o kimseyi kesinlikle o hastalıktan afiyete kavuşturur.' " Ebu Davud, 3106
Bazen başına gelen belâlar Allah’ın senin şikâyetlerini işitmesi içindir. Allah, seni kendisine yalvarırken görmeyi sever.. İbn-i Kayyim (rahmatullâhi aleyh) dedi ki: “Allah kulunun şikayetlerini, yalvarmasını ve duâsını duymak için de kulunu imtihân eder.” Cilt, 3, s.187
Sayfa 487
İbn-i Kayyim (حمـہ اللـہ تعالـﮯ) şöyle demiştir: Bu Şiiler, Ademoğulları için bir utanç haline geldi ve aklı başında her insan tarafından alay konusu oldu.
Sayfa 152
İbn Kayyim (رحمه اللَّـه) şöyle demiştir: Kim insanların en güçlüsü olmayı seviyorsa, Allah'a güvensin.
Sayfa 364
Reklam
ibn Kayyim رحمه الله şöyle demiştir: Eğer mal ve beden konusunda çok ağır musibetlerle mücadele ediyorsan dininde, müslümanlığında ve tevhidinde doğru yolda olduğunu düşün. Çünkü din dışındaki her türlü bela ve musibet kolay ve geçicidir. Bunun da gerçekte bir nimet olduğunu bilmen gerekir. Çünkü asıl musibet din hususunda yaşanan musibettir.
İbn Kayyim (rahimehullah) diyor ki: "Bu büyük şirkten, tevhid ile soyutlanan ve müşriklere Allah için düşmanlık yapıp, onlardan nefret ederek Allah'a yaklaşandan başkası kurtulamamıştır."
SubhanAllah...
‎İbn Kayyım رحمه الله der ki; ‎Ruh, musibetlere uğramadan asla arınamaz. İçindeki tüm adi metalleri çıkarmadan asla saf olamayacak olan altın gibidir…
İbn Kayyim (rahîmehullâh) şöyle demiştir: "İslâm; Allâh'ı birlemek, sadece O'na ibâdet etmek, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamak, Allâh'a ve Rasûlü'ne îmân etmek, Rasûl'ün getirdiklerinde ona tâbi olmaktır. Kul bunu yapmadığı sürece Müslüman olamaz. Eğer inatçı (yani bilerek inkâr eden) ve zorba bir kâfir değilse de en azından câhil bir kâfirdir."
Sayfa 411
Reklam
İbn Kayyim (rahîmehullâh), Allâh ismi şerîfi hakkında şöyle demiştir: "Allâh ismi, Allâh'u Teâlâ'nın mabûd ve ilâh edinildiğini gösterir. Çünkü tüm yaratıklar sevgi ve yüceltme ile ihtiyaç ve sıkıntılarında O'na yönelerek, sadece O'nun ilâhlığını kabullenmişlerdir. Bu, Allâh'ın rab oluşunun ve merhametinin, mülk ve hamdinin kemâlini içerir. İlâh, rab, rahmân ve mülkün yegâne sâhibi olmasını gerektirir. Aynı zamanda bu, tüm kemâl sıfatlarını da gerekli kılar. Bu isim korku anında söylense, kulun korkusu yok olur, sıkıntı anında söylense, Allâh'u Teâlâ kulunun sıkıntısını giderir. Bir tasa, keder ve endişe anında söylendiğinde, Allâh'u Teâlâ kulundan keder, tasa ve endişeyi giderir. Kul sıkıntıda iken 'Allâh' dese, Allâh onu bolluğa eriştirir. Zayıf ve güçsüz biri bu ismi söylese, Allâh'u Teâlâ ona güç ve kuvvet kazandırır. Yenik düşmüş biri söylese, Allâh'u Teâlâ kendisine yardım eder ve onu destekler. Başı sıkışmış biri O'nu çağırsa, Allâh'u Teâlâ sıkıntısını önler. Kovulan ve yerilen ancak O'na sığınır."
Sayfa 56
İbn Abbas (r.a.) Peygamber'in (s.a.v.) iki secde arasında şöyle dediğini nakletmiştir: Allahümmagfirlî verhamnî vehdinî ve âfinî verfa’nî vecburnî verzuknî (Allah'ım! Beni affet, bana merhamet eyle, bana hidayet et, bana afiyet ver, beni rızıklandır.)
ramazanda ruhumuzu gıdasız bırakmayalım...
İbn kayyım el-cevziyye şöyle dedi: "Zikir, kalbe hayat kazandırır. . Ben, Şeyhü’l İslam İbni Teymiye'nin (Allah Teâlâ ona Rahmet etsin) şöyle dediğini işittim: “Kalp için zikir, balık için su ne ise odur. Sudan ayrıldığı zaman balığın hâli ne olur?” . Zikir, kalbin ve ruhun gıdasıdır.. Kul ondan uzaklaştığı zaman, kalbi ve ruhu gıdasından uzak tutulmuş ceset gibi olur. . Bir defasında Şeyhü’l-İslam İbni Teymiye’nin yanında bulunuyordum. Sabah namazını kıldıktan sonra oturup öğleye yakın bir zamana kadar Allah Teâlâ’yı zikretti ve sonra bana dönerek şöyle dedi: “Bu benim kahvaltımdır. Eğer ben bu kahvaltıyı yapmayacak olursam, bütün gücüm ve kuvvetim dağılıp gider.” Veya buna yakın bir söz söyledi. . Bir defasında yine bana şöyle demişti: “Ben, sadece biraz istirahat etmek ve nefsimi biraz dinlendirmek için bâzen zikri terk ederim ki; bununla yeni bir zikre . hazırlanabileyim” veya bu mânada bir söz söylemişti. . Zikir, kalbin cilâsıdır. Onun pasını giderir ve onu parlatır. Bu husus daha önce bir hadis-i şerifte geçmişti. Her şeyin bir pası olduğu gibi, kalbin pası da gaflet ve hevâdır. Kalbi parlatan cilâ ise zikir, tevbe ve istiğfardır."
Alimler eskiden sünnetin itibarına, yerine ve dindeki kaynak değerine ilişkin sözler sarf etmiş, buna karşı şüphe ortaya atanlara cevaplar vermiştir. Bununla beraber konuya dair yazdıkları kitaplarının farklı yerlerinde dağınık haldedir ve müstakil bir kitap yazılmamıştır. İşte bu kitaplardan bazıları: - er-Risale, İmam Şafiî Cimâu'l-ilm, İmam Şafii İhtilafu'l-Hadis, İmam Şafii el-Cerhu ve't -Ta'dil kitabının mukaddimesi, İbn Ebi Hatim - Te'vilü Muhtelifi'l-Hadis, İbn Kuteybe Şerhu Müşkili'l-Asår, Tahâvi Camiu Beyâni'l-İlm ve Fadlihi, İbn Abdilber el-Ihkâm fi Usûli'l-Ahkâm, İbn Hazm el-Kifâye, Hatib el-Bağdâdî el-Fakih ve'l-Mütefakkih, Hatîb el-Bağdâdî es-Savā'iku'l-Mürsele ale'l-Cehmiyye ve'l-Mu'attıla, İbn Kayyım el-Cevziyye - İ' lâmü'l-Muvakkı în an Rabbi'l-'Alemîn, İbn Kayyım el-Cevziyye
Sayfa 145Kitabı okudu
İmâm İbn Kayyim (rahîmehullâh) Allâh ismi şerîfi hakkında şöyle demiştir: "Allâh ismi, Allâh'u Teâlâ'nın mabûd ve ilâh edinildiğini gösterir. Çünkü tüm yaratıklar sevgi ve yüceltme ile ihtiyaç ve sıkıntılarında O'na yönelerek, sadece O'nun ilâhlığını kabullenmişlerdir. Bu, Allâh'ın rab oluşunun ve merhametinin, mülk ve hamdinin kemâlini içerir. İlâh, rab, rahmân ve mülkün yegâne sâhibi olmasını gerektirir. Aynı zamanda bu, tüm kemâl sıfatlarını da gerekli kılar. Bu isim korku anında söylense, kulun korkusu yok olur, sıkıntı anında söylense, Allâh'u Teâlâ kulunun sıkıntısını giderir. Bir tasa, keder ve endişe anında söylendiğinde, Allâh'u Teâlâ kulundan keder, tasa ve endişeyi giderir. Kul sıkıntıda iken 'Allâh' dese, Allâh onu bolluğa eriştirir. Zayıf ve güçsüz biri bu ismi söylese, Allâh'u Teâlâ ona güç ve kuvvet kazandırır. Yenik düşmüş biri söylese, Allâh'u Teâlâ kendisine yardım eder ve onu destekler. Başı sıkışmış biri O'nu çağırsa, Allâh'u Teâlâ sıkıntısını önler. Kovulan ve yerilen ancak O'na sığınır."
Sayfa 56
619 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.