Nefis muhasebesi yapmamanın en büyük zararı ; vazifeyi düzenli ve zamanında yapmama, nefis muhasebesini terk etme, serbestlik, işlerde kolaycılığa kaçma ve zamana uymadır.
Bu gidişat ise, insanı helake götürür. Bu, boş şeylere güvenmekten dolayı aldananların hâlidir.
İşlerin sonunu ve akıbetini görmezden gelir, her şeyi oluruna bırakır, Allah'ın affına güvenir.
Bundan dolayı da nefis muhasebesi yapmaz, yaptıklarının ne sonuçlar getireceğini düşünmez Bu hâl üzere devam ettiği sürece günah işlemek ona basit gelir, günaha alışır ve ondan ayrılmak iyice zor bir hal alır.
Aklı başına gelip doğru yolu bulsa, günaha hiç bulaşmamanın, onu terk etmekten ve alışkanlıktan vazgeçmekten daha kolay olduğunu mutlaka bilir..
İbn Ebü'd-dünya şöyle demiştir: "Kureyş'ten bir kişinin bana anlattığına göre, Talha b. Ubeydullah'ın oğlu ona şöyle demiştir: İbnü's-Sımmet'in tevbesi, kalb inceliği ve yumuşaklığı sonunda gerçekleşmiştir. O kişi, kendini çokça hesaba çekerdi. Yine bir gün, altmış yaşlarındayken kendini hesaba çekti. Geçmiş günlerini saydı: Yirmi bir bin altı yüz gün. Ardından korkuyla bağırdı: "Eyvah! Yazıklar olsun bana..! Yirmi bir bin günahla Rabb'imin huzuruna gidiyorum. Her gün binlerce günah işleyip durmuşken Rabb'imin huzuruna nasıl çıkarım..?!" Sonra olduğu yerde yığılıp kaldı. Baktılar ki, ölmüş. Bu arada bir münadinin şöyle seslendiği duyuldu:
"Ey Firdevs cennetine koşan nefis, ne mutlu sana!"
İbn Kayyim (رحمۃ اللہ) şöyle demiştir:
"İlim Allah için değilse şehvet içindir. Amel Allah için değilse nifak içindir. Mal Allah'a itaat yolunda harcanmazsa, şeytan ve şehvet yolunda harcanır."
İbn Ebiddünya şöyle zikrediyor:
Enes b. Malik, adamın biriyle Âişe'nin yanına gitti. Adam ona "Bize depremden bahset" dedi. Âişe(r.) "İnsanlar Zinayı helal saydıkları, içki içtikleri ve futursuzca çalgı çaldıkları vakit Yüce Allah bundan rahatsız olur ve yeryüzünü" Onları sars" diye emreder. Tevbe edip bunların terk ederlerse ne âlâ. Yoksa yeri üzerlerini yıkar!" dedi. Adam "Ey mü'minlerin anası! onlara azap olarak mı? dedi. Âişe(r.)
"Bilakis, mü' minler için nasihat ve rahmet, kafirler için ceza, azap ve kızgınlık olarak" dedi. Enes (r) der ki:
Resulûllah'ın vefatından sonra, bu kadar sevindim başka bir hadis İşitmedim..."
İnsanların kalpleri evlere benzer.
"Evler üç çeşittir. Birincisi kralın evidir ki burada kralın hazinesi, stok yaptığı malzemeleri ve mücevherleri vardır. İkincisi normal bir kişinin evidir. Bu evde de kralın hazineleri ve eşyaları gibi olmasa da o kişinin değerli eşyaları vs. vardır. Üçüncü ev ise tamamen boş olup hiçbir eşya bulunmaz. Şimdi bir hırsız gelmiş olsa hangi evi soymak ister? Eğer boş eve girmek ister dersen bu imkânsızdır. Çünkü boş evde çalınacak bir eşya yoktur! Bu nedenle İbn Abbas'a: ''Yahudiler ibadet ederken kendilerine vesvesenin gelmediğini söylüyorlar'' diye sorulduğunda o: ''Şeytan harap olmuş bir kalbi ne yapsın ki?'' cevabını vermiştir.