Özgürlük, karar, irade, bütün bunlar kuruntudan ibarettir. Arıların yazgısını paylaşmadan bal yapabileceğimizi sanıyoruz; ama biz de, görevlerini yerine getirmeye ve sonra da ölmeye mahkûm zavallı arılardan başka bir şey değiliz.
Arzu! Bizi taşıyan ve çarmıha geren odur. Bizi önceki gün kaybettiğimiz ama güneş doğduğunda yeniden bir fetih alanı gibi gördüğümüz muhabere alanına her gün yeniden taşır. Yarın ölecekken, un ufak olmaya mahkûm imparatorluklar inşa ettirir bize. Sanki bu İmparatorlukların pek yakında çökeceklerini biliyor olmamız, onları şimdi inşa etme açlığımız için önem taşımazmış gibi.
Dairelerin birinden gayet belirgin, açık seçik ve neşeli bir melodi geliyor. Birisi piyanoda klasik bir parça çalıyor. Ah o melankoli peçesini yırtan beklenmedik tatlı an!.. Sonsuzluğun bir anında her şey değişip başkalaşıyor. Meçhul bir odadan çıkıp gelen bir müzik parçası, insani şeylerin akışı içinde az da olsa bir kusursuzluk..