Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında
Oğuz Han, yalnız İbrahim, Cyrus ve İskender gibi Yakındoğu kahramanlarım değil, Uzakdoğu'nun Çin ve Hint kahramanları gibi, Batı Roma medeniyetine son kurşunu vuran Atlı Han (Atila)yı da kendi kişiliği içinde toplar: "Müverrih ider: Vakta ki Oğuz: Çin, Hıtay, Gür, Gazne, Hind, Sind, Türkistan, Deylem, Babil, Rüm, Efrenç, Rus, Şam Hicaz, Habeş, Yemen, Berber, bu denli illeri ele geçirdi, yine asıl vatanına, Ortak ve Kürtak'a dönüp, çocukları Gün, Ay, Yıldız Hanları sağ yanına (Meymeneye), Gök, Tak, Dingiz Hanları sol yanına (Meysereye) yerleştirdi." (Neşri, 1/14).
Reklam
Sakallı berber, işini bitirip giderken, “Meraklanma beyim! Burası Hazreti Yusuf makamıdır... Yusuf Peygamber de yedi yıl zindanda yattı, kahpe şerrine uğradı da” demiştir. Yusuf Peygamberden bu zamana kadar dünyada her şey, akıl durduracak derecede değiştiği halde, bugün, yirminci asırda, mahpusluk yine de aynı kalmış, demek ki, gökyüzünde, denizaltinda insan zekâsı, henüz mahpushaneden daha korkunç bir işkence bulamamıştı. Dipdiri bir adamı, sınırsız ihtirasları, hayal etmek gücü, öfkesi, aşkı, evlat sevgisi, çalışma yetenekleriyle bir yere kapatıyorlar. Orada, bazen tek başına, bazen kendisi gibi kıstırılmış, umutsuz, öfkeli arkadaşlarıyla beraber yüzüstü bırakıyorlar. Kapılarının anahtarlarını da, köyüne gitmek elinde olduğu halde, gönül rızasıyla burada kalan İbrahim gibi hayvanlara teslimederek... İnsan kardeşliği... Şefaat... Af... Hep masal... Kapatanlarla kapatılanlar arasındaki düşmanlık yırtıcı hayvanları bile ürkütür.
Sayfa 381
“Mustafa-yı Salis”, “Sultan Mustafa Han bin Ahmed-i Salis” olarak da bilinir. III. Ahmed ile cariye kökenli Mihrişah Kadın'ın (öl. 1732) oğludur. (...) Lâle Devri öncesinde doğan Mustafa, çocukluğunu bu kısa dönemin renkli ortamında geçirdi. Babası III. Ahmed ile eniştesi Damad İbrahim Paşa'nın imar, sanat ve kültür çalışmalarından
Sayfa 398 - 26- Sultan III. MustafaKitabı okudu
İnsanların içinde Unuttuk biz olmayı, Yalnızlığa alıştık, Bir küstük bir barıştık, Mutsuzlukta birbirimizle yarıştık...
Söyleyin Leyla'ya beni unutsun.. Köprü'yü,Emirgan'ı, Bakırköy'ü,silsin aklından Bastırsın içindeki martı çığlıklarını, Nasılsa yıllardır taş bastık bağrımıza, İnsanların içinde, Unuttuk biz olmayı, Yalnızlığa alıştık, Evlenip barklanıp Çoluk çocuğa karıştık, Ben O'nu çok üzdüm, çok ağlattım, Affetsin, Söyleyin Leyla'ya beni unutsun..
Sayfa 69 - Ötüken neşriyat
Reklam
geç olmadan
Dök içini içime, belki yarın geç olur, Ay yükselmez dağlardan, güneş doğmaz bakarsın, Bakarsın, sığ koylarda batar gemiler, Soğumuş dudaklara sığmaz sevgiler, anlarsın...
Sayfa 122
Hüsran
Derdimi anlatmaya varsa uygun bir deyim, Gaddar hoyrat ellerde, paramparça bir ney'im.
Sayfa 77
Hep Hüzün
Ah ne çabuk unuttun, yağmurlu gecelerde, Nihavent şarkıların beni ağlattığını...
Sayfa 67
Kırık Hava
İflah olmam artık, ben bundan böyle, Kederli çağların yalnızlığıyım...
Sayfa 11
Reklam
Ölümcül bir silahtır, elinde güzelliğin, Ne kadar övünsem, yeridir güzelim, “Kurban’ın” olmakla...
Bana söz vermemiş gibi. Dayanamaz bütün bunlara biliyorum, Yalan, der başka bir şey demez, Kötü söz söylemez, O bilmez kini, Sadece çeke çeke ağlar içini, Söyleyin Leyla'ya beni unutsun...
Güz dalında, yaprak gibi solayım, Saçlarına meltem gibi dolayım, Yaralıysan ince merhem olayım, Havanlarda dibeklerde ez beni…
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.