Hiç kuşkusuz İbrahim, tek başına bir ümmetti. Gönülden Allah’a kulluk yapan, (şirki terk edip dini Allah’a halis kılan bir) hanifti. Müşriklerden de değildi/olmadı. (16/Nahl, 120)
Çocuğu aldattığını veya akıl oyunları ile kandırdığını zanneden bir yetişkinin yüzüne bakan çocuk onun yalan söylüyor olduğunu yüzündeki hücrelerin kasılmasından, göz bebeğinin küçülmesinden, dudaklarının büzüşmesinden anlayıverir. Çocuk, kendisinin karşısında böylesi aciz duruma düşen bir yetişkine karşı sadece şaşkınlıkla bakar.
Çocuklar suiistimale uğramasın diye böylesi bir yetenekle donatılmış olduğu halde, yetişkinler genellikle çocukların bu eşsiz ve baş döndürücü yeteneğini öldürmeyi bir marifet zannederler.
Belki iyi bir hatip olabilirsiniz veya insanları etkileyen çok güçlü bir lider. Ama bu sözel iletişim başarısı çocuklar için geçerli değildir. Çünkü çocuk bir 'ruh okuyucusu'dur. Kendisi ile iletişime geçen kişinin ne söylediğine değil, ne söylemek istediğini anlar. Eğer böyle olmasa idi, daha erken yaşta çocuklar rahatlıkla suiistimal edilir, aldatılırdı. Halbuki çocukları aldatmak dünyanın en zor işlerinden biridir.
Yeni doğan bir bebek, kelimelerle iletişim kurmayı beceremez. Ama kendisine tebessüm eden annesine o da tebessümle karşılık verir. Neden? Çünkü çocuklar konuşarak değil, 'duyarak' iletişim kurarlar. Ancak bu duyma' kulak ile gerçekleşmez. Çocukların duyuşu 'içsel' bir duyuştur, bir hissediştir. O yüzden çocuklarla iletişim kurmak bir yetenek ister.
"Bil ki! Allah’tan başka hiç bir (hak) ilah yoktur." (47, Muhammed/19)
Allah subhanehu ve teâlâ, bu ayette "Bil" buyurarak La ilahe illallah'ı öğrenmeyi bizlere farz kılmıştır. Bu farzı terk edenler, şirk bataklığında boğulmaya mahkumdur.