Doğu vilayetlerinde, Abdülhamit'in memurları tarafından ermeni ihtilalcilerine uygulanan bu işkence enine boyuna anlatılıp tarif ediliyordu.
Fındık, bir noktasından delinerek içi ayıklanıyor ve bu delikten birçok bit içeri sokuluyor. İşkence edilecek adamın tepesinde bir usturayla yara açılarak bitli fındık, delik noktası iç tarafta kalmak üzere bu yaraya sokuluyor; bitler delikten dışarı çıkmak isteyerek kanla ve kesilmiş etle temas edince o kadar dehşetli bir acı veriyor ki en dayanıklı haydutlar bile gizlemek istedikleri sırları açıklayıp kurtulmaktan başka bir şey düşünemiyorlar.
Bugün Bursaya yolumuz düştü, niyetlerimiz halistir inşaALLAH çünkü huzur evini ziyaret etmek için niyet etmiştik Hamdolsun Rabbim nâsibdar kıldı bizleri. Yüreğimi bir sevinç kaplamıştı ama o sevinç ile birlikte hüzünde yer edinmişti. Arabadan inip kapıya varmıştık heyecanımız yükselmişti tâ ki ayaklarımız kapıdan içeri girene dek. Bir hanım efendi
pencereyi kapama
gök dolabilir içeri
sen neyi görebilirsin
ıslak bir bulutun ağışını mı
pencereyi kapama
kuş dolabilir içeri
sen neyi taşıyabilirsin
kırık bir dalın yükünü mü
Pencereyi aç
Soluğun çıksın dışarı
sen büyütmedin mi ciğerinde onu
Kokusu hayatı yıkasın diye
Pencereyi aç
Sesin sarsın dünyayı
Duyulur elbet ta ötelerden
Yürek kendini tanır
Pencereyi kapama
Gök dolabilir içeri
Sen neyi görebilirsin
Islak bir bulutun ağışını mı
Pencereyi kapama
Kuş dolabilir içeri
Sen neyi taşıyabilirsin
Kırık bir dalın yükünü mü
Pencereyi aç
Soluğun çıksın dışarı
Sen büyütmedin mi ciğerinde onu
Kokusu hayatı yıkasın diye
Pencereyi aç
Sesin sarsın dünyayı
Duyulur elbet ta ötelerden
Yürek kendini tanır
Zekai Özger🍀
Deh demeden giden at,
İstemeden su veren evlat,
Salihaysa evindeki avrat,
Ne işin var düğün evinde,
Düğün senin evinde ,
Gir içeri oyna,çık dışarı oyna.🥀
.
.
.
📍(İbni Sina Dizisi)
Freud, psikanaliz üstüne verdiği konferansların ikincisinde, bunu açık bir örnekle anlatıyor: Şimdi ben burada konuşurken dinleyiciler arasından bir terbiyesiz adam gürültü etmeye kalksa, içinizden birkaç terbiyeli adam, onu kolundan tutup dışarı atarlar. Ama o terbiyesiz adam kapının dışında da boş durmaz, kapıyı yumruklayarak bizleri rahatsız (hasta) eder. O zaman biz, çaresiz, onu yeniden içeri alarak terbiyesizlik etmeyeceğine söz verdikten sonra oturmasına izin veririz. İşte psikanaliz yöntemi budur.
Dedelerim, Ağdam'ı bir köy olarak terk etmişler. Benim gördüğüm Ağdam, büyümüş 55-60.000 nüfuslu , tek katlı, iki katlı evleri beyaz badanalıydı. Acaba evlerinin böyle bembeyaz yüzlü olmasından mı ona Ağdam demişlerdi, bilmiyorum.
Ağdam mescidine Şahmar'la birlikte girdik. Ben orada önce iki rekat şükür namazı kıldım. Sonra vakit
Hayatınız boyunca nice pencereler açılır ve siz istemeseniz de durup bakmaktan kaçamazsınız. Pencere içeri ya da dışarı, fakat ille de bakmak içindir çünkü.