bi' saniye
·
Puan vermedi
Sy 18-19 Atiye bir kız çocuğu doğurur (Dirmit). Dirmit, annesinin karnındayken annesine seslenmiştir. Bunun üzerine Cinci Memet çağırılıp muska yazdırılmıştır. Bir takım kehanetlerden bahsedilmiştir. Cinci Memet'i cinler boğmuştur. Bir süre sonra Cinci Memet'e benzeyen bir adam ortalarda dolaşır. Köyün yamacındaki dağda maden olduğunu ileri sürer. Köylü sevince boğulur.... derken... Evin babası bir partiye yazılır. Evi misafirhaneye dönen evin annesi (Atiye) bu ağır yükten şikayetçi olur. Yatağa düşer hasta olur. .... Bütün bunlar sadece 5 paragrafta 2 sayfada olan şeyler. Bu yoğunluk sadece bu iki sayfaya has değil. Hızla, duraksamadan olan bütün bu olanların bir çoğunun kitabın ana öyküsüyle bir bağı olup olmadığını sezmek zor. Ardı gelmeyen hadiseler zincirine odaklanmak zor. Olayların dramatik ve tekrarlayan ağırlığına dayanmak zor. Kitap boyunca aile üyelerinin en az birisi ya hasta, ya büyülenmiş, ya başına olmadık bir felaket gelmiş durumda. O büyülerle dolu dünya her ne kadar okuyucuya bir cazibe sunsa da kitap ortalama okuma alışkanlıkları için epeyce zorlayıcı bir üslup ve içerik arz ediyor. Sık sık "bi' saniye sayın yazar bütün bu olanları henüz hazmetmedim.. Neden hemen yeni bir felaket??!" diyesi geliyor insanın. Yazarın "köy paralel dünyası"nda olan bitene hakimiyeti etkileyici. Karanlığı derinden hissettiren üslubuna ve bu üslubun özgünlüğüne de diyecek yok. Fakat efendim, "bana göre değil" taifesinden olmak zorundayım. :) Kitabı pek de sabırlı olmayanlara tavsiye etmek güç. Yarım bırakmaya olan alerjime rağmen yapamayacağım. :)
Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız ÖlümLatife Tekin · Can Yayınları · 20249,1bin okunma
479 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hem bir klasik hem de modern zaman kitabı. Çok etkileyici ve düşünmeye teşvik ediyor. Bolca gizem, merak ve biraz da gerilim barındırıyor. Kitap; sorgulama sahneleri, mektuplar ve bir dış sesin detaylı anlatımıyla ilerliyor. 1700lü yılların İngiltere'sinde geçiyor olaylar. Kitap birtakım gizemli olaylarla başlıyor. Sonrasında büyücülük/cadılık gibi tartışmalara işaret ederken dinî olaylara evriliyor. Kimine göre mucizeler kimine göre safsatalar. Yazar sonda bir tarikatın kurucusu olan kadından yola çıkarak kitabı yazdığını söylemiş. Fakat şahısla hiçbir bağlantısı olmadığını, araştırma bile yapmadığı söylemiş. İnanç ve inançsızlık çatışması, aklın ve inancın ters düşmesini son bölümlerde bolca işlemiş yazar. Kendisi de inancı savunduğunu belirtmiş. Ayrıca yukarıda bahsettiğim gibi üçüncü şahıs üzerinden anlatılan bölümlerden oluşuyordu. Bu bölümlerde yazar günümüz vs geçmiş karşılaştırması da yapıyor. 'O zaman öyleydi şimdi böyle...' Bu kısımlarda üzerine akademik ve entelektüel dilde konuşulabilecek çok içerik var. Kitapta 18.yyda geçiyor. Yazar ise 2005'te vefat etmiş. Yazarım daha önce
Büyücü
Büyücü
kitabını da okumuştum. İkisini de tavsiye ederim. Tabiri caizse insana "sağlam bir kitap okudum" dedirtiyor.
Büyücü
Büyücü
#258359256
Yaratık
YaratıkJohn Fowles · Yapı Kredi Yayınları · 1995206 okunma
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Bu sayıda “okumak” eylemi çok yönlü şekilde ele alınıyor. Okumanın bir merak, derinleşme ve değişim aracı olduğu vurgulanıyor. Sadece kitaplara değil, hayata, insana ve kendine doğru bir okuma çağrısı yapılıyor. Yazılar, okumayı bir eylemden çok bir yaşam biçimi olarak sunuyor. Anlamlı alıntılar, içsel sorgulamalar ve sade ama etkileyici cümlelerle dolu bir sayı. Kitaplara olduğu kadar gönle de dokunan, samimi ve düşündürücü bir içerik sunuyor.
Genç Motto - Sayı 37 (Ekim 2024)
Genç Motto - Sayı 37 (Ekim 2024)Genç Motto · Ketebe Dergi · 202415 okunma
Bazı insanlar vardır… Zurnası var ama sadece üç deliği açık. O üç notayla bütün senfoniyi çalmaya çalışıyor. Sorsan, müzisyen. Ama dinlesen, aynı ezgi, aynı cümle, aynı bahaneler… Durup durup aynı yere basıyor. Hayat ileri gitmekle, kendini yenilemekle güzel. Ama o hâlâ aynı fikirlerle, aynı laflarla, aynı şikayetlerle meşgul. Yeni bir şey söylesen, anlamaz. Çünkü üç delikten fazlası yok elinde. Dördüncüye geçsen bozulur dengesi. Konu ne olursa olsun — siyaset, iş hayatı, ilişkiler… Hep aynı tuşlara basıyor. Hani bir ara kasetlerde “Aynı şarkı, farklı yüz” modası vardı ya, işte öyle. İçerik değişmiyor, sadece ambalaj farklı. Halbuki zurna dediğin, dokuz delikli olur. Her notada bir yeni tat, bir yeni söz, bir yeni fikir olur. Ama bazıları için zurna bile değil aslında o, sadece üç tuşlu bir uzatma kablosu. Ses var ama yankı yok. Vurgu var ama anlam yok. O yüzden bazen susmak gerek. Çünkü karşındaki hep aynı deliğe basarken, senin besteni anlamaz. Aynı üç notayla senfonini boğar. Ve sonra da der ki: “Ben de çaldım ama millet seni daha çok alkışladı.” Ey zurnasında üç delik olan! Ya yeni bir nota öğren, ya da sustuğunda daha anlamlı olduğunu fark et.
195 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Nazım Hikmet'in "Yeni Şiirler" kitabı, şairin 1950'li yıllarda yazdığı şiirlerden oluşan ve onun sürgün döneminde ürettiği eserleri kapsayan önemli bir derlemedir. Bu kitap, Nazım
Yeni Şiirler (1951 - 1959)
Yeni Şiirler (1951 - 1959)Nazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20201,464 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.