Bazı insanlar vardır… Zurnası var ama sadece üç deliği açık. O üç notayla bütün senfoniyi çalmaya çalışıyor. Sorsan, müzisyen. Ama dinlesen, aynı ezgi, aynı cümle, aynı bahaneler… Durup durup aynı yere basıyor.
Hayat ileri gitmekle, kendini yenilemekle güzel. Ama o hâlâ aynı fikirlerle, aynı laflarla, aynı şikayetlerle meşgul. Yeni bir şey söylesen, anlamaz. Çünkü üç delikten fazlası yok elinde. Dördüncüye geçsen bozulur dengesi.
Konu ne olursa olsun — siyaset, iş hayatı, ilişkiler… Hep aynı tuşlara basıyor. Hani bir ara kasetlerde “Aynı şarkı, farklı yüz” modası vardı ya, işte öyle. İçerik değişmiyor, sadece ambalaj farklı.
Halbuki zurna dediğin, dokuz delikli olur. Her notada bir yeni tat, bir yeni söz, bir yeni fikir olur. Ama bazıları için zurna bile değil aslında o, sadece üç tuşlu bir uzatma kablosu. Ses var ama yankı yok. Vurgu var ama anlam yok.
O yüzden bazen susmak gerek. Çünkü karşındaki hep aynı deliğe basarken, senin besteni anlamaz. Aynı üç notayla senfonini boğar. Ve sonra da der ki: “Ben de çaldım ama millet seni daha çok alkışladı.”
Ey zurnasında üç delik olan! Ya yeni bir nota öğren, ya da sustuğunda daha anlamlı olduğunu fark et.