Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Hadi dök içini rahatlarsın diyor herkes. Biraz sen dökülüyor dilimden kızıyorlar. Oysaki içim dışım hep sen! Anlamıyorlar...
Reklam
"Ve Kanser"
11 Şubat 1985/Zürih/Tezer Özlü Birilerinin aklına uyarak, sol koltuğum ve sol göğsümde çıkan bir gecede bazı bunaltılı günlerden sonra birden bire şişen iki kabartıyı doktorlara göstermek zorunda bırakıldım. İlk kadın doktor daha dokunur dokunmaz, hemen uzun uzun kanser nutku çekti. İkinci doktor da ona benzer korkular anlattı. Kıpkırmızı
Sel Yayıncılık
“Cezaevi avlusunda üçümüzün birlikte göründüğü iki poz fotoğrafa ne zaman baksam içim feci burkulur. Babamın saçları bembeyaz olmuş, besbelli epey kilo vermiş ki, o benim tombul tombul babamın beyaz keten elbisesi üzerinden dökülüyor sanki...”
Sayfa 142Kitabı okudu
Nihal Atsız Beyin son 3 saatı (Muzaffer Eriş)
1975 Yılı, On Aralık Çarşamba sabahı saat sekiz. Ankara'da, Refet KÖRÜKLÜ Beğ'in Küçükesat'taki evinin önündeyim. Birlikte otomobille İstanbul'a gideceğiz, bekliyorum. Ayrıca Adalet Hanım ve Faruk Çil Beğ de gidecekler. Arabanın aynasındaki arızalı vidayı tornavidayla sıkıştırmağa uğraşıyorum. Ayna birden fırlayarak düştü, kırıldı. Kırılan aynanın
Yaz sonu Ankara'ya nasıl döndüğümüzü pek anımsamıyorum ama babamın gazete çıkarmak üzere İstanbul'da kalacağını ve ben ilkokulu bitirince de annemle birlikte İstanbul'a taşınacağımızı biliyorum. Açıkçası babamın bakanlık emrine alınmasının üstelik bir de İstanbul'da gazete çıkaracak olmasının önemini kavramış değilim henüz. Ancak, Marko Paşa
Reklam
Benimse içim sanki sürekli her gözeneğimden dökülüyor gibidir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Atsız Beyin menzile varmadan evvelki son 3 saati
1975 Yılı, On Aralık Çarşamba sabahı saat sekiz. Ankara'da, Refet KÖRÜKLÜ Beğ'in Küçükesat'taki evinin önündeyim. Birlikte otomobille İstanbul'a gideceğiz, bekliyorum. Ayrıca Adalet Hanım ve Faruk Çil Beğ de gidecekler. Arabanın aynasındaki arızalı vidayı tornavidayla sıkıştırmağa uğraşıyorum. Ayna birden fırlayarak düştü, kırıldı. Kırılan aynanın
İşte tıpkı mevsimin sonbahar oluşu gibi benim içim de sonbahar başlıyor. Yapraklarım sararıp dökülüyor. Etrafımdaki tüm ağaçlar yeşillerini döküyor.
Sayfa 100Kitabı okudu
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.