İşliyor içime
Yalnızlığın saltanatı umarsızca
Kol geziyor başı boş,
Ruhumun sokaklarında serserice.
Köşe başında bir dilenci oturuyor,
Vücut buluyor onda,
Gözümde canlanıyor bir anda
Yalnızlık, umutsuzluk, hüzün,
Yinede geçiyorum yanından sessizce.
Kafasını kaldırıp bakıyor bu saltanata,
Ağzından tek bir cümle dökülüyor zorla,
Allah sevdiğine kavuştursun beyim..
Bilmiyor ki hiç ayrılmadım sevdiğimden,
Küçük bir çocuk gibi tutup ellerinden,
Köşe bucak gezdirdim yalnızlığımı,
Masama oturtup birlikte yedik yemeği,
Uyurken ona sarılıp,
Uyandığımda onunla uyandım,
Ellerim de büyüttüm,
Kalabalıklara inat.
Hoş, insan nasıl ayrılsın sevdiğinden,
İyisi mi sen al şu parayı,
Bırak bizi baş başa..
Dostoyevski her kuşağın başucu yazarlarından olma özelliğini koruyor ve İnsancıklar, onun dünya edebiyatına ilk armağanı... yazarımız ilk romanını yazarken 23 yaşındaymış "benim İnsancıklar'ımla alay edecek diye düşünüyordum" demiş. :)
Okurken hüzün kapladı içimi...İkilinin birbirine yazdığı mektuplarla onlarının hayatına ve ruh dünyalarına konuk oluyorsunuz. Karakterler ve yaşamları çok güzel anlatılmış olaylar hem gerçek hem de içler acısıydı. Kadın olarak ne zor durumlara maruz kalıyoruz, mecbur kalıp ne zor seçimleri tercih ediyoruz. İnsan düşmeye görsün, nasılda güçsüz, zayıf durumlardan istifade eden insanlar var. İki kişinin ruhları birbirine bu kadar iyi gelirken nasılda birleşmeleri imkansız hale geliyor. Kitap incelemelerim de içeriği ile ilgili bilgi vermeyi yada o konu hakkında konuşmayı sevemiyorum maalesef. Bu tür incelemeleri okuduğumda kitabın büyüsü bozuluyor benim için. Dostoyevski' yi size anlatacak övecek değilim, nasıl muazzam bir yazar olduğu ortada size keyifli okumalar diliyorum eminim okurken etkisinden uzun süre çıkamayacaksınız.
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,8bin okunma
Mesai bitmek üzere, felaket yoğun ve yorucu bir gün. Iki gün sonra yapılacak Rusya yüklemesi için bütün ekip insan üstü bir gayretle çalışıyoruz. Yaşım gereği artık bu iş, bu çalışma temposu ağır geliyor. Patrondan beklenen haber çıkıyor ve iki saat zorunlu fazla mesai var. Bir anda ortalik buz kesiyor. Sonra işimize dönüyoruz.
Bir de hastayım