Dilim,dilim çok arsız benim; durmaksızın ölü kuşların kanatlarına yapışan ziftten bahsederken,bak diyor! ağaçlar kökleriyle toprağa dikiş atarken,kuşlar tek tek gökyüzünden dökülüyor. İçim: Neler oluyor?
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Reklam
Derimin altında karanlığa tapan sükutum.. Damarlarım sızlıyor inletircesine yurdu. Kendi zehrimden içtim ufak bir yudum. Benim merhametim ki, en merhametsiz huydu. Notalarımdan kan damlıyor şiirimin elbisesine. Tanrı bir hayat yazıyor üstüne nefesinden. Jiletle kazıdığım bedenimin her karesine Bir kadeh doldurdum ölümün sesinden.
Ben içimi dökmeyim.. çünkü ben içimi dökünce, içim gerçekten dökülüyor.. !
Cesedime yakışacak sekilde giyiniyorum epeydir ayıplarlar çünkü insan asıl ölürken yakışıklı görünmeli bir yeri nasıl terkedersen öyle hatırlanırsın nasıl hatırlanıyorsan öyle yaşamış sayarlar yamulmus bir çivi gibi bir şeyler bir yerlerde tutunsun diye eğiliyorum
Yıllar önce annemi kaybetmiştim bir ocak ayında.Üniversite okuduğum için kendimi eve kapatmak yerine okula devam ettim.aylar sonra zar zor biraz olsun toparlanabilmiş olarak eve döndüm.Karşılaştığım manzara annemi kaybetmekten ağır değildi.Sıvadım kolları tamam dedim hallederim alt tarafı temizlik.22 yaşındayım o zaman.Ve daha önce evle ilgili
Reklam
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.