çöz gövdemin beyaz kimyasını
aklımın hizasını
kanat içimdeki uzayı, akşamın bahçelerini
söze söyle, yazıya dök beni
bir kucakla
bir imkansızlıkla
nasıl bilirsen onunla ilişkilendir
bir anlatana bir anlatılan gerekir.
Bir giz gibi alırdı aklımı ufukların ardı
Konup kalktıkça her mevsim hareketsiz ülkeme
İçimdeki boşluğu biçimlerdi kanatları göçmen kuşların.
Uzak kentler, büyük sular, adını bile bilmediğim
Irmakların ve yolların haritasını çizerdim toprağa.
"Hayatımda ilk kez ve sanırım son kez,içimdeki enerjiyi bu kadar yoğun yaşadım.İnsan her şeyi kaybedince,elinde kalan son şey için çaresizce mücadele eder ve elinde kalan o son şey ona güç olur,giz olur."
Hayatımda ilk kez ve sanırım son kez, içimdeki enerjiyi bu kadar yoğun yaşadım. İnsan her şeyi kaybedince, elinde kalan son şey için çaresizce mücadele eder ve elinde kalan o son şey ona güç olur, giz olur.
Hayatımda ilk kez ve sanırım son kez, içimdeki enerjiyi bu kadar yoğun yaşadım. İnsan her şeyi kaybedince, elinde kalan son şey için çaresizce mücadele eder ve elinde kalan o son şey ona güç olur, giz olur.
Bulutlara çobanlık ederdim ben o zamanlar
Önümde türkü meleyen bir kuzu sürüsü
Yüreğim duygu öğüten bir düş değirmeniydi
Dilimde sulardan ve serçelerden bir ince ıslık
Yükleyip götürürdüm gökyüzünü kirpiklerime
Ay'la sürerdi geceleri güneşle başlayan yolculuğum
Bir giz gibi alırdı aklımı ufukların ardı
Konup kalktıkça her mevsim hareketsiz ülkeme
İçimdeki boşluğu biçimlerdi kanatları göçmen kuşların.
Uzak kentler, büyük sular, adını bile bilmediğim
Irmakların ve yolların haritasını çizerdim toprağa.
Bir de masallar...bir de türküler
İnsan yüreğinin dünyaları yıkayan
O sevgi sağanakları, duygu güzellikleri
Eli hiç eksilmezdi alnımdan söz rüzgârlarının...
o rahvan atları anlaşılır kılan sabahlarda
göğsü kasvet sayrılarıyla çarpışıp
delişmen çocuklarını azdırırken dünya
şehrin çarşılarından esen telaş
hıçkırıklarla akşamı karşılayan bir aldanış gibi babamın incinmiş sesine çökerdi.
yatağına ilk kez akan bir nehrin hırçınlığıyla
karın kapadığı rayları temizleyendi babam.
bir nasihatin başlangıcındaki
kanat içimdeki uzayı, akşamın bahçelerini söze söyle, yazıya dök beni
bir kucakla
bir imkânsızlıkla
nasıl bilirsen onunla ilişkilendir
bir anlatana bir anlatılan gerekir.
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu.
_Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi.
_Yücelmek için özür
"Cevabı ömür süren bir soru bıraktım sana
Mendili kan kokan sevgili arkadaşım
Usta bakışların keşfettiği rahatlıkla arkama yaslandım
elimde şah mat yüzüğümde tek taş siyanür
adınla bulanan bir aşkın, bir maceranın
macerasında
yolun sonunu söylüyordu
günahkar iki melek olan sağdıçlarım
al birkaç bulutlu sözcük
atlasını sırtında taşıyan
Ey yâr; boynumun borcu
strateji ve taktikler burcu
anlat tabii
tek kişi çok kişidir
çöz gövdemin beyaz kimyasını
aklımın hizasını
kanat içimdeki uzayı,akşamın bahçelerini
söze söyle, yazıya dök beni
bir kucakla
bir imkansızlıkla
nasıl bilirsen onunla ilişkilendir
bir anlatana bir anlatılan gerekir.
"Hayatımda ilk kez ve sanırım son kez, içimdeki enerjiyi bu kadar yoğun yaşadım. İnsan her şeyi kaybedince, elinde kalan son şey için çaresizce mücadele eder ve elinde kalan o son şey ona güç olur, giz olur.