Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen bedenler arasında hükümdarlık kurma peşindesin, ben ise ruhlara demokrasi taşıyorum. Farklı dünyalardayız...
Ağladım inan çok ağladım… Düşün son duamı bile bir melekten borç aldım… Belki bu yüzden nur sayılıyordur göz ya(ğı)şlarım… Sen nereden bileceksin, ben cenazemi bile kendi ellerimle kaldırdım!
Reklam
“Avucumun içindeki nasırsın şimdi sen, kime dokunsam acırsın!”
Züleyha’nın ağıtı
“Çocukluğumdan kırpıp biriktirdiğim eksik gülüşler, şimdiki zamanın gür saçlarında saklanıyor annem! Ama ben çocukken de oynayamazdım ki saklambaç oyununu. Yüreğimin gurbetinde sobelenmeyi beklerken çaresiz yanım, ebesi hüzün olan kaçışlara yakalanıyor hep. Ne vakit cümlelerimin kubbesinde huzuru topladım, o vakit yüklemsiz kaldı seferlerim. Hüznümün flamasını taşıyor gece, kendi heybetini destekler gibi! Çocukluğumun arka sokaklarından biriktirdiğim son kırıntıları da atlas okyanusunda bıraktığım martıların bana küs sesinde kaybettim. Gözlerinin pencerede asılı kalan buğusunu mu teslim ettin bana annem? Saçlarına yağan her beyaz, benim içimdeki coşkunun mezar taşıydı. Sen beyaz saçlarını alıp ölüme gittin, ben mezar taşımı alıp gurbete geldim. Şimdi o taşın tozunu alıyor içimdeki çocuk annem! Yaşamın dar açılı kapısına asılan kirpiklerim yanıyor. Geceden kalma ağrının avlusunda, avurtları çökmüş bir gölgeyi yalıyor yalnızlığım. Kuş seslerinin bakirliğine, kınasına kan saran kırılmalar eşlik ederken; sabah dinginliğinin kanına giriyor endişe dikenleri. Huzurun duvağı kendi kendini imha ettikçe uff oluyor ruhumun diz kapakları annem! Öp de geçsin! Öp annem…”
Sayfa 73 - Az Kitap YayınlarıKitabı okudu
Çay bardaklarının ince belleri üzerinde “gamzeler günaha davet midir? ” sorusunu gündeme almıştık. Dolunay, ben ve tescilli birkaç felaket habercisi… Afedersin ama tam manasıyla zift kıvamındaki bu gecede güneş olduğunu zanneden alkol bağımlısı gezegenlere yine senden dem vuruyordum…
içimdeki sen kırıntılarıKitabı okudu
Reklam
Gecenin en koyu karanlığında yağıyor yokluğun Çaresizliğimin şiddeti,çatısını savuruyor umutlarımın Sokak lambaları bile,kendine yetiyor sadece Koca şehir,binlerce kalabalığın resmettiği,hatırsız bir dost bu gece Ses vermiyor suskunluğuma ki, Sabredişlerimin açıklarında bile yankılanıyor öfkesi Bütün hayaller alabora olmuş Ihtimallerle yüklediğim ümitlerim,filikalarla uzaklaşmış yakacağım gemilerden. Içimdeki sen kırıntıları vedasız vuruyor yalnızlığımın kıyılarına. Kimse duymuyor benden başka belki,çığlık çığlığa,bağıra çağıra yağıyor artık bu şehre aşk...
Sen giderken, tıpkı geçmişte olduğu gibi uyuyor numarası yaptım. Çocukluğumda birçok ebeveyn dayağını savuşturmuştum böyle. Olmadı bu kez, canımın acımasına engel olamadım.
Avucumun içindeki nasırsın şimdi sen, kime dokunsam acırsın!
cam kenarında oturmak için debelenen haylaz çocuklardık hep haytalığa kafa yormakla aşındırılmış yollarda bütün haritalardan dışlanmıştı kimi huysuz şehirler kimi şehirler herkese biraz, uzaktı en ücra noktasına dek zapt edilmişti kimileri ve biz müthiş yıpranmıştık kendimize seyir halindeyken mataralarımızda umman, gözyaşları...
Sayfa 154
Reklam
Şiir gibi bakan kadınlar, Şiirden anlayan adamları sevmeli. Sevmeli ki; ziyan olmasın o mısralar.
Sen giderken, tıpkı geçmişte olduğu gibi uyuyor numarası yaptım. Çocukluğumda birçok ebeveyn dayağını savuşturmuştum böyle.. Olmadı bu kez , canımın acımasına engel olamadım...
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.