İçimde bir yengeç var.
İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum : hep orada...
Sayfa 44
İçimdeki yengeç *** Ama, 'yapma' , onun işi değil ki —benim işim— benim işim, yapmak; onun işi de, bana, yapmadıklarımı, yapamadıklarımı, yanlış yaptıklarımı, yapmam gerekip de yapmadıklarımı, yapmamam gerekip de yaptıklarımı, anımsatmak—
Reklam
Benlik
İçimde bir yengeç var. İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını, ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum: hep orada... ... bana direnir çoğunlukla, dolambaçlı yollarla karışır yaptıklarıma, ket vurur. Bir yolunu bulup yaptıklarımı engeller; yapacaklarımı belirlemeğe çalışır. Bunun temelinde benim ile uyum içinde olmaması yatsa gerek. Benim yaptıklarım aykırı geliyor olmalı ona. Sanıyorum benden pek hoşnut değil. En çok dayanamadığı da, benim, devinimsiz, eylemsiz kaldığım zamanlardaki hâlimdir (gün olur, hiçbirşey yapmak gelmez içimden; ya da : hiçbirşey yapmak gelir, öyle, bir köşeye oturur, saatlerce, etrafıma bakınırım – seyrederim. Kafamdan binbir türlü imge, tasarım, düşünce –öylesine, gelişigüzel– geçip durur; zaman da geçer ya, öyle ? aldırmam...bu durumlarda, içimde, kocaman kıskacının çatçatını, sert ayaklarının yan yan eşelenen öfkeli katırtısını duyarım. "Yürü git!", der bana; ama ben kalakalmış olurum. Dinlemem onu; belki, dinlemek elimden, içimden, gelmez." Oruç Aruoba.
İçimde bir yengeç var. İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını-ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum hep orada...
İçimde bir yengeç var. *** İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını — ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum : Hep orada...
Sayfa 44
İçimdeki yengeç *** Galiba o, ülkülerimin öznesi— Onu ben yaratmış olmalıyım: yıllar yılı kurduğum ülküler içinde yarattığım özne o, herhalde — olmayacak şeyler düşleyip dururken ortaya çıkarmış, oluşturmuş olmalıyım onu — o da, şimdi, o olmayacak şeyleri, ülkülerimi istiyor; nesnelerini istiyor — ben onları kuramadıkça, gerçekleştiremedikçe de, sinirleniyor, öfkeleniyor, yan yan eşeleniyor, kıskacını takırdatıyor...
Reklam
İçimde bir yengeç var, İçimdeki en kuytu kovukta yaşıyor olmalı; oradan seyrediyor herhalde her yaşadığımı. Ancak arada bir hissediyorum varlığını ancak arada bir belli ediyor kendini. Ama biliyorum: hep orada bana direnir çoğunlukla dolambaçlı yollarla karışır yaptıklarıma, ket vurur.
İstiridyenin biri diğer istiridyeye dert yanıyordu: – Arkadaş, içimde çok büyük bir sıkıntı var. Yoğun bir sancı çekiyorum. Hiç keyfim yok devamlı eza ve cefa içindeyim. İçimdeki kocaman ve ağır bir şey var. Diğer istiridye arkadaşına kendinden memnun cevap verdi: – Arkadaş benim öyle bir derdim yok. İçim rahat, boş, hiçbir sancı hissetmiyorum. Rahatça hareket ediyorum. Sıhhat içindeyim. İstiridyelerin konuşmalarına kulak misafiri olan, oradan geçen bir yengeç, hiçbir sıkıntım yok diyen istiridyeye dedi ki: – Senin hiçbir sıkıntın yok, rahatım diyorsun. Ancak biliyor musun arkadaşına sıkıntı veren, ona sancı çektiren o kocaman şey, çok değerli ve sınırsız bir güzelliğe sahip bir inci.
Sayfa 221Kitabı okudu
İçimdeki yengeç *** Dışı — kabuğu — son derece serttir; bir zırh : katı, çıkıntılı, dikenli — oysa içi — bedeni —, yumuşacık olsa gerek : narin, fragile, weich... — İşte, zırh gerektiren bir beden...
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.