Sene 1968 Nisan. Babaannemle büyükbabam kırklı yaşların başında. Babam ise 6 yaşında. Gecenin zifiri karanlığında aynı odada uyuyorlar. Bir öksürük sesi duymuş babam. Ardından pencereden patlayan üç el silah sesi. Yatağın üstünden kalkıp bakarken düşmüş babasının üstüne ve sanırım korkudan bayılmış. O kısmı hatırlayamıyor.
Amcam on sekizine
Kitabı çok sevdiğim, değer verdiğim bir arkadaşın “on kere okudum, hep baş ucumda durur” demesiyle aramaya başladım. Barış Bıçakçı bildiğim ve sevdiğim bir yazardı zaten ama bu kitabı o sözlerden sonra özellikle aramaya başladım. Bulduğumda elime almadan öyle baktım rafta incecik duran kitaba. Şimdi dedim Barış Bıçakçı şu incecik kitaba neler
Hızlı hızlı yürüyor bir taraftan da adres arar gibi etrafına bakıyordu kadın. Siyah saçları, siyah paltosu, siyah çizmeleri ile dikkat çekici bir güzelliği vardı. Alımlı yürüyüşü bulunduğu yere hiç uymuyordu, burada daha çok acıdan omuzları düşmüş insanlara rastlanırdı. O acısını çekmiş yasını tutmuştu, şimdi daha çok vereceği hediyenin heyecanını