Buruk bir aşk hikayesi ve derin bir iç hesaplaşma...
"İsteyip istemedigimi doğru dürüst bilmediğim,
fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemedigimi iddia ettigim bu nevi söz ve fillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok.. İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var.."
Bu cümleler kitabın özeti sayılır. Yazar insanın yaptığı her kötü eyleme bir sorumlu bulduğunu söylüyor. Bu sorumluya yazar "İçimizdeki Şeytan" diyor. Ama aslında içimizde bir şeytan olmadığını; tembelliğimiz, iradesizliğimiz, kararsızlığımız, bilgisizliğimiz, acziyet ve ihtiraslarımızın her fiilimizin sorumlusu olduğunu anlatıyor. Her şeyi içimizdeki şeytana yüklemenin sorumluluktan kaçma, kolayı seçmek olduğunu anlatıyor yazar.
Bütün bu mesajlar verilirken sevdiğini ne yazık ki "İçindeki Şeytan'a" kurban eden bir şahsiyetin öyküsü çıkıyor ortaya.
İnsan psikolojisi ve iç dünyanın kapılarını aralayan bir kitap...