Ama bir şekilde kontrolü kaybettiği, zamanda kaybolduğu ve böylece geçmişin, geleceğin ve şimdiki zamanın birbirinden ayırt edilemez şekilde iç içe geçtiği korkusunu içinden atamı­ yordu. Bir tür görsel yorgunluk yaşıyordu ... Bunun sebebi, gele­ ceğe dair haf ı zasının aslında geçmişe dair olmasıydı.
Onun makamı senin canının taa içidir. Canının dış yüzü ise Allah'ın emirlerini kabul etmeyen nefsindir. Canın taa içinden derin bir ah çektinmi, insan her şeyden kurtulur.
Reklam
Bir başlangıç olmadığı gibi bir son da yok, bu alçalıp yükselen dalga, etin içinden kayıp geçen bıçak, bitmeyecek savrulma var.
GÖLGELERİN İÇİNDEKİ SESSİZLİK
Herkes keyifle kahvesini yudumlamaya başladığı sırada Burcu artık zamanı geldiğini düşünerek Zeynep’e döndü ve şöyle dedi: ‘’Canım! Bizi gerçekten çok korkuttun. Yine! Bize neler olduğunu anlatmak ister misin?’’ Arkadaşları meraklı gözlerle kendisine bakarlarken, "Tamam, tamam! Elbette anlatacağım.’’ diye cevap verdi. Zeynep. Daha sonra
Tuhaf görünümlü canavarlar gerçek miydi? Yoksa bir hayal miydi?
Kitap daima pahalı bir şeydir, en ucuz satıldığı zamanlarda dahi pahalıdır edebiyatı gerçekten sevenler bunu bilirler, bir yığın kitap alırlar, içinden ancak bir ikisini okur, onları beğenirler. Ama kendi sevebilecekleri kitapların basılabilmesi için bu masrafı göze almaları gerektiğini anlamışlardır.
Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine gitmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıveriyoruz. Aydın olarak, okumuş yazmış olarak büyük günahımız bu. Hangi işin derinine gidersen git, iş zorlaşıyor, mesele çatallaşıyor, çö­zümü zorlaşıyor. Bu da araştırma, didinme istiyor. Biz hep böyleyiz. Bazı eleştirmeciler, yazarlarımıza, sanatçılarımıza "derinine gitmiyorlar, uğraşıları az" diye çatıyorlar. Hakları yok değil. Gerçekten öyle. Ben kendi işime bakıyorum da, hep yalındayız. İşin aslına varmak için çok az çabamız var. Çabayı çoğaltalım da, varsın gi­ demeyelim. Ben çabasızlığımdan yakınıyorum. Yazarları, sanatçıları yeren eleştirmen de aslına gitmiyor, hep yüzey­ de dolaşıyor. Talkın meselesi. Tencere dibin kara, seninki benden kara. Bunu bir örnek olarak veriyorum.
Reklam
Koltukta kendisi için söyle­nenleri hiç işitmemiş gibi davranmış, gelinin başına parayı, boyunun kısalığını hissettirmeyecek şekilde serpmiş, etra­fın yarı takdirli, yarı alaylı bakışlarına rağmen şaşırıp geli­nin eteklerine basmamış, kısacası, koltuk merasimi denen o baş belasının içinden şöyle böyle sıyrılmıştı.
Cennetteki azizler ancak güzel ve temiz olabilirlerdi elbette. Onları övmeye gerek yoktu. Ama ya çamur içindeki azizler? Bitmek bilmez harikalar onlardaydı işte. Hayatı yaşanmaya değer kılan şey buradaydı: Düşkünlüğün lağım çukurundan yükselen büyük ahlaki değerleri görmek; üzerinde çamur damlayan gözle ayağa kalkıp, uzaklardaki solgun güzelliğe bakmak; zayıflık, güçsüzlük, kokuşmuşluk ve hoyratlığın içinden kuvvettin, hakikatin ve yüce ruhsal ihsanların doğması...
İnsanın hayatı içi boş ve yanan gözlerle görmesi ve kalabalıkların içinden kürek çekerek yolunu bulması ne tuhaf.
Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken ...
Reklam
De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."
"Dünya bambaşka, onun içinden geçenler bambaşkaydı."
Sayfa 216Kitabı okudu
O yüze bakınca insanın içinden konuşmak, bir şeyler anlatmak geliyor. Tehlikeli bir yüz.
Sayfa 177Kitabı okudu
Siperlerde ölüm ve yaşam
Batı Cephesi siperlerindeki askerler, can sıkıntısı ve akıl almaz bir korkunun hakim olduğu ilkel bir dünyadaydı. Adamlar aylarca dışarıda yahut küçük, genellikle çamurlu sığınaklarda yaşayıp kavurucu sıcaklara, titreten soğuklara, kuraklığa ve şiddetli yağmurlara maruz kaldı. Beslenme ve sağlık hizmetleri en iyi ihtimalle yetersiz, en kötü
Babaların edepsizce öfkelenişine, annelerin bu öfkeden edepsizce tat alışına tanık olan her kutsal çocuk, o tanıklıktan biraz daha yaşlanmış ve biraz daha eksilmiş ve biraz daha delirmiş olarak yeniden doğar. Artık zamanın içinden ve nice kötülükten geçerek bugüne gelecek bit gergedan kadar öfkelidir.
Sayfa 14 - Kitabın "Aile Ölüyor" öyküsündenKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.