Necati Cumalı , önceden Tütün Zamanı üçlemesini okuyup beğendiğim, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında cok başarılı eserler vermesine rağmen bana gözden uzakmış gibi gelen bir yazar.
Okunması gereken Türk Romanları içerisinde yer alan kitapları gereken ilgiyi görmüyor hissiyatındayım .
Yaşar Kemal nasıl Çukurova 'yı anlatırsa , Cumalı ' da Ege ,İzmir ve özellikle Urla bölgesinde geçen çok güzel hikaye ve romanlar yazmıştır.
Sade , akıcı ve gerçekci üslûbu, hayatın ta içinden gerçek insanların hikayeleri ...Susuz Yaz böyle bir eser. Filme de çekilen eser güçlü bir sanat eseri olarak 1946 yilinda Berlin Film Festivalinde Altın Ayı ödülünü almış.
11 kısa öyküden oluşan Susuz Yaz okunmaya değer bir kitap, okumayı düşünenlere şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Necati Cumalı 
Susuz Yaz
Aşkın Üç Farklı Tonu
Evet, aslında konu tıpkı başlıkta olduğu gibi, roman üç kişinin aşka, evliliğe ve değerlere hangi pencerelerden baktığını ele alıyor. İlk olarak yazarın ve çevirmen Esen Tezel’in dile hakimiyeti ve biz okura aktarımı çok keyifliydi. İki savaş arası burjuva ve proleterya sınıfları arasındaki keskin çizginin ayrıntılılarını görüyoruz. Kitap üç bölümden oluşuyor, bu üç bölümü de karakterlerinin kendi dilinden okuyoruz. Bu, kitapta benim en sevdiğim bölüm oldu çünkü kelime seçimleri, cümle yapıları, tonlamalar ve bütün detaylarda sosyal sınıfların farkını açık bir şekilde fark ediyorsunuz. Bir yanda ortak sınıfa ait olduğu halde, hala kendini eşine karşı yetersiz hissedip daima ona yetişmeye çabalayan Ilonka’nın çaresiz ve karşılıksız sevgisi, bir yanda Peter’ın kalıpların dışına çıkmaya cesaret edemediği önyargılarının mahkumiyeti, diğer yandaysa Judith’in hayatın içinden geldiğini gösteren hırçın, öfkeli ve alt sınıfa mensup kendini ispatlama gayesi. Kitabı bitirdiğimde sorduğum soru şu oldu: Hangisinin hissettiği aşktı? Ya da aşk dediğimiz şey tek bir kalıpta herkese aynı şeyi tâbi tutulabildiğimiz bir şey miydi? Milyonlarca insanın üzerine şiirler, romanlar, masallar yazdığı şeyin sonu hep farklı bitiyor, bu yüzdendir ki aşk insana özeldir. Ne topluma, ne kültüre ne de iki insan arasında geçen ortak bir duyguya. Kişinin beklediği şey neyse ona odaklanma halidir. 
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
