Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Bu kısa hikâyelerin bir teması var. O süreçte çile çeken bir sinin, izdirabinin vaninda; yurt disi gezisi (Viyana) tecrübelerim de, yani orada vaşayan Müslümanların gündelik hayatta karşılaştıkları zorluklar da bu "Sey- hikäyeler" (Ding Geschichten) icine alindi. Bu belki de hem Türkive'de 28 Su bat süreci sonrası dönemin dökümünü çıkarmanın yanında, zamanlarda yurtdışında ağırlıklı olarak İslami bir yaşantty secmis, bu zihinle vasayan insanların hayatlarına panoramik bir bakış atma imkânı da sundu bizlere. Her şey gibi bugün İslam ve müslümanlık da, kapitalizm le vüzlesmesinde kendi rengini biraz daha acti. Biraz daha manlaştı. Kapitalizm, İslamı ve Müslümanları kendi çarkında pocada biraz da kendine benzetti. Sürtüne sürtüne İslamin kenarlarına, köşelerine; İslamın kenarlarını ve köşele rini ovallaştirdı. Belki kendi olmaktan uzaklaştırdi İslamı, yeni modern bir İslam tahayyülünü şekillendirdi. Bugün İslam moda, Islam ve dindar burjuva, Islam ve sermaye hiçbir şekilde eski dinginliğini ve sadeliğini elde edemeyecektir, fakat yaşam devam etmekte, insan da insanı törpülemektedir. Bu hikâyeler o dönemde büyük zulümler görmüş ve o dönemde mağdur ol muş insanların anısina gitsin.
Başlangıcı Olmayan Bir Şeyin Sonu
Başlangıcı Olmayan Bir Şeyin SonuAhmet Sarı · Hece Yayınları​ · 201519 okunma
Theatre
(çiçek pasajında peynir) onun beyazlarını diledim, bir yıldızdan kopup gelmiş gibiydi ------eeeeee! yani atma. ------abartıyı çok seviyor bu şehir. bir duman aldı moskof! pislik!
Reklam
Sevgi kapılarını çalmaya görsün, sabretmeyi henüz öğrenememiş gençlerin kendilerini birbirlerine kaldırıp atma ları, bütün dağınıklıkları, düzensizlikleri ve karmaşalarıyla kendilerini oldukları gibi saçıp savurmaları, pek sık içine düştükleri çok ağır bir yanılgıdır... Peki, bunun sonunda olan nedir? Gençlerin birliktelik dedikleri, ellerinden gelse seve seve mutlulukları diyecekleri, gelecekleri gözüyle baktıkları o kırık dökük parçalar yığını karşısında yaşamın yapacağı ne vardır? Sonunda gençlerden her biri böyle bir sevgide sevdiği uğruna kendini yitirdiği gibi, sevdiğini de çıkarır elden, hatta belki sonradan seveceği pek çoklarını da.
Yabana atma bu aşkı , Ya içine at, ya bana :)
210 syf.
·
Puan vermedi
Hep ertelediğim bir kitaptı. Yeni bir kitap okumak için karar verme aşamasındayken anasayfamda karşıma çıktı aynı kitap: yaşamak! Kıymetli bir okurun incelemesi ile ikinci defa karşıma çıkmış oldu yani. Daha fazla ertelemeden başlayayım en iyisi dedim:) Bazen olur ya bir kitaba başladığınızda karmakarışık olaylar olur, sizi kitaptan soğutma
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201632,9bin okunma
Reklam
°•○● Hicbir silah atma hiçbir asıp kesme,seni içine battığın pislikten çekip çıkaramayacak
Sayfa 106 - Cem YayıneviKitabı okudu
Ne olursa olsun, hiçbir şeyi içine atma, ne varsa dök ortaya. Herkes payına düşeni alsın. Kimseyi hayatında tutmak için kendini yorma. Bırak birazda onlar senin hayatında kalmak için çabalasın.
Cenaze evlerini hiç sevmem. Kim sever? Yani kimse sevmez de galiba en çok ben sevmem. Bir yakınınız öldüğünde, hayatınızda ilk kez karşılaşacağınız insanlarla temas etmeye hazır olun. Sadece belli doğa şartları oluştuğunda ortaya çıkan tuhaf canlılar gibi birden evinizin çeşitli yerlerinde belirmeye başlarlar. Ölünün nesi olduğunuzu öğrendikten sonra, yakınlık dereceniz onlar için yeterliyse sürekli sizi bakışlarıyla kontrol etmeye çalışırlar. Bir acayiplik yapmayın, isyan çıkarmayın, kendinizi balkonlardan aşağı atmayın diye görevlendirilmiş kolluk kuvvetleri. Ağlamaya kalksanız “Ağlama, ağlarsan rahmetli çok üzülür,” diyerek sizi can evinizden vururlar. Ağlamasanız, “Ağla ağla açılırsın, içine atma,” derler. Ne yapacağınızı bilemeyip gülmeye başlarsanız, “Ay delirdi çocuk biri bunu okusun üflesin,” diyerek sürekli fısır fısır ağzını oynatan kadınlardan destek isterler. Böyle garip varlıklar. Kim olduklarını bilmiyorum. Tavuk olabilirler. Çünkü sürekli gıdaklıyorlar ve aslında ne demek istediklerini gerçekten anlamıyorum.
-gözyaşının lisanı
çıkar ağzındaki baklayı, diyecekler. bakla sevmem ki diyeceksin, her şeyden bi'habermişsin gibi. dilini mi yuttun, diyecekler. dil yutulur mu akıllım, diyeceksin. sonra yarım akıllı, deyip bırakacaklar peşini. yarım değil çeyrek, diye düzelteceksin. ardından çeyrek aklınla çekileceksin bir köşeye. bundan gayrı kimse sana soru sormayacak. baklayı da dilini de gamını da yutacaksın. içine atma, diyecekler zamanı gelince. içime nasıl atayım, diyemeyeceksin. çünkü temelli kesilecek sesin içine attıkların yüzünden. sözcükler dilinden dökülmeyince gözünden dökülecek. belki bir insanoğlu anlayacak yaşların konuştuğunu. gözyaşının dilini bilen biri... -gözyaşının dili mi olur akıllım?.. -olur tabii..
Reklam
A-Cezalandırmada Hâkim Prensipler
1-Cezâ, suçu önleyici mahiyette olmalıdır. Ağır suçlar için hafif cezaların verilmesi, bu maksadı bertaraf eder. Bu sebeple İslâm hukukunda, bilhassa bazı mühim suçlar için ağır cezâlar konulmuştur. Vâkıa bu cezaların tatbiki son derece zor şartlara bağlanmıştır ve İslâm tarihinde de nâdir infaz olunmuştur. Ancak cezaların ağırlığı, bahis mevzuu
Icine atma icin cöplük degil... Anlatmak; olanı görmek, duyguyu boşaltmaktır. Sorunlarını seni dinleyenler çözmezler zaten sonunda yine sen çözersin...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.