Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünyanın ilk Güzellik Yarışması Kaz Dağlarında Yapılmış. Mitolojide Afrodit, Hera ve Athena arasındaki Dünyanın İlk Güzellik Yarışmasının burada yapıldığını görürüz. Hikayeye göre Tanrılar, Thetis ile Peleus'un düğünü için toplandıklarında, düğüne davet edilmeyen Eris (Nifak), Athena, Hera ve Afrodit'in bulunduğu yere altın bir elma atar. Elmanın üzerinde "en güzeline" yazılıdır. Üç tanrıça arasında "en güzel benim" tartışması başlar. Zeus, en güzelin seçilmesinde hakem olarak İda Dağı'nda bulunan Paris'in görevlendirilmesini buyurur. Tanrıçalar, Paris'in önünde güzellikleriyle övünüp, ona armağanlar vaad ederler. Hera, Paris'e kendisini seçmesi durumunda evrenin krallığını; Athena savaşta yenilmezliği; Afrodit ise kadınların en güzeli Helena'nın aşkını vaad etmektedir. Bunun üzerine Paris, üç tanrıçadan en güzelinin Afrodit olduğuna karar verir ve altın elmayı ona verir. " Bu gün oradaydım, bizimkiler Kaz Dağları der, eski Yunanlılar İda Dağı, muhteşem bir doğası var ve halen bozulmamış nadide yerlerden. öyle mübarek bir suyu var ki, kayaların içinden fışkırmış buz gibi, içinde karpuz anında çatlar, içine kuran düşse eksiksiz okunur, pırıl pırıl cennetten çıkma bir su. Eskiden göçebe Türkmenlerin yazlığıymış oralar, yedi direkli meşhur türkmen çadırı konar, şenlikler başlarmış. Yaşar Kemal bir romanında çok iyi anlatıyordu, orada birkaç gün kalan anasından yeni doğmuş gibi olur. gam kasavet kalmazmış, hakikaten dedikleri kadar varmış."
Hüsmen, bir eliyle Poyrazın elini, ötekiyle Lenanın elini tuttu: "Gelin," dedi, "sonunda buldum işte, emeklerim boşa gitmedi." Onları balkona çıkardı, dağa doğru döndürdü: "Bakın, bakın dağ da orada. İda dağı."
Sayfa 156
Reklam
Selçuk Altun
Leman'ı ararken endişeliydim. Telefonu ve yorgun kalbim aynı anda titremeye geçtiler, sanki hakkımda bir hüküm duyacaktım. İnleyen bir kadın sesi duyunca sakinleştim, Leman hastaneden çıkmış, Kaz Dağları'nda kızının yazlığında dinleniyordu. Ağustos sonu İstanbul'a dönünce beni arayabilirmiş. Karımın sırdaşı tanrıça Kibele'ye adanan mitolojik İda Dağı'ndaydı, buna anlam yüklemeye üşendim. Sırrın açıklanması her halde üç hafta ertelenmişti, kazanılmış bir zaman diye ikirciklendim.
Sayfa 61 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yenilirsek İstanbul'a istese de, kimse dönemez... Çünkü payitaht düşmüş olur... Şartlar ne olursa olsun, düşman ne kadar kuvvetli olursa olsun, onları yenmek zorundayız. Başka çaremiz yok. Dünyada hiçbir ordu bizim kadar kazanmak mecburiyetinde kalmamıştır. Bu yüzden her türlü ayrıntıyı düşünüp ona göre hareket ediyoruz. Onlar son model silahlarla bize saldıracaklardır. Ama onlarda olan bizde, bizde olan onlarda yok. Her şey silah demek değildir. Silahı tutan elin yüreği de mangal gibi olmalı, yürek yoksa silahın pek bir ehemmiyeti yoktur. Ölümü göze almış bir insan korku duymaz. Etrafına bir bak. Asker ölümü bile hakir görüyor. Bu bizim için çok önemlidir. Ama ya onlar? Muhtemel bir savaşı turistik gezi gibi düşünüyorlar. Truva'yı Dardanos'u Annibalın mezarını merak ediyorlar. İda Dağı'nda av partisi düzenleyecek olmanın hayalini kuruyorlar. İstanbul'u yağmalayacaklarının rüyasını görüyorlar... Her şey onların tahmin ettiği gibi kolay olmayacak. Bir ordu savaşta zaferden başka bir şey düşündü mü peşinen yıpranmıştır. Böyle biline. Ne ki onlar da bunu yakında görecekler... Bu şeref, namus ve en önemlisi, iman mücadelesidir. Biz savaştan galip çıkmak zorundayız. Bunun aksini bile düşünmek istemem.
Sayfa 109Kitabı okudu
272 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Dört kitaplık serini sonuncusu da bitti. Yorum yapmayacağım. Üç kitap hakkında söylediklerimi yinelemem gerekecek. Sadece bu nedenle yorum yapmadığımın bilinmesini isterim. Büyük kalem, büyük usta Yaşar kemal... Edebiyat dünyamızın güneşi...Çağımız yazım dünyasının yıldızlarından birisi aynı zamanda. Övüncümüz... Bu kitap ile ilgili iki husustan
Çıplak Deniz Çıplak Ada
Çıplak Deniz Çıplak AdaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20182,469 okunma
Bir dağ bulunur burada, İda dağı adı, mutluydu bir zamanlar, ağacı suyu boldu, eskiyen her nesne gibi, şimdi unutuldu.
Sayfa 131 - Oğlak Klasikleri
Reklam
“Denizin orta yerinde düşkün bir ülke vardır’, dedi. ‘Girit’tir adı, kralı başındayken altın çağını yaşadı. Bir dağ bulunur burada, İda dağı adı, mutluydu bir zamanlar, ağacı, suyu boldu, eskiyen her nesne gibi, şimdi unutuldu. Vaktiyle Rhea güvenli diye beşik yapmıştı burayı oğluna, iyi gizlemek için onu, ''
Olympos'un bu üç önemli tanrıçası ise elmanın kime verileceğinin belirlenmesi için Zeus'a giderek hakemliğine başvururlar. Zeus, üç tanrıçayı da kırmak istemediğinden tarafsız kalmayı tercih ederek bu hakemliği bir ölümlünün yapması gerektiğini, İda dağında yaşayan Paris isimli bir Truvalı'nın en güzelin kim olduğuna karar verebileceğini
Sayfa 52 - Anonim yayıncılıkKitabı okudu
Bana öyle naklettiler ki, Dante, sen de doğduğun, havasını teneffüs ettiğin Florance’ı nifak ve fesadın yangınları içinde bulmuşsun; etlerinin tutuştuğunu duymuşsun; masum asırlarda tepelerinde saf kaynaklar, yeşil ormanlar bulunan İda dağının ifritler tarafından kurulduğunu işitmişsin; büzülüp çekilen derilerinin ıztırabı içinde
memleket gorgo felaketiyle altüst olurken biz orgcu sevgilimle birlikteyiz ben hala anlamamış durumdayım tuhaf insanlar olduğunu bu dünyada biliyorsunuz asıl anlatmak istediğim tuhaf bir erkekti ama bu tuhaf erkeği ancak böyle anlatabileceğim size bugün benim için bir parti veriyor bümin-i mümin ida dağı peçekuş manastırı'nda sürpriz bir kutlama partisi bu sevgili eşim yanından ayıramadığı orguyla 365 gün sonra birlikteliğimizin birliktelik dedim ama birlikte sayılır mıydık tam bilemeyeceğim ucu sivri kahverengi ayakkabılı bir ağaç benim eşim
Reklam
Bir gün, Herakles çok susamış ve İda dağının ( Kaz dağı ) eteğini kazmış, işte o zaman Skamandros ( Küçük Menderes ) akmaya başlamış. Onun suyunda ay ışığında yıkanan kadınların saçları altın sarısı olurmuş. Troya bölgesinin bütün kızları gerdek gecesi arifesinde Skamandros nehrinde yıkanırlarmış...
Susar benim bin çiçekten toprak kokulu güzelim Anadolu'm. Susar insan.Oysa İda Dağı'ndan esen ılgın rüzgarların milyonlarca sahibi var.
Yunan İhtilali'nin birinci yılını doldurduğu 1 822'de doğan Heinrich Schliemann, yoksul bir papaz olan babasının kendisine yedinci doğum yıl dönümünde hediye ettiği Resimli Dünya Tarihi aracılığıyla Troya'yla tanıştı. On yaşına girdiğinde bu defa kendisi, babasına Noel armağanı olarak Troya Savaşı'nın belli başlı olayları ve Odysseia ile Agamemnon'un maceraları üzerine yazdığı bir yazıyı veriyordu. Schliemann'a 8 Troya'dan İda Dağı 'na Troas'ta Yolculuk "maceraperest" dememiz boşuna değildir. O, on dört yaşında bakkal çırağı, 19 yaşında Venezüella'ya giden bir gemide miçodur. Geminin batması üzerine denizcilikten vazgeçer ve Amsterdam'da büro uşağı olur. İki yıl içinde Fransızca, Felemenkçe, İspanyolca, Portekizce ve İtalyanca öğrenir. Yirmi dört yaşında öğrendiği Rusça, firmasının temsilcisi olarak onu Petersburg'a sürükler. Bir yıl sonra kendi işini kuran Schliemann, kısa süre içinde hayallerini gerçekleştirecek zenginliğe ulaşır. Ticareti bırakıp Avrupa, Mısır ve Suriye'yi içine alan geziye çıktığında otuz altı yaşındadır.
Sayfa 8 - Say Yayınları
119 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.