2006 yılında Afganistan'da Abdul Rahman, Hristiyanlığa geçmek suçundan ölüm cezası almıştır. Birisini öldürmüş müdür, birisinin canını yakmış mıdır, herhangi bir şey çalmış mıdır, herhangi bir şeye zarar vermiş midir? Hayır. Yaptığı tek şey fikrini değiştirmekti. Kendi içinde ve başkalarına duyurmadan fikrini değiştirdi. Ülkesinin iktidar partisinin hoşuna gitmeyen bazı düşünceleri aklında bulundurmuştur. Ve bu, unutmayın ki, Taliban'ın Afganistan'ı değil, Amerika önder- liğindeki koalisyonun "özgürleştirdiği" Hamid Karzai'nin Afganistan'ıdır. Sonunda Bay Rahman idamdan kurtuldu, ama sadece akıl hastası olduğunu söylediği ve şiddetli uluslararası baskı yapıldığı için. Şimdi İslami görevlerini yerine getirmeye hevesli dindar bağnazlar tarafından öldürülmemek için İtalya’ya sığınmaya çalışmaktadır. İnancından dönme suçuna karşı idam cezası hâlâ “özgürleştirilmiş” Afganistan'ın anayasasında bulunan bir maddedir.
Ölüm Cezası
Çarmıh darağacının yerini alacak. Hepsi bu.
İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ölüm Cezası
Hakimin kadife pençesinin altında celladın tırnakları hissedilir.
İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Şimdi tutsağım. Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var: Ölüm cezası!
İstiklal Mahkemeleri aslen Kurtuluş Savaşı'nda ordudan fi­rar edenleri hızla yargılamak üzere kurulmuştur. 1920 ila 1922 arasında 3.881 ölüm cezasına kararı vermiş, idam hükümlerin­ den 2.827'si başka cezalara çevrilmişlerdir (Ergün Aybars). Ha­ fif ceza sayısının 40 bini aştığı belirtilir. Daha ağır kolektif ceza­ lara da rastlanmıştır; örneğin hanenin yakılması, aileden başka bir erkeğin askere alınması, firarinin bütün köyünün veya sem­ tinin belli bir para cezası ödemesi gibi. Suç birkaç kere tekrar­ landığında ölüm cezası ateşli silahla veya alenen idam yoluyla uygulanmaktaydı.
Ölüm cezası siz halk için değil, bakan olabilecek biz vekiller için kaldırıyoruz. Giyotin mekanizmasının üst sınırları ısırmasını istemiyoruz. Onu parçalıyoruz. Bu durum herkesin işine gelirse ne iyi; ancak biz sadece kendimizi düşündük.
Reklam
Kabir: Ahirete inanmayan ehli inkar ve delalet içinde bir idam-ı ebedi kapısı...Yani: Hem kendisini hem bütün sevdiklerini idam edebilecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için cezası olarak aynını görecek bu iki şık bedihidir, delil istemiyor, göz ile görünür. Madem ecel gizlidir; her vakit ölüm başını kesmek için gelebiliyor ve genç ihtiyar farkı yoktur. Elbette daima gözü önünde öyle büyük dehşetli bir mes'ele karşısında bir çare insan; o idam-ı ebedi o dipsiz nihayetsiz haps-ı münferidden kurtulmak çaresine aramak ve kabir kapısını bir alem-i bakiye, bir saadeti ebediyeye ve alem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes-elesidir.
Tek düşüncem,tek inancım, tek gerçekliğim var: ölüm cezası!
Onun bakışları altında sıçrayarak uyandığımda, -Yok canım, sadece bir rüya! - Unut gitsin! diyor, etrafımı saran korkunç gerçeğin, hücremin ıslak ve nemli döşeme taşlarının, gece lambamın solgun ışığının, giysilerimin kaba kıvrımlarının, fişekliği zindanın parmaklığının arasından parıldayan askerin iç karartıcı suratının üzerinde yazan o lanetli düşünceyi görmek için ağır gözkapaklarımı aralamama fırsat vermeden bir sesin kulağıma: - Ölüm cezası! sözlerini fısıldadığını duyar gibi oluyorum.
Sayfa 2 - İş bankası kültür yayınları XXXV. BasımKitabı okudu
Ölüm cezası ! İşte beş haftadan beri beni varlığıyla donduran , ağırlığıyla ezen bu tek düşünceyle yaşıyorum .
Reklam
Gerçekten de toplumu budamak, dallarını koparıp , kellesini uçurmak gibi gelen devrimlerin insan kanına doydukları nadir rastlanır, ölüm cezası ellerinden kolayca bırakmadıkları bir bıçaktır.
İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Şimdi tutsağım. Bedenim bir zindanda demirlere bağlı; zihnim korkunç, kanlı, karşı konulmaz bir düşüncenin esiri! Tek düşüncem, tek inancım, tek gerçekliğim var: Ölüm cezası!
Yargılayanlar mahkûm edenler ölüm cezasının toplumdan kendisine zarar veren ve daha sonra da zarar verebilecek olan birini uzaklaştırmanın önemi nedeniyle gerekli olduğunu söylüyorlar. Sadece bu söz konusu olsaydı, müebbet hapis cezası yetecekti. Öldürmek neye yarar? Hapishaneden kaçılabileceğini söyleyerek itiraz edeceksiniz, öyle değil mi? Nöbetçileriniz görevlerini iyi yapsınlar. Demir parmaklıkların sağlamlığına güvenmiyorsanız, hayvanat bahçelerini açmaya nasıl cesaret ediyorsunuz?
önsöz-sayfa xixKitabı okudu
Dar ağacının devrimlerin yok edemediği tek anıt olduğunu söylemiştik. Gerçekten de topluma budamak, dallarını koparıp, kellesini uçurmak için gelen devrimlerin insan kanına doyduklarına nadir rastlanır, ölüm cezası ellerinden kolayca bırakmadıkları bir bıçaktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.