_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
SCUM' ın tezi ve dayandığı fikir
Tamamen benmerkezci, ilişkilenmekten, empati kurmaktan ya da özdeşleşmekten âciz olup engin, istilacı ve yaygın bir cinsellikle dolmuş olan eril, fiziksel olarak edilgendir. Kendi edilgenliğinden nefret eder, o yüzden de bunu kadınlara yansıtır ve erili etkin olarak tarif eder, sonra o olduğunu ispatlamaya ("bir Erkek olduğunu ispatlamaya") koyulur, Bunu ispatlama çalışmalarındaki temel aracı düzmektir (Koca Çüklü Koca Erkek Koskoca Bir Malı Götürüyor). Bir hatayı ispatlamaya çalıştığı için bunu tekrar tekrar "ispat etmek" zorundadır. O yüzden düzmek, edilgen olmadığını, kadın olmadığını ispat etmek için biçare ve zoraki bir çabadır ama o edilgendir ve bir kadın olmayı ister. Yarım kalmış bir dişi olarak eril, ömrünü kendini tamamlamaya çalışmakla, dişi olmaya çalışmakla geçirir. Bunu, sürekli olarak dişiyi aramak, onunla kardeş olmak ve birlikte yaşayıp içinde erimek suretiyle yapmaya çalışır. Bütün dişi özelliklerinin kendisinin olduğunu iddia eder -duygusal kuvvet ve bağımsızlık, güçlü olmak, dinamizm, kararllık, soğukkanlılık, nesnellik, iddia sahibi olmak, cesaret, bütünlük, canlılık, yoğunluk, kişilik derinliği, şahanelik vs.- ve bütün eril özellikleri kadınlara yansıtır -kibir, hoppalık, saçmalık, zayıflık vs. Gerçi şunu teslim etmek gerekir, erilin dişi üzerinde parlak bir üstünlük alanı vardır; halkla ilişkiler. (Milyonlarca kadını, erkeklerin kadın ve kadınların erkek olduğuna ikna etmek gibi parlak bir işin üstesinden gelmiştir.)
Reklam
Şimdi bir an için insanların aptal olmadığını farz edelim. (Aslına bakılırsa insan için böyle bir şey söylemek imkânsızdır, hiç olmazsa şu sebepten: İnsanı aptal kabul edersek kime akıllı diyeceğiz?) Ama insanoğlu aptal olmasa bile dehşetli nankördür. Nankörün nankörüdür. Hatta bana göre en uygunu, insanı iki ayaklı nankör bir mahlûktur diye tarif
İngilizler, kendilerini aklamak istediklerinde Hindistan'ın siyasi bir­liğini sağlamasını kendilerine borçlu olduğu iddiasını ileri sürerler. İngilizlere göre 'Hindistan'ın' yekpare bir ülke olarak ortaya çıkması kendileri sayesindedir {şimdi üçe bölünmüş olsa da İngiliz idaresindey­ken bütündü). Sürekli birbirleriyle savaşan
Manastırın Avlusundan Laboratuvara
Bir zamanlar Dalai Lama'ya, bir rahip ve alim olarak ne­ den bu kadar çok ilime ilgi duyduğunu sormuştum. Kendi­ sine göre, Budizm ve bilimin dünyaya bakış açılarında bir­ birleriyle çelişen bir taraf yoktu; amaçları aynıydı: gerçeği aramak. Ama bu sona ulaşmak için seçtikleri yollar farklıy­ dı. "Budist eğitiminde gerçeği araştırmak çok
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
Reklam
_Laiklik, medeniyettir. _Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum. _Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az
_Metafizik, var olanı olduğu gibi zihne tekrar kazandırmak için var olanın ötesini araştırmak demektir. _Metafizik, insanın tabiatına aittir. O, mevcudiyetin içinde esaslı bir andır: Bizzat mevcudiyettir. İnsan varlığı, hiçliğin içine dalmış bulunduğu takdirde ancak var olanla temasa geçebilir. Var olanı aşan hamle mevcudiyetin özünde meydana
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
Her iddia ispat ister, büyük iddialar ise büyük ispatlar gerektirir. ‘Ben Müslümanım’ demek, hayattaki en büyük iddiadır. … İddiamızın ispatı, imanımız için ödediğimiz bedelle orantılıdır.
Reklam
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
Ertesi gün, Küçük Paskalya Yortusu Pazarı'nda (24 Mayıs 1 254), saraya götürüldüm. Yüksek memurlar da geldiler. Bunlardan biri Han'ın sakisi olan bir Moğol, diğerleri ise Müslüman'dı. Möngke'nin arzusuyla bana, neden geldiğimi sordular. Bunun üzerine daha önce verdiğim cevabı verdim ; yani aslında Sertak'a geldiğimi, ondan
Her iddia ispat ister. Kulluğun ispatı ise hayatı kulca yaşamaktır. Kuru söz ve düşünceyle Rahman’a kul olduğunu, Rahman’ı sevdiğini düşünenler sadece kendini kandırmış ve kendine zulmetmiş olurlar.
Sayfa 49 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Felsefeye daldığım için affedin aziz okuyucularım. Ne yaparsınız, kırk yıllık yeraltı hayatı, dile kolay! İzin verin, biraz da hayal kurayım. Bakın efendim: Aklı takdir etmemek mümkün değil tabii, ama onun kendi çerçevesini hiçbir zaman aşamadığını, insanın yalnız kafa ihtiyaçlarına cevap verebildiğini de kabul etmek lazım; halbuki arzu, aklı da,
Her iddia ispat ister. Kulluğun ispatı ise hayatı kulca yaşamaktır. Kuru söz ve düşünceyle Rahman’a kul olduğunu, Rahman’ı sevdiğini düşünenler sadece kendini kandırmış ve kendine zulmetmiş olurlar.
Sayfa 49 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.