"Kim haklı , Idealistler mi materyalistler mi? "
Sayfa 10 - ÖtekiKitabı okudu
Öte yandan, Prag'a ve orada yaşadığım ölümcül günlere sık sık dönerim. Kentime kavuştum. Yalnız, bazı bazı, ekşi bir hıyar ve sirke kokusu gelip kaygımı uyandırır. Vicenza'yı düşünmem gerekir o zaman. Ama ikisi de değerlidir benim için, ışık ve yaşam aşkımı o anlatmak istediğin umutsuz deneyime olan gizli bağlılımğından pek ayıramam. Anlamışsınızdır, ben seçmeye boyun eğmek istemiyorum. Cezayir kentinin dışında, kapıları kara demirden küçük bir mezarlık vardır. Sonuna kadar gidildi mi, vadi görünür, vadinin ardında da körfez. Denizle birlikte göğüs geçiren bu sunu karşısında uzun uzun düşlere dalınabilir. Ama insan geldiği yoldan geri dönerken, bakımsız bir mezarda, "Tükenmez üzüntüler" diye bir yazı bulur. Bereket versin, idealistler var da her şeyi yoluna koyuyorlar.
Reklam
Her Müslüman ülkenin önündeki alternatif çok nettir: Ya diğer Müsluman ülkelerle birlik tesis ederek mevcudiyet, kalkınma ve kudretlerini garanti altına alarak her türlü problemle yüzleşecekler ya da her geçen gün daha da geride kalarak zengin yabancılara bağlı hâle gelecekler. İçinde bulunduğumuz tarihi an, bu birliğe yeni bir boyut kazandırıyor. Bu birlik artık sadece idealistler ve basiret sahiplerinin güzel temennileri değil, günümüz dünyasında bir gereklilik ve ihtiyaç, itibarını muhafazanın bir şartı ve mevcudiyetini sürdürebilmenin kaidesi haline gelmiştir. Her ne sebeple ya da saikle olursa olsun, mevcut parçalanmışlık hâlini destekleyenler pratikte düşmanın tarafında yer almaktadırlar.
Dede: "İmkânlar hayallerine, emellerine, rüyalarına yetişemiyordu. Bütün büyük idealistler gibi o da bunun acısını yaşamaktaydı."
Sayfa 93 - Bilgi Yayınevi, Ankara, 13. Basım: Kasım 2017Kitabı okudu
"Ama insan geldiği yoldan geri dönerken, bakımsız bir mezarda, 'Tükenmez üzüntüler' diye bir yazı bulur. Bereket versin, idealistler var da her şeyi yoluna koyuyorlar."
Diğer yandan, en çok ızdırap çeken ve hayat fakiri olanlar, düşünürken ve hareket ederken, en çok -bugün adına insanlık dediğimiz- yumuşaklığa, huzura ve iyiliğe, belki de bir Tanrı’ya, aslında sadece hastalar için var olan bir Tanrı’ya, bir Mesiye ihtiyaç duyarlar ve aynı zamanda mantığa, aptallar tarafından bile anlaşılabilecek, var olmanın somut anlaşılırlığına-“idealistler”- ve “güzel ruhlar” gibi tipik “özgür ruhlar” hepsi soysuzlaşmışlardır- yani kısaca aptallaşmaya izin veren iyimser Ufuk’un sıcak, korku önleyici belirli darlığına ve kuşatmasını gereksinim duyarlar.
Reklam
"Bir hareket ne kadar çok makam tesis eder ve mevki dağıtırsa o kadar daha düşük nitelikteki kişileri kendine çeker ve sonunda bu siyasi askıntılar başarlı bir partiyi öylesine sarsarlar ki, başlangıçtaki hareket, artık ilk idealistler tarafından tanınmayacak hale gelir... Bu durumda hareketin amacı kaybolmuştur." Hitler
Bereket versin, idealistler var da her şeyi yoluna koyuyorlar.
Tüm idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden önce dünyanın diğer davalarından üstün olduğunu düşünür. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması için bu davanın diğer girişimlere gerekli olan aynı pis kokulu gübreye ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler.
Reklam
Ama insan geldiği yoldan geri dönerken, bağımsız bir mezarda, "Tükenmez üzüntüler" diye bir yazı bulur. Bereket versin, idealistler var da her şeyi yoluna koyuyorlar.
İdealistler,dünya nesnel bir gerçek değil,öznel bir gerçektir derler Materyalistler ise dünya nesnel bir gerçektir derler .
bakunin
Kendine yeten ve tamamen egoistçe olan üstün, tanrısal bir özgürlük adına bu etkiden [toplumsal çevrenin etkisinden] kaçmayı istemek varolmamayı istemektir... İdealistler ve doğaüstücüler tarafından çok övülen bu kötü şöhretli bağımsızlık ve bu anlamda tasarlanan bireysel özgürlük, sadece bir hiçliktir.
Sayfa 361Kitabı okudu
… memleketi kurtarmak ateşi içinde bulunan bu gâfil idealistler, masonluğun beynelmilel yardımcı nüfûzundan faydalanalım derken bu ocağın Yahûdi menfaatlerinin kalesi olduğunu bilmeden, içine düşmüş kimselerdir.
Sayfa 289Kitabı okudu