Hatice Önder

Hatice Önder
@idilhatice
Günler hep aydın olsun! Okumak boş zaman aktivitesi değildir. Okumak zamanı anlamlı kılar. Onun her dakikasını keyifli hale getirir.
228 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Öğretmenlik mesleğinin başında olanlara ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerine tavsiye edebilirim. Yazarın branşı Din Kültürü olunca örnekler de bu branşla sınırlanmış. Keşke bu bilgi arka kapakta verilseydi. Yine de eğitime, öğretime ve sınıfa dair güzel örnekler de vardı kitapta.
Kırk Dakika Koridoru
Kırk Dakika KoridoruHüseyin Akın · Şule Yayınları · 202051 okunma
Reklam
556 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Emile Zola
Emile Zola
, maden ocaklarının derinliklerinde karanlık bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Maden işçilerinin nasıl zor şartlarda çalıştığına tanıklık ediyoruz. Onların aldıkları ücret ancak karınlarını doyurmaya yeter. İş verenlerin bahanelerle kestikleri paralar da cabası. Bütün bunlar kaçınılmaz olan grevi de beraberinde getirir. Maheuler de greve katılan ailelerden biridir. Yedi çocuk, anne, baba ve bir de yaşlı dede bir arada yaşamaktadır. Kitap Etienne'ın bu maden şehrine gelip ocakta işe başlamasıyla başlıyor. Bölgede kendisini sevdiren Etienne, Maheu ailesinin evinde kiracı olarak kalır. Çalışma şartlarının zorluğuna ücret kesintileri de eklenince greve öncülük eder. Grev başarılı olabilecek mi? İşçi ve iş veren arasındaki uçurum kapanabilecek mi? Emeğin sömürüldüğü, kentsoylular alabildiğine zenginleşirken yoksulun daha da çok yoksullaştığı adaletsiz düzene çığlık niteliğinde bir roman. İyi okumalar.
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,7bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
'ı bugüne kadar hikayeleri ve çocuk kitaplarıyla tanışmıştık. Bu kez karşımıza bir romanla çıkıyor. Aslında her cuma aile yemeğinde bulunan kişilerin hikayelerini anlatmış diyebilirim. Hikayeci yönü ağır basmış anlaşılan. Üç erkek kardeş(Emin, Ethem, Ekrem)... Her hafta birinde toplanılıp yenilen yemekler... Aile gibi görünen ama aile olmayı beceremeyen bir topluluk... "Bazen yirmi dört saate gereğinden fazla şey sığıyor." diyor Ethem. Kitap bir cuma öğle saatlerinde başlıyor ve cumartesi bitiyor. Karakterler, tek tek dilleri döndüğünce kendi pencerelerinden olayları, duygu ve düşüncelerini anlatıyor. Emin, Ethem, Ekrem ; üç gelin(Hülya, Nurten, Sevgi)anne Mürüvvet ve baba Kazım. Her biri ayrı hikaye... Yazar Türk toplumunu iyi gözlemlemiş, ortaya da güzel bir roman çıkmış. Severek bir çırpıda okunabilecek bir kitap. İyi okumalar...
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,733 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap şu beş hikayeden oluşuyor: Git İvan'a Söyle İki İhtiyar Mum Cehennemde Raks Bir Gencin Dramı "Git İvan'a Söyle" ve "Cehennemde Raks" hikayeden ziyade masal gibiydi. Benim en sevdiğim hikaye ise hacca gitmek isteyen iki ihtiyarı konu alan "İki İhtiyar" hikayesi oldu. Tolstoy 'un eserlerinin en sevdiğim yönü ders verici nitelikte olması. Kıssadan hisse dedikleri türden eserler kaleme alıyor. İyi okumalar.
Kısa Hikayeler
Kısa HikayelerLev Tolstoy · Halk Kitabevi · 2021455 okunma
99 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Mehmet Çelebi'nin sefir olarak gittiği Paris yolculuğunu ve orada gördüklerini kaleme aldığı bir eser. Osmanlının Batı'yı tanıması bu eserle olmuştur denilebilir. Fransa da Mehmet Çelebi sayesinde Osmanlıyı tanıma fırsatı bulmuştur. Kah kara yoluyla kah kanal üzerinden yaptıkları yolculukla Paris' e ulaşan Çelebi ve maiyeti veba salgını nedeniyle kırk gün karantinada bekletildikten sonra kralla görüştürülür. Tahtta Çocuk Kral denilen XV. Louis vardır. (11 yaşında) Çelebi özellikle Paris'in sanatına ve miimarisine hayran kalır. Sarayları, havuzları, eczane ve hastaneleri, rasathaneyi, imalathaneleri gezip notlar almış; bilimlerinde yararlanmaya çalışmıştır. Operadan çok etkilenir. Sokaklardaki kadınların çokluğu, Osmanlıda görmeye alışık olmadığı için onu şaşırtır. Onu en rahatsız eden şey ise yemek yerken seyredilmektir. Binlerce kişi etraflarında toplanıp onları izler. Paris'teki son zamanları Ramazan ayına denk gelir. Bu kez de hem yemek yemeleri hem de teravih namazı kılışları seyir konusu olur. Kadınlar gösterişli kıyafetler içinde sanki bir tiyatro sahnesi izler gibi onları izlemektedir. Dili orijinaline yakın tutulmaya çalışılmakla beraber anlaşılır. Bol resimli, bir çırpıda okunabilecek bir kitap. İyi okumalar.
Paris'te Bir Osmanlı Sefiri
Paris'te Bir Osmanlı SefiriYirmisekiz Mehmet Çelebi · İş Bankası Kültür Yayınları · 2016660 okunma
Reklam
308 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitap kralcı olduğu gerekçesiyle apoleti sökülüp mahkum edilen Yüzbaşı Selim Pusat'ın ruh halini anlatıyor. Üç yıl hapis yatan Selim, çıktıktan sonra hayatla neredeyse tüm bağını koparmış, evden pek çıkmayan, insanlardan tiksinen melankolik bir karakterdir. Bir lisede edebiyat öğretmeni olan eşi Ayşe de kocasının mahkumiyet sürecinde açığa alınmış, zorlu günlerden geçmiştir. Selim'in hayatla kurduğu bağlardan biri de kendisiyle birlikte mahkum edilen, hapisten çıktıktan sonra intihar eden arkadaşı Şeref'tir. Selim, her gün arkadaşının mezarını ziyaret etmektedir. Görevine geri dönen Ayşe, eşini hayata bağlamak için elinden geleni yapar. Selim'i "Işık Kızlar" dediği son sınıftaki üç öğrencisiyle tanıştırır. Selim ise o günden sonra içlerinden Güntülü'yü bir türlü aklından çıkaramaz. Kendisinden yirmi beş yaş küçük olan bu kıza karşı hisleri onu daha da bunalıma sokar. Kitapta gerçekle hayalin birbirine girdiği olaylar da yer alır. Zaman zaman hangisi gerçek hangisi düş karıştırmaya başlarız. Hayatı askerlik olan ondan başka her şeyi küçümseyen Selim, hayata tutunmayı başarabilecek mi? İçinde beslediği duyguları yenebilecek mi? İyi okumalar...
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202126,7bin okunma
242 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Yazar, şair, ressam gibi sanatçıların edebi kaygılarına, diğer yazarların görüşleri ve eser eleştirilerine, zaman zaman gündelik hayatlarıyla ilgili ayrıntılara, onların maddi kaygılarına tanıklık ediyoruz. Bu mektuplar bir nevi sanatçılar arasındaki bilgi alışverişi aynı zamanda. Birbirlerine karşı yaptıkları eleştiriler yapıcı ve dozunda. Eserde Yaşar Nabi 'ye yazılan mektuplar daha fazla yer alıyor. Bunda da onun "Varlık" derisinin kurucusu olmasının payı büyük. Bu dergi edebiyatımıza birçok yeni sanatçıyı da kazandırmıştır.
Güzel Yazılar - Mektuplar
Güzel Yazılar - MektuplarKolektif · Türk Dil Kurumu Yayınları · 201775 okunma
376 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Dostoyevski 'nin hayatından izler taşıyan bu kitap, Rus romanlarında sıklıkla duyduğumuz Sibirya'ya sürgün edilen kürek mahkumlarını ve onların yaşantılarını da tanımamızı sağlıyor. Dostoyevski de dört yıl kürek ve altı yıl sürgün cezasına çarptırılmıştır. Kuşkusuz onun bu deneyimi sayesinde de oldukça tatmin edici bir eser ortaya çıkmış. Kitabın baş karakteri Aleksandr Petroviç, on yıl ceza alıp Sibirya'ya gönderilen bir mahkumdur. Oradaki izlenimlerini, özellikle tüm ayrıntılarıyla hatırladığı birinci yılını anlatır. Zira ilk yıl o koşullara uyum sağlamak zor olmuştur. Hapishaneye gelişi, çalışma koşulları, edindiği arkadaşlıklar, hapishane yönetiminin tutumları, mahkumların yemekleri, kıyafetleri, oradaki hayvanlar, kutlanan bayramlar, Sibirya'da yaz ve kış ayları, koğuş, hamam gibi hapishaneye dair birçok ayrıntıya yer verir. Hristiyan 'ı, Müslüman' ı, Yahudi'siyle birçok farklı inanıştan ve kültürden insanın bir arada kaldığı bir yerdir burası. Kitap Petroviç'in hapishaneden çıkıp özgürlüğüne kavuşmasıyla sona erer. Çok sürükleyici, olay örgüsünün olduğu bir kitap beklentisine girmeden okunmalı. İyi okumalar...
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,4bin okunma
408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Avrupa'nın Merkezinde Yahudi Soykırımı
Auscwitz Toplama Kampı'ndan Dita Kraus' un hayatını anlatan bir kitap. Dita, 9 yaşından 15 yaşına kadar çeşitli kamplarda hayat mücadelesi verir. Terezin kampından sonra anne ve babasıyla Auschwich kampına getirilen Dita çok zorlu koşullarda yaşamını sürdürür. Açlıkla, soğukla, tifüsle, bitlerle, pisliklerle savaşıp hayatta kalmak hiç de kolay değildir. Altı buçuk milyon Yahudi'nin katledildiği soykırımı anlatan çok kitap okudum. Yaşanan kötü koşullara aşinaydım. Buna rağmen her seferinde etkilenmemek mümkün değil. Bu kitabı diğerlerinden farklı kılan ise o kamptaki 31.blok . Avrupalılara iyi bir izlenim vermek için açılan bir okul burası. Kitap ve kalemlerin olmadığı bir okul. Ancak Alman asıllı bir Yahudi olan blok sorumlusu Fredy Hirsch çeşitli imkanlarla elde ettiği sekiz kitabı buraya sokmayı başarır. Bu kitapların sorumluluğunu ise Dita'ya verir. Görevleri arasında bu kitapları korumak, dağıtımını yapmak ve yıpranan kitapları tamir etmek de vardır. Elbisesinin içine diktirdiği gizli bir ceple bu kitapları dikkat çekmeden dağıtır. Kütüphaneye katılan ayaklı kitaplarla(Yahudi öğretmenler çocuklara hikayeler anlatır) kampa katlanmak daha kolay olur. Tanrı'nın varlığının sorgulandığı bir kamptır Auschwich. İşkenceler, iş gücünden yararlanılamayanların gönderildiği gaz odaları, ölenlerin krematoryumlarda yakılması, yakınlarını kaybetmenin acısı, ölenlerin atıldığı çukurlar... Kitap bütün bu şartlarda bile umudunu kaybetmeyenlerin öyküsü...
Auschwitz Kütüphanecisi
Auschwitz KütüphanecisiAntonio González Iturbe · Pegasus Yayınları · 20201,826 okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Batı'nın İslam' a, İslam 'ın ise Batı' ya bakışını anlatan güzel bir kitap. İki tarafın da önyargıları dile getirilmiş. Özellikle Batı'nın İslam' ı şiddet, terör olayları ve cinsellik(birden fazla kadınla evlilik) olarak gördüğü ifade edilmiş. Anlatılanlar yazarın kendi görüşü ve tarihten örneklerle zenginleştirilmiş. Anlatım olarak da sıkmayan, okurken yormayan bir kitap. İslam ve Batı birbirini zaman zaman olumlu etkilemekle beraber aralarındaki çatışmanın günümüze kadar geldiğini söylemek de yanlış olmaz. İyi okumalar...
İslam ve Batı
İslam ve Batıİbrahim Kalın · İsam Yayınları · 20191,342 okunma
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Kitap bize Yozo'nun ağzından Dazai'yi anlatıyor. Yazarın hayatıyla paralellik göstermekle birlikte kitap için, hayatının anlatımı diyemeyiz. Bunu kitabın sonuna eklenen yazarın hayatı ve kitapla karşılaştırmalı anlatımından anlıyoruz. Yozo'nun intihar girişimleri, önce içkiye ardından morfine olan bağımlığı, kadınlarla ilişkileri, akıl hastanesinde yatışı... Hepsi Yozo'nun hayatla başa çıkamayışı aslında. İnsanlarla , kendisinin "soytarım" diye nitelediği bir maskeyke bağ kurar. Kendi gibi olduğunda insanlar onu sevmeyecektir. Yozo çoğunlukla içinden geldiği gibi davranamaz. Davrandığında da zaten insanlar onu ciddiye almaz. Akıl hastanesinde yatarken ise artık kendisini yarım insan olarak görür ve insanlığını yitirdiğini dile getirir. Kitabın kapağı çok iç açıcı ,çok hoş. Ancak içeriğiyle büyük bir tezatlık olduğunu söyleyebilirim. İyi okumalar...
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202332,9bin okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yasaların Dokunamadığı Suçlular Cezalandırılmalı mı?
On kişi Asker Adası'na mektuplarla davet edilir. Kitap, bunlardan sekizinin ada yolculuklarıyla başlıyor. Adaya geldiklerinde onları evin uşağı ve onun eşi olan aşçı karşılar.Ev sahipleri ise ortada yoktur. Hepsinin odasında "On Küçük Asker" tekerlemesinin yazılı olduğu bir tablo asılıdır.(Misafirlerin ölümü sırasıyla tekerlemede yazılı olan ölüm şekliyle gerçekleşir) Oturma odasında ise on küçük asker biblosu vardır. Bu on kişi rastgele seçilmemiştir. Akşam yemeğinde dinledikleri kaset sayesinde hepsinin belli kişileri öldürmekle suçlandığını öğreniriz. Bu on kişi yasaların dokunamadığı suçlulardır. İlk gece içlerinden biri ölür (öldürülür). Onun ölümüyle biblolardan biri de eksilir. O günden sonra evin konukları sırayla ölmeye ve biblolar da teker teker eksilmeye başlar. Adadan çıkmak ise imkansızdır. Katil bu on kişiden biri mi yoksa adada ustalıkla saklanan bir başkası mı? İçlerinden kurtulan olabilecek mi? Ustalıkla yazılmış bir kurgu. Katili tahmin etmek ise imkansız.
On Kişiydiler
On KişiydilerAgatha Christie · Altın Kitaplar · 202132bin okunma
540 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kitap, tarımda traktörün kullanılmasıyla birçok aile gibi işsiz kalan Joad ailesinin Salisav'dan Kaliforniya'ya göç edişini anlatıyor. Benzinin yiyecek kadar önemli olduğu günler... Göç için hazırlananların eşyalarını yok pahasına alan fırsatçılar... Yolculuğun zorlukları; yolda ölenler, terk edenler, kendini feda edenler... Toprak sahiplerinin ucuz işçi çalıştırmak için çevirdikleri üçkağıtlar... Sosyal sınıf farklılıkları... Haksızlığa direnenler... Joad ailesi gittikleri yerde aradıklarını bulabilecekler mi? Aile bir arada kalmayı başarabilecek mi? İşsizlik ve açlıkla nasıl mücadele edecekler?
John Steinbeck
John Steinbeck
'ten yine muhteşem bir eser.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · İletişim Yayınevi · 202135bin okunma
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Dikkat! Açken Okumayınız!
İnsana açlığı iliklerine kadar hissettiren bir kitap. Yazar önsözünde kitabı açken okumamamızı tavsiye etmiş, zira tokken bile kendinizi aç hissettirme gücüne sahip. Kitabın baş karakteri yazar olma çabasında. Gazetelere yazılar vererek geçinmeye çalışır. İş bulamadığı için de sık sık aç kalır. Zaman zaman barınma sıkıntıları da bunu takip eder. Günlerce yaşadığı açlık sonrasında yediklerini ise midesi kaldırmaz. Açlığını yatıştırmak için ağzına talaş atar, ceketinin iç cebini kemirir. Beni en çok etkileyen yer ise kasaptan köpeğime vereceğim diye bir kemik parçasını alıp tenha bir yerde ondaki et parçalarını kemirmesiydi. Yaşadığı açlık onu sık sık ölümün eşiğine getirir. Onun bu kadar aç kalmasının en büyük sebebi ise işsizlik değil gururudur. Her şeyi bu kadar gurur yapmasa bu denli aç da kalmayacaktı. Kitabın adı "Gurur ve Açlık " olsa yeridir. Kitap kısa bir süre önce okuduğum
Martin Eden
Martin Eden
kitabıyla benzerlikler taşıyor. Ancak bu kitabı okuduktan sonra görüyorum ki Martin Eden, çok daha şanslıymış.
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Say Yayınları · 198227,6bin okunma
456 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kitap Seher'in Santiago Hac yolculuğuna çıkma fikriyle başlıyor. Tek başına planladığı bu yolculuğa yakın arkadaşı Ogo(Oğuz) da katılır. Portekiz 'den başlayıp İspanya' da son bulacak olan bu yürüyüş 100 km'lik bir yoldur. Seher, bu yürüyüşün ardından dünyanın sonu Finisterra'ya gidip söz verdiği Kader'le buluşmayı planlamıştır. Günler süren yolculuk boyunca hem yürüdükleri bölge hakkında hem de Seher'in geçmişi hatırlamasıyla onun çocukluğu hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Seher; annesi ve babası tarafından terkedilmiş, amcaları ve halalarının evinde büyümüş, kendisini hiçbir yere ait hissedememiş, hiçbir yeri evi olarak benimseyememiş bir karakterdir. Anne ve babasıyla büyüyemeyenlerde bu normaldir ancak Seher bu durumu biraz daha içselleştirmiş, psikolojik olarak bundan fazlaca etkilenmiştir. Yolculuklarına Şerbet adını verdikleri köpeğin dahil olmasıyla yolculukları daha keyifli bir hal alıyor. Yazarın esprili bir dili var ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Okurken keyif aldığım ve beklenmedik bir sonla biten bir kitaptı.
Ev
EvNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20203,439 okunma
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.