Herkesin küsüp terk ettiği bir şarkısı vardır, hayatı boyunca içinde taşır ve genelde fark etmez bile. Ta ki aynı şarkıyla perişan olan biriyle karşılaşana kadar. Bu şarkının siz3 dokunacagini biliyordum.
Eğer hayatı uyanık geçen süreye indirgerseniz rüyalar solup gider ve siz düşersiniz. Cansız yaşayan biri haline gelirsiniz. Vakıf, insanları et olarak gören ve sonsuz hayatı çürümekten korunma yöntemlerine indirgeyen sapkinliktan başka birşey degildir. Onların ölümsüzlük dedikleri şey ölümün en kesif halidir. Rüyasız bir hayatın ebedi cileleriyle kahrolursunuz, sakın ha. Vakıf'tan ve onun sarlatanlarindan uzak durun, onların yaymaya çalıştıkları, güya hikmet kitaplarını ortadan kaldırmaya çalışmayın. Onları kirletin,yeter. Asla kendinizi feda etmeyin, çok kıymetli varliklarsiniz. Güzel rüyalar.
Herkesin gizli bir şarkısı vardır, ömrünce içinde taşır, bazen öyle derine gömer ki zamanla kendi de unutur onu. Ta ki aynı şarkıyla sarhoş olan biriyle rastlaşana kadar. Biz aynı şarkıyla kederlenmiş, ağlamışız bir zaman. Sana o yüzden inandım. Biliyorum, başka bir zamanda söylenmiş –söylenecek ya da söylenmekte olan– şarkıyla, birbirini tanımadan birlikte dans eden insanlarız. Yüzünü göremiyorum, gözlerim gözlerine değmeden konuşuyorum, bunu hiç sevmiyorum ama buraya kadar ulaştığına göre iyi biri olmalısın. Neden seninle hikâyemi paylaşmam gerektiğini bilmiyorum ama istediğini yapacak, hatırlayabildiğim her şeyi anlatacağım şimdi. Anlamak için acele etme. Bazı şeyleri anlamadan da severiz ya. İnsanları mesela... Aşk başka ne ki?