Nazan Bekiroğlu --1.Gün--Sevgilim İhanet
Anna Karenina romanı karlı bir günde ve bir tren istasyonunda başlar. Bir başka karlı günde ve bir başka tren istasyonunda biter. İlkinde Anna, toplumun saygıdeğer bulduğu sadık bir eş, iyi bir annedir. Ve çok güzel bir kadın. Sonunda ise, aristokrat Rus toplumunun gizlice yaşanmasını rahatlıkla onayladığı yasak aşkını, meşru zemine çekemediği
Orhan Pamuk Okuması Sonrası
Aslında romancı olmak istiyordum. Ama anlatacağım olaylardan da anlayacaksınız ki romancı olamadım. Şimdi ise burada, çocukluğumdan beri babamla ufak tefek de olsa sorunlar yaşayıp, bir nevi sığındığım bu sessiz evde, saf ve düşünceli bir romancı gibi camdan, az ilerideki bahçede çalışan kuyucu ustası ile çırağını izliyordum. Bu sessiz evimiz
Reklam
Cemil Meriç’ten Lamia’ya mektuplar
Biliyorum ki benimsin Ve gece bir denizkızı gibiydi. Şarkılarla başladı yıldız yıldız; köpük köpük. Kâh bir çöl rüzgârı gibi yakıcı kâh bir çöl gecesi kadar serin. Hangi beste sözün musikisiyle, sözün füsunuyla boy ölçüşebilir. Kelime kanattır, kelime buse. Ve gece bir denizkızı gibi başladı. Harikulade gözleri vardı gecenin. Ve saçları bir kucak alevdiler ve dudaklarında bütün yaraları kapayan, bütün zilletlerin hatırasını silen bir iksir. Salzburg tuzlalarına atılan kuru dallar, bir zaman sonra bir kristal hevengi olarak çıkartılırmış; artık dal kaybolurmuş, gözleri kamaşırmış insanın. Kâinatta farkına vardığımız her yeni güzellik, bizi hayrete düşüren bir keşif olup çıkar. Aa deriz, tıpkı onun sesi, tıpkı onun bakışı, tıpkı onun kahkahası. kristalizasyon yüzünden günün birinde kendi yarattığımız bir hayale âşık olduğumuzu, hayretler içinde görürüz. Tecrübe güvensizlik yaratır. Gittikçe kristalizasyon kabiliyetimiz azalır. İkinci aşk, yozlaşmış bir aşktır. Aşkın hazları, ilham ettiği korkular ölçüsünde büyüktür. Yalnız seninim. Ve yalnız beni düşündüğün müddetçe aşkımızın ömrü ebedidir. Büyüyü ancak ihanetin bozar. Manevi ihanetin. Bir an için gözbebeklerinde raks edecek herhangi bir yabancı hayal, o zaman bu rüya bir kâbusa döner ve bir uçurumun kıyısında uyanırsın.
Ve devrim ;yeryüzüne yakın bir bakistir..
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında. Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir
BİR YİĞİTLİK ÂNI
Dostoyevski, Petersburg, Semenowsk Alanı 22 Aralık 1849 Gece yarısı uykusundan uyandırıp sürüklediler onu, Kılıç şakırtıları duyulur hapishanenin avlusunda Ve buyurgan sesler; bu bilinmezlikte Titreşir korkutucu gölgeler birer hayalet gibi. İleriye doğru itiyorlar onu ve derin bir dehlizden geçiliyor Uzun ve karanlık, karanlık ve
Can YayınlarıKitabı okudu
Mahşer
köpeklerle kovalanan bir militan. İhanetin elleri ensesinde, vurdumduymazlığın elleri ensesinde, Soluk soluğa, yüreğinde cehennem acıları ile Koşuyordu tepelere doğru.Ve bir ayin başlıyordu. Gecenin ortasında Gözleri kör, kulakları sağır eden Kalleşliğin üstüne kalleşlikler ekleyen Utanmaz bir ayin.
Reklam
91 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.