Furkan

Furkan
@ihatesensors
Good things take time. Her yere gidesim var hiçbir yere dönesim yok.
Kimi sabah uyandığımda Kağan'ı erkek kardeşim-oğlum, kendimi onun ablası-annesi, buralardaki bir doktoreyi (Adalet Hanım) ablam, kendimi onun erkek-kız kardeşi ve bazen de kendimi ablam olarak duyumsuyorum ve yeğin bir ürküye kapılıyorum. [Çocuk olduğum ve anne baba kapısında durduğum (çift anlamıyla) sıralar onların birlikte ya da tek tek uyuduklarını gördüğümde kapıldığım dehşeti çaktırmamaya (kimseye-kendime bile) çalışmamı anımsatıyor bu bana, eşzamanlı olarak, paniği soğukkanlı kabullenişe dönüştürme çabasını. O zaman beni ''ben'' yapan ve şimdi/her zaman/zaten/daima her durum ''ben'' kılan ''şey''de bir farklanma sezinliyorum, ama bu küçük değişimi açıklayamıyorum. Çabalanırsa, denenirse şöyle bir şey çıkar: tüm atomlarımı bir arada tutan bir sıvı, bir zar var gibi (nar taneciklerini kaplayan zar örneğin) ve işte o zar dışsal bir etkiyle zorlanmakta ve zarın en küçük kıpırtısı atomların bir arada duruş kombinasyonlarında bir değişim yaratıyor. Ama tek tek ne atomları, ne zarı, ne kıpırtısını, ne de kombinasyondaki değişimi, ne de değişimin kendisini açıklayamıyorum. Unutmaya çalışıyorum, güncel ve bilinebilir görülene yönerelerek.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Her şeyi yazmıyorum, korkuyorum. Yazarsam dağılacağım gibi... Sanki her anlaşılabilir expression var oluştan bir şeyler eksiltiyor. Böyle bir eksiklenme sevinç vermez de değil, ama tümü de yazılmaz, yazılamaz. Onun için hâlâ şiir, roman, öykü, oyun, kurdukça kurulmuyor. ''Her şey'' yazılabilir olsa formlar yiter, içsel cacaphony düzenlenip hep bir biçime yoğruldukça da ''her şey'' yazılmaz. Yazma eylemi hayali bir karmaşanın içinden yoğunlaştırma-yer değiştirme-metaforlar kullanarak iletilebilir olduğunu düşlediğimiz küçük bütünlükler oluşturmayı özlemekten başkaca ne? Aslında ''ben'' tiksiniyorum öyküden, şiirden, romandan, oyundan; hâlâ bunların yazılabilir olmasından, çünkü böyle bir tamamlama, anlamlanma arzusu sürüyorsa, dış'ın, varoluşun eksiltmesinin açık kanıtıdır bu ve bu da hep böyle sürerse, bir fark oluşturulmazsa vay insanlığın haline! BU HALİNE! Ben iyi bir yazar falan değilim, olmak da istemiyorum, hiç ilgilendirmiyor böyle bir şey; bahçe yerleşim merkezinden çok uzakta ekiliyorsa merkezde duran nitelemeler o bahçeyi bağlamaz.
Coşkulu, taşkın çocuklar olmak gerek, bu coşkuyu taşkınlığı yazıya geçirmek, bu tamamlanmış, her an kırılabilir, kopabilir, sökülebilir bağlar ve ağlar içinde azmaktan, azımsamaktan, yetinmemekten gülmekten başkaca ne zırh kuşanabiliriz? Toza, küle, talaşa, köpüğe, çapağa, kuma, kırpıntılara dönüştürülmek isteniyorsak ağaç, dağ, kaya olmayı, atomlarımızı değişik bileşenlerde tamamlamayı düşlemekten başkaca ne var? Ama galiba artık çoğu şey uslu uslu ''yaramazlaşıyor'', her çaba-atılım bir alıntı, bir fragman niteliğini aşamıyor. Neyse hayat yine de güzeldir!!!

Reader Follow Recommendations

See All
500 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Kumral Ada Mavi Tuna
Kumral Ada Mavi TunaBuket Uzuner
8.1/10 · 10.9k reads
Reklam
Geri115
233 öğeden 226 ile 233 arasındakiler gösteriliyor.